“Yiğidim Ekrem’im burda yatıyor…” öyle mi? SENİN YATACAK YERİN VAR MI ZÜLFÜ?
Aradan biraz zaman geçsin istedim bu yazı için.
Ama bir insan yaş aldıkça bu kadar zihinsel deformasyona uğrar mı arkadaş?
O güzelim besteyi yapmışsın. Artık senden çıkmış, kitlelere mal olmuş bir ağıt bu. Ressam ve Şair Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun, CHP iktidarları tarafından zindana atılan Nazım Hikmet için yazdığı, ZİNDANI TAŞTAN OYARLAR adlı şiirinden bazı dizelerini çıkararak bestelediğin ağıt.
Neredeyse 40 yıldır yüzbinlerce insan bu ağıdı duyguları taşarak söylüyor. Kimi zaman Uğur Mumcu, kiminde de Ahmet Taner Kışlalı için.
Aşağıdaki satırlar ise bu ağıdın adeta kreşendosu oluyor ve insanlar en yüksek perdeden haykırıyor:
“Ne bir HARAM yedi ne cana kıydı
Ekmek kadar temiz su gibi aydın…”
HARAM ya…
Ne bir HARAM yedi ne cana kıydı.
Sonra sen bu ağıdı tuttun, Saraçhane’de toplanan binlerce insana HARAM YEMEKTEN yargılanan Ekrem İmamoğlu için söylettin “Yiğidim Ekrem’im orda yatıyor” nakaratıyla.
Pes!
Orda yatıyormuş…
Nerede?
Marmara Cezaevi’nde.
Nazım Hikmet gibi şiirlerinden ve siyasi fikirlerinden dolayı mı?
Hayır…
Üç villadan, iç edilen milyarlarca liralık yolsuzluk, rüşvet, irtikap iddialarından, para kulelerinden dolayı.
Nazım’ın başına gelenler Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü dönemindeydi. Tam 14 yıl cezaevinde yatırıldı koskoca Şair CHP iktidarında. Önce 1925 yılı mart ayında çıkarılan Takrir-i Sükûn Kanunu ile önce siyasal partiler kapatıldı, ardından liberal, sosyalist, muhafazakâr, komünist, Kürt, Çerkes her türlü muhalif (Siyasetçi, yazar ve akademisyen) tutuklandı ve onların yayın organları kapatıldı. Nâzım Hikmet arandı, bulunamayınca İstiklâl Mahkemesi’nde yargılanıp gıyabında Komünist Parti üyeliğinden 15 yıl kürek mahkûmiyetine çarptırıldı. Nazım Hikmet hakkında bu karar verildiği esnada çoktan TKP lideri Şefik Hüsnü ile Moskova’ya kaçmıştı.
Nazım 1928 yılında Türkiye’ye döndü. Sovyetler Birliği’nin Türkiye’de ağır sanayi yatırımları yapması nedeniyle sosyalistlerle Nazım görece özgür ama sürekli baskı ve denetim altında hayatlarını sürdürdü. Aradan 10 yıl geçti ve 17 Ocak 1938 yılında, Atatürk’ün sağlığında ikinci kez tutuklanıp ordu mensupları arasında komünizm propagandası ve örgütlenme faaliyetleri yürüttüğü iddiasıyla 28 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı. Hiçbir delil olmadan. Önce Çankırı sonra da Bursa Cezaevi’nde. Çankırı’da Türk edebiyatının en usta isimlerinden Kemal Tahir ile, Bursa’da ise yine Türk edebiyatının bir başka usta ismi Orhan Kemal ile birlikte yattı…
Onu affeden, seçimle iktidara gelen Demokrat Parti ve CHP’nin desteklediği 27 Mayıs 1960 darbesiyle astırttığı Başbakan Adnan Menderes oldu.
Şimdi sen Zülfü!
Ekrem İmamoğlu Nazım Hikmet için yazılmış bu şiirin öznesi yapılıyorsa o şiirin ırzına geçilmiş demektir.
Akıl alır gibi değil.
Tutmuş haramzadeler için “NE BİR HARAM YEDİİİ” diye milleti söyletiyorsun.
Orda yatıyormuş…
Senin yatacak yerin var mı Zülfü?
Nazım Hikmet gibi CHP’nin zulmü altında zindanlarda çürütülmek istenmiş, yıllarca cezaevlerinde yatırılmış, Kuvayı Milliye Destanı gibi bir anıt eseri adadığı Mustafa Kemal döneminde sevdiğinden, sevdiceğinden ayrı bırakılmış, su gibi aziz ve gerçekten harama el uzatmamış koca bir Şair için yazılmış şiiri ve besteyi İBB’den İmamoğlu İnşaat’a para tüneli açan, para kuleleri diktiren biri için hangi aymazlıkla söyletiyorsun?
Pandemi’de ayna karşısında pörsümüş çıplak gövdenin fotoğrafını çekip paylaştığında bile sana kızmamış, sadece biraz üzülmüştüm. Vallahi yıllarca Issık Göl forumu diye diye beynimizi yedin. Yunan’ın tanımadığı Maria Faranduri’yi her fırsatta gözümüzün içine soktun, ses çıkarmadık. Zavallı Theodorakis yıldı senden, yapışkanlığından.
Yine de o detone sesine tahammül ettik. Tamam bazılarıyla ilgili intihal tartışmaları da olsa güzel bestelerin var, ama kardeşim bunu da yapma yahu.
