TÜSİAD gibi CHP de tarihin akışına ters düştü
Bu ülkede sol kesim ve Kemalistlerin olup biten meseleleri anlamadığına dair bir kanaatim vardı. Parti içinde olup bitenleri okuduğumda, bu kanaatim dahada pekişti.
Onur Öymen, Deniz Baykal’ın bir kumpasla genel başkanlıktan uzaklaştırıldığını ve Kılıçdaroğlu’nun nasıl CHP Genel Başkanı olduğunu tavuğa anlatır gibi anlattı. Bu korkunç operasyonun ne anlama geldiğine CHP elitleri hiç kafa yormadı.
Avrupa-Amerika görmüş, deve dişi gibi akademik kadrolar; TÜSİAD’ın tamamını kapsayan sanayiciler; gedikli gazeteciler; devlet kademelerinin en üst katmanından emekli olmuş milyonlarca memur; okumuş yazmışlığı kendine mal eden, kendi dışındaki herkesi cahil kabul eden üstenci sanatçılar ve okur-yazarlar…
Bu kadar birikim ve müktesebattan bu korkunç cehalet nasıl ortaya çıkıyor? Memleketin yatırımına karşı, kalkınmasına karşı, dış politikada oluşan gücünü görmeyen; küresel güçlerin telkinlerine açık; hayali bir Avrupa itikadına sahip; Avrupa’daki gelişmeleri anlamaktan uzak… Ucuz iktidar merakına takılıp kalmış, Erdoğan takıntısı ve düşmanlığı gözlerine mil çekilmiş bir topluluk.
Dünyadan bu kadar kopuk… Bırakın dünyayı, Türkiye’yi ve hatta kendi partisi içerisindeki işgal ve operasyonu dahi göremeyen bir zihinsel yapıyla karşı karşıyayız.
Deniz Baykal’ın yerine Kemal Kılıçdaroğlu’nu göreve getiren küresel güçlerdi. Bugün ise Cumhuriyet Halk Partisi bir müteahhit grubu tarafından ele geçiriliyor. Fakat Cumhuriyet Halk Partililer bu işgali de anlamayacaklar.
FETÖ’nün yürürlüğe koyduğu ve CHP’nin kopyalayıp ustaca kullandığı bir metot var. Yapılan işin basit özeti şudur: Sn. Erdoğan’ı düşmanlaştırıp, bütün cürümleri ve bütün kabahatleri bu düşmanlık perdesinin altına saklamak.
CHP’nin İstanbul kurultayı ve büyük kurultayında, delegelerin parayla satın alındığı iddiasıyla, iki kurultay da CHP’lilerin şikâyeti üzerine mahkemelik oldu. İstanbul Belediyesi’nden elde edilen kirli paralarla partinin genetiğinin değiştirildiğini iddia eden CHP’liler var. Partideki bu değişime isyan eden orta sınıf CHP’liler var. Fakat 20 yıldır oluşturulmuş Erdoğan düşmanlığı o kadar büyük ki, bırakın belediyedeki yolsuzluk iddialarını, dünyada olup biten her şeyden bihaber olmaya bu düşmanlık yetiyor.
Milyarlarca liralık yolsuzluğun konuşulduğu bir ortamda, “demokrasi, hak, hukuk” mitinglerinin yapılması; dünyada eşi benzeri görülmemiş bir durumdur.
Cumhuriyet Halk Partisi, yüz yıllık tecrübesiyle histerik bir şekilde toplumsal psikolojiyi yönetme başarısına sahiptir fakat Cumhuriyet Halk Partisi’nin siyaseti yönetme becerisi yoktur.
Umudumuz CHP: Geçtiğimiz hafta AK Parti siyasetinin farklı kademelerinde bulunan siyasetçilerle bir sahur yaptık. Doğal olarak, Meclis’te konuşulan konular malum: Yolsuzluk soruşturmaları ve CHP’nin bu konudaki tutumu… Konu üzerine uzun uzun değerlendirmeler yapıldıktan sonra, son söz sayılacak bir cümle kurdum: “Umudumuz CHP.” Bu kritik zamanlarda CHP, toplumsal psikoloji oluşturma konusunda başarılı. Fakat yarın, parti içi meseleler; kim genel başkan olacak, kim cumhurbaşkanı adayı olacak gibi gündemlere dönülecek ve vatandaşların talepleri tekrar unutulacak. CHP budur. Daha ileri bir siyaset beklemiyorum.
Bugün olup bitenlerle TÜSİAD’ın ne ilgisi var diye sorabilirsiniz. Bilindiği gibi son dönemlerde TÜSİAD Başkanı, muhtemeldir ki Ekrem İmamoğlu ve kurduğu çıkar grubu için bir soruşturma ihtimalini sezmiş olacak ki, zamansız ve zeminsiz bir şekilde hükümeti suçlayan açıklamalar yaptı.
CHP’nin ve TÜSİAD’ın, dünyadan kopuk oldukları için kaçırdıkları bir gerçeklik var. Liberal küreselcilerin işleyen bir sistemi vardı. Dünyadaki partileri ve muhalifleri organize ederek dünya siyasetini kendi lehlerine kullanmak ve “turuncu devrimlerle” ülkelerin kaderine el koymak… Venezuela, Rusya, Ukrayna ve bugün Latin Amerika’nın birçok ülkesinde sahte kahramanlarla bu modeli işlettiler.
Demokrasi, insan hakları ve Batılı kurumların tahakkümü ile Türkiye gibi ülkeler üzerine; medya ve desteklenmiş etki ajanları toplumu manipüle ederlerdi. Küresel güçler, içerideki askerî ve sivil bürokrasiyle, ekonomik vesayetçilerle yeri yerinden oynatırdı.
Bugün ise dünya jeopolitiği kökten değişti. Bütün devletler, ulus devletlerini güçlendirme derdine düştü. Bu sebepten dolayı TÜSİAD’ın çıkışı, hiçbir Avrupa ülkesinde gündem olmadı. Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu’nun, Batılı devletler tarafından sahipsiz bırakıldıklarına dair şikayetleri bu sebeptendir. Bütün devletler, kendi güvenlik endişelerini izale etme peşindeler. Her biri, Türkiye ile ittifak kurma eğiliminde.
Bir de Avrupa devletleri yolsuzluk konusunda hassastır. Bizim “hacı yatmazlar”, “biz yolsuzluk yaptık ey Avrupa, ey Amerika, “çocuklarını yalnız bırakma” çağrısına karşılık bulamadılar. Kendilerini yetim hissettiler. Ayrıca son 10 yıldır Batı’dan yapılan telkinler Türklere su sesi gibi geliyor.
Küresel siyaset ve bölge jeopolitiği kökten değişti. Kendi partisinin iki defa işgal edildiğini anlamayan solcular ve Kemalistler, dünyanın değiştiğini kırk yıl sonra ancak anlarlar.