Yeniden çağ açıp çağ kapayabiliriz
Dün 29 Mayıs 2025’ti. İstanbul’un fethedildiği 29 Mayıs 1453’ün üzerinden tam 572 yıl geçti. İstanbul’un fethi için birçok han, sultan, padişah; Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed’in (sav) “İstanbul (Konstantiniyye) muhakkak fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutandır. Onu fetheden ordu ne güzel ordudur.” hadisi üzerine övgüye mazhar olmak istediler. İslam dünyası için de fethedilmesi gereken önemli bir şehir olarak görüldü. Daha önce 28 kez kuşatılmış olan İstanbul’u fethetmek, II. Mehmet’e nasip oldu. Tabii, fetih durduğu yerde olmadı. Bir azmin, bir hazırlığın; bilimin, fennin ve teknolojinin kullanılmasıyla gerçekleşti. Elbette tüm bunlarla birlikte güçlü bir inanç, güçlü bir iman ve azim vardı. II. Mehmet iyi bir eğitim aldı. Son teknoloji topların dökülmesi için yurt dışından ustalar getirtti; onlarla birlikte çalıştı. Gemileri karadan yürüttü. Netice olarak “olmaz” denileni oldurmak için ortaya koyduğu irade, İstanbul’un fethini sağladı.
Elbette bu fetih bir son değil, bir başlangıçtı. Sonrasında hoşgörülü bir yönetim tarzıyla şehri ve ülkeyi yönetti; Orta Çağ’dan Yeni Çağ’a geçişi sağladı. Orta Çağ’a baktığımızda bilimin dışlandığı bir dönemdi. Karmaşa hâkimdi, dünya istikametini arıyordu. Şu anda da benzer bir durum söz konusu diyebiliriz. Nasıl mı? Dünyada adaletsizliğin olduğu, yapanın yanına kâr kaldığı bir döneme şahitlik ediyoruz. Çocuklar diri diri yakılıyor; tüm dünya ise sadece izliyor. Siyonist İsrail’in yaptığı soykırımın yanına kâr kaldığı bir döneme şahitlik ediyoruz. Şüphesiz Türk-İslam âlemi, son üç asırdır yerinde sayma ve gerileme dönemindeydi. Ancak son dönemde, başta Türkiye olmak üzere, yeni bir uyanışın, yeni bir dirilişin oluştuğu bir sürece girilmiş gibi görünüyor. Siyonist İsrail’in gerçekleştirdiği soykırımlar artık gayretullaha dokunuyor.
Türkiye, savunma sanayisindeki başarılarıyla daha önce Libya’daki, Azerbaycan’daki yanlışlara nasıl müdahil olduysa; en son Hindistan’ın Pakistan’a karşı başlattığı saldırının da püskürtülmesini sağladı. Tabiri caizse bir kez daha “Daha adil bir dünya mümkün.” denildi. Nasıl ki daha önce azim, iman ve inançla yılmadan hedefe konulmuşsa, şu anda da “atılan okun” menzile oldukça yakın olduğunu söylemek mümkündür. Sadece bu konuda güçlü bir iman, kararlı bir azim gerekiyor. 572 yıl önce bir şehrin fethedilmesi, bir ülkenin fethedilmesi nasıl bir çağ açıp çağ kapadıysa; şu an da adı “dijital çağ” ya da “yapay zekâ çağı” diyebileceğimiz bu döneme girerken ihtiyacımız olan; gönüllerin fethedilmesi, birlik ve beraberliğin güçlendirilmesi, iç cephenin sağlamlaştırılmasıdır.