Yeni dünya masasına talip olanlar ve savaşlar zinciri…

Okuduğunuz Yazı
Yeni dünya masasına talip olanlar ve savaşlar zinciri…

İçerik

Peki, neden ve kime gerekli oldu savaşlar süreci?

Evvela, açık ve net görünen şudur: ABD, kendi küresel aktörlüğünü yeniden ihya etmesi için ortak belirleme ve paylaşmak zorundadır.

Geçen yüzyılın paradigması artık masada ve sahada yok.

Sovyetler Birliği, İngiltere ve ABD arasında II. Dünya Savaşı sonrası imzalanan Yalta Antlaşması, 1990’ların başında çehresini değiştirdi.

ABD-İngiltere ittifakı artık Sovyetler Birliği’ni masada istemedi ve çöktürdü!

Nasıl ve hangi enstrümanlar üzerinden olduğunu aşağı yukarı hepimiz biliyoruz.

İşin ilgi çeken tarafı, şimdi ortaklar arasında yol ayrımı söz konusudur.

Yani ABD ve İngiltere ortaklığı, Çin yüzünden bozulma yolunda.

Yalta” sürecini 1990’ların başında sekteye uğratan ABD merkezli Batı dünyası, şimdi kendi içinde parçalanma dönemine girdi.

Hâliyle tüm hesaplamalar savaş ile başlar, savaşı kazananların imzası ile biter.

Şimdi yeni Yalta sürecini seyrediyoruz.

Daha doğrusu o sürece giden “savaşlar zincirini”…

Bu defa ABD, tek başına Çin ile baş edemeyeceğinin farkında.

Hesaplaşma gecikirse, ABD kaybeden taraf olacağının paniğini yaşıyor.

Çin ve İngiltere!

İngiltere’nin sesi yine çıkmıyor.

Hatırlatmak isterim: “Rusya-Ukrayna” savaşında en yüksek ses ve yönlendirme İngiltere’ye ait oldu.

Aynı İngiltere, şimdilerde yine sessiz.

Sessizliği, eylemsizliği anlamına gelmemeli.

Çünkü İngiltere, tüm gücünü Çin’in, zamanından erken savaş alanına girmesini engellemek için kullanıyor.

ABD ise tam tersi, bir an önce karşılaşmak istiyor; kendisi olmasa bile vekilleri üzerinden.

Dönemin vekilleri kim olacak, ona bakalım.

Hindistan: Önemli aktör!

Ve kullanılacak aktör…

Bizim, coğrafyada olup bitenlere bu parantez üzerinden bakmamız gerekiyor.

İran ve Mısır’ı nasıl bir süreç bekliyor?

Değişim ve dönüşüm kaçınılmaz gibi duruyor.

ABD-İngiltere arasındaki ayrışmayı buralarda da göreceğiz zannımca.

Şimdi, İsrail ve Filistin üzerinden olaylara bakmadan önce, ABD ve Çin karşılaşması sürecini iyi analiz etmemiz gerekiyor.

Türkiye gerçeği, artık tüm küresel aktörlerin inkâr edemediği noktadadır.

Tabii, Türkiye içinde bundan ne kadarımız haberdardır?

Bu soruya da cevap bulmalıyız.

İsrail: Bir bela ve hâlâ ABD için kullanışlı koz!

Yani demem o ki, bu belaya henüz gerekli cevabı veremedik.

Buna biraz zaman lazım…

Devletlerin kurumsal hafızası vardır ve tüm eylemler bu kurumsal hafıza üzerinden dizayn edilir.

Dolayısıyla Türkiye, kendi kadim kurumsal hafızasına göre davranmak zorundadır.

Her ne kadar içeride engel olmak isteyen eller olsa bile, kurumsal hafıza gerekeni yapacaktır gibi görünüyor.

Aksi hâlde, kendi kendini imha eden bir duruma girer.

Buna da devlet aklı dediğimiz kurumsal hafıza izin vermeyecektir, inşallah…

Türkiye masada olmalıdır!

Bu tabloda bizi en fazla düşündüren, yeni paylaşım masasında Türkiye’nin konumudur.

Çünkü Türkiye, kader birliği yaptığı tüm coğrafyasını, akrabalarını ve dindaşlarını temsil ediyor.

Çünkü Türkiye, vicdanı ve barışı temsil ediyor.

Bu nedenle Türkiye masaya gelmelidir!

Türkiye, kendi köklerinden aldığı ilhamla yeniden o masaya oturmak için taşları, kozları ve imkânları sonuna kadar kullanacaktır.

Ve savaşı bile göze alarak…

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%