Ülkemizde başıboş insan sorunu
Kıyamet Suresi, 36.ayetinde, “İnsan kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır?” der, yüce yaradan..
Bütün mesele “sanmak” ile alakalı…
Sen öyle zannedersin, lakin hakikat başkadır. O vakte değin bu zanlar acaba kimlere haksızlık edilmesine yol açmıştır?
“Tartışmak” ile “vahşîleşmek” birbirinden farklı iken maalesef zorbalığı ön plana çıkaran ve bunu “çağdaşlık” diye yutturan güruhun sesi hâlâ yüksek çıkmaya devam ediyor.
Onlar kendilerini “başıboş” zannediyorlar.
Haklılar suskun kaldıkça haksızlar kendilerini üstün sanmaya devam ediyor.
Neden birileri Ahmet, Mehmet, Ayşe, Süleyman, Pakize demiyor da varsa yoksa “Kavala” diyor?
Kavala çıkınca her şey bitecek mi?
Türkiye’de sadece Kavala mı var?
Suçsuz ise çıksın! Çok net ve samimi söylüyorum.
Peki siz “Kavala suçsuz” mu diyorsunuz?
“Selahattin Demirtaş suçsuz” mu diyorsunuz?
Neden tüm varoluş bekanızı bu ikisine bağladınız?
Buna siz, biz değil; mahkemeler, deliller ışığında, karar veriyor.
Elinde delil olan mahkemeye versin.
Neden 85 milyonluk ülkeyi bir Demirtaş’a ve bir Kavala’ya mahkum ediyorsunuz?
Ak Parti Ankara Milletvekili Tuğrul Türkeş ile konuştum.
Tv100’de Başak Şengül’ün Doğru Yorum programında da görüşmeyi aktardım.
Türkeş; “Kavala’dan bana ne? Ben Türkiye’yi düşünüyorum” diyor.
“Kavala’ya bir şey söylemeye değil, onu dinlemeye gidiyorum” diyor.
MHP ise Türkeş’e sert bir cevap verdi.
Ben siyasetçi değilim, sadece olanı söylüyorum.
“Bize oy verirseniz Demirtaş serbest kalır” diyen muhalefet partileri şimdi çıkmış bağımsız hukuktan bahsediyor. Onları bu hususta samimi bulmak mümkün mü?
Türkiye’deki en büyük sorun “yarı aydın” sisteminin sosyolojik olarak devam etmesinden kaynaklanıyor.
Nasıl ki yarım doktor candan, yarım imam dinden ediyorsa yarım aydın da toplumun müreffeh geleceğinin yavaşlamasına sebep oluyor.
200 yıldır bu makus talihi kıramadık.
1994’te “adil düzen” diyen Refah Partililer uzun bir aradan sonra ilk kez kitlesel aydınlanma dönemini başlattı.
Ama ne zamanki bir miktar rahatladık, o vakit işin arkasını biraz bıraktık.
Karanlıkta dua ederken aydınlığa kavuşunca şükretmeyi unuttuk sanki…
“HUKUK”
Türkiye’de hukukun büyük eksikleri olmakla birlikte Cumhuriyet tarihinin hukuki açıdan “en medeni” dönemlerini Recep Tayyip Erdoğan ile yaşadık, yaşıyoruz. “Mükemmel” demiyorum, ama önceki dönemlere nazaran daha iyi olduğunu herkes görüyor.
PKK’lı ve FETÖ’cülerin bulandırdığı suya rağmen hukuk sistemimiz eksiklerini giderecektir.
Ancak muhalefet buna katkı vermek yerine adeta zamanı geriye almaya çalışıyor.
Sanki Kavala ve Demirtaş çıkarsa Türkiye de tüm hukuk düzeni düzelecekmiş gibi davranıyorlar.
Bu maalesef “yarı aydın” sorununun muhalefetteki yansımasıdır.
Muhalefet edenler “aydın” değiller, sadece aktüel/günlük ve gelir geçer siyaset yapma peşindeler.
Günü kurtardıktan sonra ertesi gün ne olacağı pek umurlarında değil; oysa bizim siyasilerimizin en az 100 yıllık planlar yapması gerekir.
Türkiye’de bir dönem kız çocukları fakültelere alınmadı, kapılardan çevrildi. Çünkü “başıboş insanlara” meydan bırakılmıştı. Aydınlar gerçekten aydınlatmıyordu.
Köşe başları tutulmuş, üstelik yağmur yağıyordu.
İnsanlar fişleniyordu.
Unuttuk mu?
Çoğunu unuttunuz.
Şimdi bozkırda özgürce nefes almanın tadını değil, şimdi okunan ezanların sesinin verdiği musikiyi değil, bakanlar kurulunun açıklayacağı kararları bekliyoruz.
Neden?
Neden unuttuk?
Bu dünyaya neden geldiğimizi nasıl oldu da bize unutturdular?
“EL ÖPME”
Birisi, “Türkiye Devleti Doğu’da işgalcidir” diyor.
Diğeri; “Türkiye Devleti ilelebet yaşayacaktır” diyor.
Birini eleştirmeyenler diğerine kin kusuyor!
Birinin eli öpülürken sus pus olanlar diğerinin el öpmesine feryat ediyor.
Hadi ordan!
SON SÖZ: Bir avuç şımarık sadist yüzünden sokaklarda başıboş köpek tehlikesiyle yaşamak zorunda değil insanlar! Yetti şımarıklığınız! Köpekten beter çemkirenler sıktı artık! Evladı ölen anneye bile saygısı olmayan bir avuç azgınsınız. Sizin gibiler de “başıboş insan sorunu” teşkil ediyor.