Uyuyan dev uyanıyor mu
Böyle bir başlık Türkiye için uygundur. Ancak bu başlığı AK Parti için attım çünkü uyuyan devi uyandıran lider Recep Tayyip Erdoğan oldu. AK Parti de 23 yıldır kesintisiz iktidarda bulunan bir partidir.
AK Parti uyuyan dev midir? Son dönemde AK Parti’de bir durağanlık göze çarpıyordu. Geçmişte bu millet için fayda üretmeyen, yerel yönetimlerde bir çivi dahi çakmayan, geleceğe dair herhangi bir vizyonu olmayan CHP’de ise bir canlılık gözleniyordu.
Kasım ayına girerken CHP’de bir kafa karışıklığı, AK Parti’de ise bir canlanma emaresi görüldü. Bundan sonraki tutumlarını takip edeceğiz.
Bu millet, ilginç bir şekilde AK Parti ile konuşmaya alıştı. Onunla tartışmayı, meselelerini ona çözdürmeyi seviyor. Bu memlekette, CHP’de bir canlılık emaresi varsa bilmeliyiz ki millet, AK Parti’de bulamadığını arıyordur. Bu durum da, AK Parti’nin politika yapma konusunda işinin kolay olduğunun da habercisidir.
AK Parti, uzun yıllar boyunca yüksek düzeyli icraat ve hizmetlerden kaynaklanan bir memnuniyeti sağladı. Güçlü ekonomi ve güçlü liderlik sayesinde her konuda kıran kırana siyaset rekabeti ve söz üretme ihtiyacı hissetmiyordu.
Son bir yıldır ilginç bir şekilde siyaset ve söz üretme, icraatın önüne geçti. Seçmenin muhalefete kulak kabarttığı zamanlarda CHP’liler, herhangi bir meselede olur olmaz bir fikir ortaya atıyor, AK Parti bu saçma sapan fikirlere tenezzül edip cevap vermiyor ya da kendisi baskın bir şekilde siyaset üretip muhalefeti arkasına takmıyor. Geriye dönüp bakıldığında ise milletin aklında CHP’nin söyledikleri kalıyor.
AK Parti için 10 yıl boyunca geçerli olan siyasal tutum, 11. yıl için geçerli değil. Şimdi, futboldaki final maçları gibi her bir takım, atak üstüne atak yapacak, aynı zamanda savunmayı da ihmal etmeyecek.
AK Parti’nin 23 yıllık devrim niteliğindeki adımları, hem millet hem de AK Partililer için bir gurur tablosudur. Dünyada hiçbir hükümet sonsuza kadar her şeyi mükemmel yapamaz. Siyasi parti, güçlü yanlarını savunacak; zayıf yanları hakkında ise toplumu bilgilendirecek ya da gelişen ani olaylar karşısında, trollerden ve muhalefetten önce davranıp kamuoyunu erken bilgilendirecektir.
Uzun yıllardır bir konuyu anlamakta zorlandım: Anadolu’da “Suçlu bağırır, suçsuzun ödü patlar” denir. Uzun zamandır CHP’liler koro halinde eleştiri yapıyor, AK Partililer ise Hristiyanlıktaki “ilk günahı işlemişçesine” sessiz kalıyorlar.
AK Parti Genel Başkan Vekili Efkan Ala, Mehmet Akif Ersoy’un başarılı sunumuyla oldukça ilginç bir mülakat verdi. Anayasa, hukuk, topluma geçiş ve DEM Parti ile ilgili meseleler hakkında oldukça doyurucu bilgiler sundu.
AK Parti’de birçok aktör olmasına rağmen, özellikle milletvekil-leri sahneden uzak tutuluyor. Bu politika, eski dönem için geçerliydi. Bilindiği gibi “eski hal muhaldir.” Önceki dönemde yüzde 50’ye yakın oy, güçlü ekonomi, güçlü temsil varken, siyasi temsilde bir aktör çıkıp hata yapmasın diye bir hassasiyet vardı. Bu dönemde ise tam tersi bir durum söz konusu; genel başkan yardımcıları, vekiller, il başkanları, belediye başkanları sahnede olacak. Siyaset, aktörlerin bütünüyle verilen bir mücadeledir.
Siyasal eleştiri, kıymetli bir mekanizmadır. Bir parti, 23 yıldır iktidarda kalabildiyse mutlaka işleyen bir mekanizması vardır. Yine de bazı durağan hallerde iki farklı tutum ortaya çıkıyor: İçeride homurdanıp sorunlu konuları merkeze taşımayan kişiler. Diğer taraftan misyon sahibi insanlar, bir davayı savundukları kadar ortaya çıkan zaafları da dillendirmelidir. İkinci tavır, birincisine göre daha az konforlu ve risklidir. Fakat kişi ve parti için ikinci tavır daha faydalıdır.
Pandemi döneminde büyük bir umutsuzluk hâkimdi. Bu umutsuzluk, görevini bırakan bazı AK Partililer tarafından daha da karamsar hale getiriliyordu. “AK Parti’nin İkinci Yirmi Yılı” makalesini yayınladığımda, birçok AK Partili yetkili, genel seçimleri kazanacağına dair inancını kaybetmişti. Bir TV programında moderatör bana “Galiba sen muhalefeti çıldırtmak istiyorsun” demişti.
Uyuyan deve neden ihtiyaç var:
Bu ülkede hükümet değişiklikleri, rejim değişikliği kadar köklü sonuçlar üretiyor. “Siyonist emperyalizm” Türkiye’yi cepheden savaşarak yıkamayacağını biliyor. Bu sebepten dolayı, hiçbir siyasi amacı olmayan, faydacı, kendi iktidarı için her şeyi feda edecek, küresel güçlerin namı hesabına çalışacak bir iktidar değişikliği ile Türkiye’nin önünü kesmek isteyecekler. Cumhurbaşkanlığı seçiminde millet, derin basiretiyle Cumhur İttifakı’nı güven unsuru olarak görevde tuttu.
Türkiye, Batılı devletlere ihtiyaç duymadan kendi kalkınmasını sağladı. Muhafazakâr ve milliyetçi Cumhur İttifakı, Cumhuriyet’i demokratikleştirdi. Rusya-Ukrayna savaşında tarafsız kalmayı başaran Sayın Cumhurbaşkanımız, Gazze savaşında da haklının yanında durdu. Önümüzde iki yol var: Ya uyuyan devi uyandırıp büyük bir imparatorluk kuracağız ya da gâvura teslim olacağız.