Ukrayna bu işten çok zararlı çıkacak
Çok basite indirgenmiş bir mecazla ifade edersek: adamı kavgaya sevk edeceksiniz, “Aslansın, kaplansın, sen bunu döversin, arkada biz varız” diyerek. Sonra adam dayağı yiyip, perişan olunca, “Eeee, tabii! Dayağı yersin böyle!” diye kenara çekileceksiniz.
Ukrayna’nın Rusya karşısındaki durumu bu “iğretileme” (metaforun Türkçesi!) ile anlatılabilir. 2008’de NATO, Ukrayna ve Gürcistan’a tam üyelik için kur yaparken Rusya’nın “Her şeye evet ama buna hayır!” açıklaması geldi. Bu açıklama o kadar açık ve diplomatik teamüllere aykırı bir sertlikteydi ki, NATO’nun Avrupalı üyeleri, hatta bu genişleme projesini ilk kez dile getiren Almanya bile projeyi gözden geçirmek üzere ABD’ye baskı yaptı. Gürcistan, NATO’ya katılmayacağını derhal ilan etti; fakat Ukrayna’da (şimdilerde ABD’de kotarılmış olduğu anlaşılan) kitle gösterileri ile Rusya yanlısı hükumetler devrildi; batı yanlısı başkanlar işbaşına getirildi. Son olarak 2019’da (son rolü Ukrayna’da birliği sağlayan bir başkanı canlandırmak olan eski bir tiyatrocu) Volodimir Zelenskiy gerçekten başkan seçildi.
Rusya ilk siyasal gösterilerden ve Yeni Nazi’lerin parlamentoda çoğunluğu ele geçirmesinden sonra Sovyetlerden beri kendi deniz kuvvetlerinin ana üssü olan Kırım yarım adasını işgal etmişti. Zelenskiy’nin ABD’nin askeri yardım yapacağını açıklaması ile artan savaş yanlısı söylemleri üzerine Putin, Ukrayna’nın beşte birini oluşturan dört vilayetten oluşan Donbass bölgesini adeta tek kurşun atmadan işgal etti.
Ne var ki, bundan sonra iki taraf da birbirine çok kurşun ve roket attı; Ukrayna SİHA’larla, Rusya savaş uçaklarıyla birbirinin kentlerini bombaladılar. Sayıları 400 bin ile bir buçuk milyon arasında olduğu sanılan Ukraynalı asker ve sivil yok oldu. ABD’nin ve Avrupa’nın verdiği roket ve tanklarla Ukrayna 1 milyon 200 bin Rus askerini öldürdü. Rusya’nın, Ukrayna ile ABD başkanı Trump aracılığıyla sürdürdüğü ateşkes veya barış anlaşması pazarlığının devam ettiği son bir hafta içinde 1,200 asker kaybettiği açıklandı.
Şimdi ortada iki barış anlaşması teklifi dolaşıyor. Trump’ın planı, 2022’de İstanbul’da Rusya ve Ukrayna’nın üzerinde anlaştığı fakat Zelenskiy’nin ülkesine dönüp, İngiltere’nin o zamanki başbakanı Boris Johnson ile görüştükten sonra “Hayır” dediği İstanbul Bildirgesi’nin hemen hemen aynısı: Kiev’in NATO üyeliği başvurusunu geri alması, Kırım ve Donbass üzerindeki Rus egemenliğini tanımasını ve Ukrayna silahlı kuvvetlerinin kapasitesinin sınırlandırılmasını öngörüyor.
Almanya, Fransa ve İngiltere’nin Trump’a karşı hazırladığı Avrupa Planı ise Ukrayna’nın NATO üyeliğinin kapısını tamamen kapatmıyor, Donbass üzerinde ikili görüşmeler öneriyor, Ukrayna ordusunu sınırlandırmıyor. Avrupalıların teklifinde, dondurulan Rus varlıklarından elde edilen kârın yarısının Amerika’ya verilmesi hükmü yok.
Yalnız şöyle bir durum var: şu ana kadar Amerikan planının sözüm-ona bilinmeyen bir kaynak tarafından basına sızdırılmasına, Avrupalıların ise “Megafon Diplomasisi” denen yöntemle zaten her şeyi medyanın önünde yapıyor olmasına rağmen, Rusya sanki bu savaşta ve barış müzakerelerinde kendisi taraf değilmiş gibi, ağzını açmıyor. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un bir yardımcısının yardımcısı, olup biteni izlediklerini bildirdi; o kadar. Ama Rus ordusu, Ukrayna’yı, başkent Kiev’i, özellikle kent hizmetleri merkezlerini vurmaya devam ediyor. Trump bir taraftan, Putin adına iyimser açıklamalar yapıyor ve planında Rus medyasındaki yorumları dikkate alan değişiklikler yapmakta olduğunu ima ediyor; diğer taraftan da planını Ukrayna savaşının gerçek mimarı NeoConlarla Küreselcilerin kabinedeki temsilcisi Dışişleri Bakanı Marco Rubio’ya kabul ettirmeye çalışıyor. Hatırlanacağı üzere, Ukrayna savaşı denen “şey” esasen ABD Derin Devleti’nin “Moskova üzerinden Pekin’e demokrasi getirme” planının parçası idi. Bu planın iptal edildiğine ilişkin bir belirti henüz yok.
O plan veya öteki… Ama asıl korku veren Ukrayna’nın bu işten ciddi bir kayıpla çıkacağı ihtimali.





