Ukrayna masaya dönmek zorunda
Amerikalı yetkililerin, siyasetçilerin, İngiltere’nin yeni Başbakanı’nın Ukrayna konusunda ağızlarını açıp her söyledikleri, Ukrayna’da 100 gencin ve orta yaşlı askerin can vermesine sebep oluyor. Putin bu ifadeleri duydukça, “Bunların bu savaşı bitirmeye niyeti yok; mesele Ukrayna değil, mesele Rusya’yı parçalamak!” diyor ve sayısı giderek artan askerlerine Ukrayna’da biraz daha ilerlemelerini, birkaç köy ve kasabayı daha ele geçirmelerini emrediyor.
Putin, Ukrayna savaşını idare tarzından anlaşılıyor ki, ABD ve bazı Avrupalıların, Moskova üzerinden Pekin’e giden yolu açmaya çalıştıklarına inanıyor. Bu, Erdoğan’ın ve şimdi Trump’ın kelimelere döktüğü “3. Dünya Savaşı” olacak ise, Rusya’nın NATO ordularını sınırlarından mümkün olduğu kadar batıda, muhtemelen Ukrayna sınırında ve hatta Polonya ortalarında durdurmak isteyeceğini var sayabiliriz. Bu, benim gibi askeri teorilerden anlamayanların bile kafasının yattığı bir olasılık olmuş ise, durum gerçekten ciddi demektir.
ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, “Siyasal gelişmeler ne yönde olursa olsun…” diye başladığı son konuşmasında, “Ukrayna’ya ABD’nin desteği sürecektir” dedi. Sullivan, eski başkan Obama’nın Politika Yönetmeni, o zaman başkan yardımcısı olan Biden’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı ve dönemin dışişleri bakanı Hillary Clinton’ın da Dışişleri Müsteşarı olarak görev yapmış bir kişidir. Cumhuriyetçilerle bir alışverişi olmadı ama Trump’ın Ukrayna konusundaki siyasetini de iyi bildiği, hatırladığı kuşkusuzdur.
Sullivan, Trump ve başkan yardımcısı adayı olarak seçtiği JD Vance’ın seçim propagandası meydanlarında “Biz geldiğimizde Ukrayna savaşı bir haftada bitecek” lafının ne kadar siyaset, ne kadar ABD’nin stratejik çıkarına uygun gerçek niyetin yansıması olduğunu çok iyi bilir.
Trump’ı Putin’le ve Şi ile “dostane geçinme niyetinde” ve “Biden gibi Şahin değil bir barış güvercini” sananların, Gürcistan ve Ukrayna’yı NATO’ya alma işini başlatanın Trump olduğunu unuttuklarını sanıyorum. Ama Sullivan, Cumhuriyetçi Parti’nin, ABD’nin “derin stratejik çıkarlarını” paylaştığını biliyor. Aynı şekilde, kampanyasına mizahla başlayan Kamala Harris’in yönetimindeki ABD’nin “savaş yanlısı” bir çizgide ilerlemeyeceğini zannedenler de var. Bu çevreler, Sullivan’ın bu demecini, Biden’ın adaylıktan vazgeçtiği açıklamasından sonra verdiğini not ederlerse, Harris’in başkan olmasıyla, Demokratların ABD’nin “derin stratejik çıkarlarından” vazgeçeceği hatasına düşmeyebilirler.
Bu hataya düşenlerin başında ise Ukrayna’nın devlet başkanı Zelenskiy de var. ABD’nin “Yanınızdayız… F-16 uçakları da geliyor!” demeçlerinin sadece seçim yatırımı olduğunu görmesi ve özellikle şu anda savaş alanında galip olanın, askeri, silahı, tankı, roketi her gün artan Rusya olduğunu bilmesi gerekir. Zelenskiy, yeni atadığı Kara Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Oleksandr Syrskyi’nin geçen hafta “The Guardian” gazetesine verdiği demeci–daha dikkatle–okumalıdır. Rusya, ABD’nin Ukrayna’ya yığdığı Patriot savunma sistemlerini birer birer yok ediyor. F-16’lar gelirse aynı şey onların da başına gelecektir.
Putin, Şanghay İş Birliği Örgütü’nün bu ay başındaki zirvesinde, 2022 İstanbul Anlaşması’nın “hala masada” olduğunu” söyledi. Zelenskiy bu anlaşmayı kabul etmiş, Dışişleri Bakanı’na imzalatmış, ama ülkesini “Moskova Üzerinden Pekin Yolu” için araç olarak kullanan ABD ve İngiltere’nin teşvik ve tahrikleri ile reddetmişti. Bu anlaşma, Rusya’nın işgal ve ilhak ettiği Kırım ve 4 idari bölgenin (oblast) statüsünün müzakere edileceği bir konferans toplanmasını öngörüyor. Bu konferansta Ukrayna’nın NATO sevdasından ve ABD’nin aleti olmaktan vaz geçmesi halinde toprak bütünlüğünü koruyacak bir çözüm bulunabilir.
Zelensky 2022’de masadan kalkmasaydı yarım milyon Ukraynalı ölmemiş olacaktı.