Veliaht Prens Selman neden geldi?
Dünyadaki 205 ülkenin herhangi lideri ülkemize gelince bizdeki muhalefet “Ne verdik? Uçakla para mı getirdiler?” diyerek “paranoya ötesi” basit sorularla günü geçirmeye çalışıyor. Türkiye “bir şey verecek” olsaydı Libya’ya müdahil olmaz, Suriye’nin 33 km içine girip operasyonlar yapmaz, İsveç ve Finlandiya NATO’ya çoktan üye olur, Yunanistan’la sözde barış rüzgarları eserdi!
Esas soru; “Ülkemizin ve karşı tarafın karşılıklı kazanma pariteleri nelerdir?” şeklinde olmalıdır.
Suudi Arabistan’ı gelecekte yönetecek isim Veliaht Prens Muhammed Bin Selman’la “aramız kötüydü” ama nasıl oldu da devletlerarası ziyaretler gerçekleşti? Tabloyu ve süreci iyi okuyamayanlar her şeyin “birdenbire olduğunu” zannediyor. 40 tilkinin kuyruğunu birbirine bağlayan Türkiye gerçeğine beraber bakalım:
1)Libya: 4 sene evvel Darbeci Hafter’e karşı meşru “Ulusal Mutabakat Hükümeti” (UMH) Türkiye tarafından desteklendi. Galip gelen UMH oldu, Türkiye’yle BM’nin de onayladığı Münhasır Ekonomik Bölge Antlaşması yapıldı. Tarihi başarı! Bazı körfez ülkeleri ve Batılı devletler burada kaybetti!
2)Suriye: 15 Temmuz 2016 Darbe Kalkışması sonrası FETÖ’nün tasfiyesiyle Mehmetçiğin sınır ötesi operasyonları başladı. Burnumuzun dibindeki PKK/YPG büyük zayiatlar vererek en az 33 km öteye süpürüldü. İlk operasyon Ağustos 2016’da! ABD askeri bu bölgeden çekildi!
3)Katar: Bazı körfez ülkeleri tarafından devrilmeye çalışılan Katar yönetimi 2015’te Türkiye’nin hamlesiyle darbeden kurtuldu. O günden beri Katar’da askeri üssümüz var.
4)Rusya-Ukrayna: İki ülkenin dünyadaki ortak noktası; Türkiye! Barış görüşmeleri ülkemizde gerçekleşiyor, ticaret hatları buradan geçecek.
5)Karabağ Zaferi: SİHA’ların gücünü dünya gördü. Türkiye “savunma alanında” çağ atladı.
6)Vizyon: Türkiye’nin 2023/2071 vizyonları olduğu gibi Prens Selman’ın da 2030 vizyonu var. Dünyadaki bilim adamlarını ve stratejistleri çekme peşinde!
7)İsveç-Finlandiya: NATO’ya kolay gireceklerini düşündüler ama teröre verdikleri desteği o kadar sıradan görüyorlardı ki bunun mesele olmayacağını zannettiler.
Şimdi; “Hacı kardeşim bunca şey anlattın, Selman’la ilgisi ne?” diyenler için devam edelim ama öncesinde “Cemal Kaşıkçı” olayını yazalım.
Öldürülmesi insan hakları açısından kesinlikle kabul edilemez bir durumdur. Kaşıkçı’yı öldürenler Suudi Arabistan’a daha o günlerde gitmişlerdi. Failler ülkemizde değil!
Libya’da yani Doğu Akdeniz’de kazanan, savunma sanayiinde yıldızlaşan, Rusya-Ukrayna’da yegane arabulucu ve kriz çözücü olan, NATO’nun en büyük ikinci askeri gücü, Suriye’de 10 bin kilometrekare alanda fiili hakimiyeti olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti elbette Prens Selman’ın gelmesinin en büyük sebebidir. Türkiye özellikle 2016’dan sonra “kilit ülke” konumuna yükselmeseydi Selman gelmeyebilirdi. Bununla birlikte Suudi Arabistan’ın 2023 vizyonunun güzergahlarından biri de Türkiye!
Türkiye’nin dış politikasını anlamayanlar; “Aramız kötüydü, katil diyorduk, ne oldu da sıkı fıkı olduk” basitliğinde kahve muhabbeti yapadursun! Sahada kazanan Türkiye’nin masada da kazandığını görmüyorlar!
“NATO ZİRVESİ”
28-30 Haziran’da yani bu salı, çarşamba, perşembe günleri Başkan Erdoğan 30 üye devlet başkanının katılacağı zirve için İspanya’nın başkenti Madrid’de olacak. Sizce NATO’nun “en dikkat çeken ülkesi” hangisi olur?
Rusya-Ukrayna ve tahıl krizi, İsveç/Finlandiya’nın NATO üyeliği ana maddeler olacak ve gözler Türkiye’ye çevrilecek. Türkiye bunların yanı sıra Yunanistan’la adalar sorunu, Suriye operasyonları, küresel ekonomi konularını masaya getirecek. En çok merak ettiğim mevzu ise terör örgütlerine verdikleri silahları görünce İsveç ve Finlandiya devlet başkanlarının tavrının ne olacağı!
“16 MİLYON İSTANBULLUNUN
BAŞKANI DA ERDOĞAN”
Ekrem İmamoğlu’nun tüm iddiası artık Cumhurbaşkanı adayı olmak! Belediye Başkanlığı ile alakası kalmadı. Madem öyle, “16 milyon İstanbullunun Başkanı’yım” demesine gerek yok; çünkü tüm Türkiye’nin olduğu gibi İstanbul’un da “BAŞKANI” Recep Tayyip Erdoğan’dır!
Lafa gelince 16 milyon İstanbullunun Başkanı neden 1 milyon kişinin toplandığı Mahmut Ustaosmanoğlu Hoca’nın cenaze namazına gelmez? Yoksa yine, “Cumhurbaşkanı beni neden çağırmadı?” mı diyecek? Yine mi mağdur oldu?
“CHP’Lİ İLHAN KESİCİ’YE LİNÇ”
Şehit yakınına “Bacını s…” diye küfredene sus pus ol, terör üyesinin cenazesine gidene kızma, Türkiye yerine Yunan’ı savunan partiliye ses çıkarma; fakat bir âlimin cenaze namazına giden CHP Milletvekili İlhan Kesici’ye yüksek sesle bağır, yetmedi linç et!
İşte bunlar hep tersten helâlleşme!