Yeni terör dalgası
Terör örgütü PKK/YPG’yi seçim öncesi durduran el, seçimlerden sonra tekrar harekete geçirdi. Azez ve Hakkari’de önceki gün dört askerimizi şehit eden terör örgütü, Silopi’de de pikniğe giden öğrenci servisini mayınlı tuzakla patlatarak biri 13 yaşında iki kardeşi şehit etti. Bu terör hareketliliği Türkiye’yi hedef alan yeni bir saldırı dalgasına işaret ediyor.
Hatırlarsanız 7 Haziran seçimlerinden sonra da Türkiye’nin üzerine benzer bir terör dalgasını bela etmişlerdi. HDP’nin eliyle terörü şehirlere yayarak, çukur terörüyle Türkiye’ye diz çöktürmeye çalışmışlardı. Bugün de aynı senaryoyu devreye koydukları görülüyor. Bu kanlı oyunu senelerdir oynuyorlar aslında. Seçim yaklaştığında HDP’yi öne çıkarıyorlar, seçimlerden sonra teröre hız veriyorlar.
Bu tiyatronun içerideki oyuncuları da her seçimde HDP’yle işbirliği yapıp PKK terörü devreye girdiğinde ise üç maymunu oynamaya başlıyor.
Şehit haberleri geldiğinde ise terörün adını ağızlarına almadan, aynı elin kaleme aldığı aynı uyduruk kınama mesajlarıyla durumu geçiştirmeye uğraşıyorlar. Hava yumuşadığında ise tekrar eski mevzilerine geri dönüp “demokrasi” oyununa devam ediyorlar.
Türkiye’yi istikrarsızlığa sürüklemek, yönetilemez hale getirmek için kurgulanan bir mekanizma bu. Kurgulayan güç ise dışarıda. PKK terörünün zaman ayarlı bir bomba gibi kullanılması zaten bu mekanizmayı yeteri açıklıkta gözler önüne seriyor.
Milli iradeyi kum torbasına çevirmeye çalışıyorlar. Dışarıdan diplomatik-siyasi baskı uyguluyor, ekonomik ablukaya alıyorlar; içeride terör saldırılarıyla, siyasi zorbalıkla, psikolojik harple ülkeyi yönetilmez hale getirmeye uğraşıyorlar. 31 Mart sonrası başlattıkları yeni terör dalgasıyla da devleti mevcut istikametinden vazgeçirmeye çalışacaklar.
Nedir bu istikamet? Kuşkusuz milli politikalardır, beka mücadelesidir. Bu istikametten vazgeçsin, istiyorlar Erdoğan. Abdülhamid’in o günkü direnci neydi? Osmanlı’nın dağıtılmasına, yağmalanmasına karşı direniyordu Abdülhamid. Onu devirdiklerinde Osmanlı ayaklarının altına serildi.
Erdoğan liderliğindeki Cumhur İttifakı’nın bugünkü direnci çok farklı değil; Osmanlı’dan geriye kalan Cumhuriyet’i korumak, kollamak, ayakta tutmak. Bu direnci aşarlarsa elde kalan vatan toprağı da Batı sisteminin ayaklarının altına serilecek. Bölüp parça parça edecekler. Doğusu ayrı yağmalanacak, kuzeyi, batısı ayrı yağmalanacak. Bugün gözlerimizin önünde cereyan eden, zaman zaman anlam veremediğimiz, günlük hayatımıza siyasi çekişme, iktidar kavgası biçiminde yansıyan mücadelenin özü işte budur.