Yaşasın sivil görüş! Kahrolsun despotizm!
Ajda Pekkan’dan İbrahim Tatlıses’e sanat camiasının en sevilen isimleri Mehmetçiğe moral vermek için Cumhurbaşkanının heyetine dahil olarak Hatay’a gitti.
Bu ziyaret askere moral oldu. Sanatçılar halktan takdir topladı.
Terörle mücadele kapsamında operasyonlar sürdürülürken sanat camiası buna duyarsız kalamazdı.
Halkın akın akın sınıra gidip askerimize moral ziyaretlerinde bulunması sonrası, sanatçıların duruşu da bu fotoğrafa güç kattı. Adeta devlet millet el ele.
Peki bu resim kimleri rahatsız ederdi? Hemen ‘yabancı düşman devletler’ diyeceksiniz, biliyorum. Ama içerde de mutsuz olanlar olmuş.
İlginç bir şekilde herkesin alkışlaması gereken bir tabloya; CHP ve İYİ partiden itiraz, hakaret, suçlama ve yaptırım açıklamaları geldi.
İnanılır gibi değil. Hepsine şahit oldunuz… Küfür ve hakaretleri buraya yazacak değilim. Halk bunları not ediyor. Dikkat çekmek istediğim; “Bu sanatçılara selam vermeyeceğiz” diyen Meral Akşener’in söylemi. Tıpkı CHP’li Gürsel Tekin’in “8 Haziranda (seçimin ertesi günü) ilk işimiz bu gazetelerin tamamına el koymak olacaktır” söylemine benzer bir yaklaşımla despot, kutuplaştırıcı ve ötekileştirici tarzı.
Sanki halkı germek ve sorun yoksa da çıkarmak için ittifak kurmuşlar. Ama atladıkları bir husus var. Millet, milli değerlerinin oyuncak yapılmasına izin vermez.
Ülkemiz önemli bir operasyonu şehit verme pahasına başarıyla gerçekleştirdi. Terör bir kere daha yenildi. Devletimiz bir kere daha kazandı. Bu süreçte sessiz kalanları fark ettiniz mi? Akşener gibi “selam vermeyelim” diyerek fişlemeyi ima etmeyeceğim elbette fakat şunu net bir şekilde ortaya koyalım.
Sessiz kalanlar, zafer sevincimize katılmayanlar! Sustuğunuz için size söz söylemiyoruz ama Mehmetçiğe destek olanı da ezmenize müsaade etmeyeceğiz! Mücadelemiz terörle, terör sevicilerine, terör sempatizanlarına…
Bu gündemin içinde yapılan yorumlardan anlıyoruz ki; Cumhurbaşkanı’nın Başkomutan sıfatıyla anılmasından, kamuflaj giymesinden rahatsız olanlar var.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ciddi bir kararlılık sergiledi ve Afrin’in temizlenmesi için önemli bir inisiyatif ortaya koydu. Cumhurbaşkanı, operasyon boyunca Başkomutan sıfatıyla süreci yönetti.
Başkomutanın sürecin doğasına uygun üzerinde taşıyacağı giysi de üniforma veya kamuflajdır. Bu basit ve bir o kadar da herkesin bildiği bir malumattır.
Söylemlerdeki hazımsızlık Sayın İbrahim Kalın’ın açıklamasında bahsettiği “Afrin zaferini hazmedemeyenler” ifadesiyle birbirini tamamlıyor.
Afrin’e operasyon yapılmasını istemeyenler, operasyonun başarılı olmasından tedirgin olanlar, sonraki süreçte teröristlerin daha da uzağa itilmesi veya yok edilmesinden sıkıntı duyanlar elbette Başkomutan sıfatından da kamuflajdan da rahatsız olurlar.
Dertleri; ülke sorunlarını aşacak irade ortaya koyulmasın,
İdeolojik arka planları aynı olduğu için terör yuvaları bozulmasın,
Bu ülkeden lider çıkmasın,
Çıkan lider aksiyon ortaya koymasın,
İçine kapansın, sembolik olarak Çankaya’da otursun.
Bu zihniyetteki elitimsi marjinallere “geçmiş olsun” diyorum.
Devletimiz güçleniyor, tam bağımsızlık yolunda ilerliyor ve içindeki hainleri etkisizleştiriyor.
Yeni Türkiye değişimi tepeden aşağıya dayatmıyor, bizzat tabanın yönlendirmesiyle inşa ediliyor. Halk muktedir oluyor, siyaset zemin kazanıyor.
Yaşasın sivil görüş! Kahrolsun despotizm!