Yalan, yalan, yalan…

Okuduğunuz Yazı
Yalan, yalan, yalan…

İçerik

Cehalet mi desem, kötü niyetli hamlelerden mi bahsetsem; yoksa “Milleti aptal yerine koyuyorlar” değerlendirmesini mi yapsam?..
Bilemedim gitti!

Yine başladılar Mustafa Kemal üzerinden kör atışlar yapmaya. Atatürk istismarı bir defa daha tavan yaptı. Dikkatle izliyorum: Neler oluyor, neler… Mustafa Kemal, Atatürk olmaktan çıkarılıyor, tarihi gerçekler alt-üst ediliyor, milleti aldatmak için elden gelen yapılıyor…

Zülfü Livaneli bakın ne diyor:

“Suriye’ye müdahale, Cumhuriyet’in kuruluş ilkelerine aykırıdır. CHP bu ilkelere sahip çıkmalıdır.”

Yuh artık. Bu kadarı da olmaz.

Tam tersi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, kuruluş felsefesine dönüyor. Mustafa Kemal’in hayalleri ve hedefleri vücut buluyor. Misak-ı Milli’nin gereği yerine getiriliyor. Belli ki Livaneli ve onun gibiler, Misak-ı Milli’nin ne olduğunu, sınırlarının nerede başlayıp nerede bittiğini bilmiyorlar.

***

Okumuyorlar, araştırmıyorlar, başlarını kaldırıp çevrelerine bakmıyorlar. Solun pusula isimlerinden biri olan Attila İlhan’ı okusalar yeter. Ama onu da yapmıyorlar. Kafalarında oluşturdukları bir Atatürk var. Sürekli olarak kendi düşüncelerini O’na yamıyorlar.

Atatürkçülük adına Mustafa Kemal’i ayaklar altına alıyorlar.

Devam ediyor Zülfü Livaneli:

“Büyük acılar sonucu Suriye’den çekilmeyi başaran ve yeni devletin temel kuralı olarak, Ortadoğu’ya karışmamayı vazeden Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları, bugün Suriye’de radikal dincileri korumak için şehit verildiğini görseler ne hissederlerdi?”

“Radikal dincileri korumak” ifadesi ayıp ve tam bir iftira!

Ancak, Mustafa Kemal yaşasaydı, bugünkü tablodan mutlu olurdu. 1920’de TBMM’deki gizli bir oturumda kendi söyledi bunu. Milletvekillerine Suriye ve Irak’taki Türkiye yanlılarına şu mesajı gönderdiğini açıkladı:

“Siz, kendi güçlerinizle bağımsızlığı sağlamaya çalışın. Ondan sonra birleşmemiz için engel kalmaz.”

Açıp zabıtlara baksalar görecekler zaten.

Bakmıyorlar, Mustafa Kemal’in Hatay için verdiği mücadeleyi de gizliyorlar. Kendi korkularını, hesaplarını ve hayal dünyalarını millete “Atatürkçülük” olarak sunuyorlar.

Atatürkçülük değil bu: Tam bir Mustafa Kemal karşıtlığı!

***

Mustafa Kemal’in emperyalistlere karşı verdiği büyük bir mücadele var. Bunlar, onun da üzerini örtüp milletten saklamaya çalışıyorlar.

Dönemin gazetelerini açsalar görecekler hepsini. Ama onlar, görmemek için direniyorlar.

Suriye Başbakanı Cemil Mardan, Ankara’ya geliyor. Mustafa Kemal’le Ulus’taki Karpiç Restoran’da buluşuyor. Çektikleri acı ve eziyetleri anlatıyor.

Atatürk de bu görüşmenin ardından gazeteler aracılığı ile dünyaya şu mesajı veriyor:

“Suriye’nin bir ordusu yoktur, ama benim ordum kâfi. İcap ederse Suriye’ye girer, sonra tekrar çıkarım.”

İşte Mustafa Kemal bu!

Cemal Paşa’ya mektup yazıp, “Anadolu’nun İngilizlere karşı savunması Afganistan’da başlar” diyen ve orada bir Türk Birliği bulunmasını isteyen kişiden bahsediyoruz!

O’nun görüşlerini ve mücadelesini ters yüz edip, topluma sunmak ayıptır, ayıp! Ayrıca, kendisine yapılan en büyük haksızlıktır.

Aynı haksızlık millete de yapılmaktadır bugün!

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Emin PAZARCI