Yavaş mı, İmamoğlu mu? Yarış kızışıyor
Muhalefet bloku 14 Mayıs 2023 seçimlerine giden dönemde aday belirleme sürecini sürekli tehir etmiş, ileri bir tarihe ertelemişti.
Bu duruma gerekçe olarak da ‘aday yıpranır’ ya da ‘kazanacak aday’ gibi müphem ifadeler kullanılmıştı.
Nihayetinde geç kalınmasının bir sonucu olarak herkesin aklındaki aday, Akşener’e uymadı. Ya da adayın kim olduğunu bildiği hâlde farklı davrandı. Masadan kalktı sonra bir şekilde tekrar oturdu ya da oturtuldu.
Seçim normal tarihinde yapılırsa 2028’de yapılacak ama herkes daha erken bir tarihte yapılacağı konusunda ittifak etmiş durumda.
Daha önce de defalarca söylemiştim. Yine tekrarlamış olayım; ben seçimleri eğer olağanüstü bir durum olmaz ise Kasım 2027’de bekliyorum.
Cumhur İttifakı adayı yine girdiği tüm seçimlerin galibi Erdoğan olacaktır.
Muhalefetin adaylık sürecindeki yarışın, bir önceki dönemin aksine erken başladığını da gözlemliyoruz.
Ekrem İmamoğlu, 23 Haziran 2019 tarihindeki yenilenen İstanbul seçimlerinden sonra gözünü cumhurbaşkanlığına dikmişti.
Muhalefet bloku adayları içerisinde de araştırmalarda önde çıkıyordu. Ancak süreci kaldıramadı ve sonraki dönemlerde araştırmalarda üçüncülüğe dek düştü.
İmamoğlu, Özgür Özel’i genel başkan seçtirdikten ve yerel seçim geçtikten sonra hızlı bir şekilde tekrar cumhurbaşkanlığı için kolları sıvadı.
Medya kuruluşlarından kendisi için çalışacak televizyon ve gazeteleri organize ettiler. Gazeteci ve televizyon yorumcuları arasından bazıları sürekli onun PR’ını yapmaya başladılar. Duymuşsunuzdur, bunlara ”Saraçhane bülbülleri” isimlerini taktılar.
Muhalefet blokunun diğer adayı Mansur Yavaş ise genellikle sessiz kalmayı tercih etti.
Mansur Yavaş’ın başarısının önemli kısmı da suskunluğundan geliyordu.
Ancak Mansur Yavaş da Tüzük Kurultayı’nda Ekrem İmamoğlu’nun konuşması daha önce planlanmışken kendisine son dakika haber verilmesine, eline mikrofonu alınca tepki gösterdi.
Mansur Yavaş, DEM Parti ve HÜDAPAR’a ilişkin olarak da millî hassasiyetleri olmadığı için farklı bir tepki ortaya koydu. Bununla da yetinmedi, 14 Mayıs seçimlerinden sonra gündemden kalkmış olan ‘parlamenter sistem’ çağrısında da bulundu.
Mansur Yavaş için bunlar alışılmışın dışında bir tutumdu.
En yakınlarından İYİ Parti’den milletvekili seçilip sonra istifa eden ve bağımsız kalan Yüksel Arslan için bunlar da yeterli değildi.
Arslan, daha sert olunmasını savunuyordu. Nitekim aldığım bilgilere göre de Mansur Yavaş kendisini frenliyordu.
Yüksel Arslan, X üzerinden İmamoğlu’na çok ağır eleştirilerde bulundu. Bölücülerle iş birliğinden, Avrupa başkentlerindeki iş birliği arayışlarına kadar birçok konuda sert cümleler kurdu. Mansur Yavaş ise ”Kamuoyunun dikkatine: Bağımsız milletvekili Sayın Arslan’ın bu açıklamalarını ve yayınladığı metni onaylamadığımın bilinmesini isterim. Ayrıca iyi bilinmelidir ki bu tür açıklamalar benim siyaset tarzıma uymamaktadır. Kendisine tavsiyem bu tweeti silmesidir.” şeklinde Yüksel Arslan’ın çıkışını onaylamadığını ifade etti.
Yüksel Arslan henüz paylaşımını silmedi. Askispor Başkanlığı’ndan da istifa etti. Yine kaynaklarımdan öğrendiğime göre istifa talebi Mansur Yavaş’tan gelmemiş, Yüksel Arslan kendisi istifa etmiş.
Bundan sonra ne olacak peki?
Mansur Yavaş, adaylık talebini belli dönemlerle ve düşük yoğunlukta üstü kapalı olarak dile getirmeye devam edecektir. Kılıçdaroğlu taraftarları Yavaş’ın adaylığını İmamoğlu ve Özgür Özel’e karşı öne sürecekler. İmamoğlu niyetini net olarak ortaya koymuş olsa da tek aday değil. Üstelik en büyük rakiplerinden birisi de Özgür Özel.
Özgür Özel, kesinlikle aday olmak isteyecek. Adaylık için çalışacak, yarışacak ve adaylığı için tüm taşları döşeyecektir. Nihayetinde de Özgür Özel CHP’nin adayı olarak kendisini öne atacaktır.
Mansur Yavaş bu durumda diğer ulusalcı ve milliyetçi muhaliflerin adayı olarak sahne alacaktır. Kim daha şanslı olur sorusunun cevabını ben beş yıl öncesinden vermiştim.
”Türkiye’de seçimin kaderini milliyetçiler ve ülkücüler belirler.” Ve kuvvetle muhtemel yine öyle olacaktır. Bunun yanı sıra Karadeniz bölgesinden olmayan seçmenlerde Karadenizli siyasetçilere karşı bir tepki oluşmaya başlamış durumda. Bu durum da Mansur Yavaş lehine olabilir.
Ama unutulmaması gereken bir husus var ki; Tayyip Erdoğan hâlâ en güvenilir ve toplumsal karşılığı en yüksek olan liderdir.