Yok deve
Avustralya’da kontrol altına alınmayan yangınlar ve kuraklığın faturası develere kesildi. “Su kaynaklarını tükettikleri” gerekçesi ile itlaf edilecekler. Sayı da az buz değil. En az 10 bin deve vurularak öldürülecek.
Yerel yöneticiler onay verdi. Bunun için 16 milyon dolarlık bütçe ayrıldı.
Yakında sürek avı başlayacak; helikopterler develeri vurmak için peş peşe havalanacak. Tarihin en büyük hayvan katliamının altına imza atılacak.
Günlerdir dikkatle bakıyorum, “bizden bir tepki var mı?” diye araştırıyorum.
Yok, çıt çıkmıyor. Hayvan hakları savunucularının tamamı sessiz ve suskun. Bir-iki kedi ve köpek için ortalığı ayağa kaldıranlar, kılını bile kıpırdatmıyor. Ya develeri hayvandan saymıyorlar ya da tamamı deve düşmanı.
Kim bilir, belki de “Olay Türkiye’de değil” diye umursamıyorlar. Çünkü, genellikle dertleri hayvan hakları değil bunların. Sokaklarda görüyoruz zaten; gezdirdiği köpeğin yanına yaklaşan bir başka köpeği taşla kovalayanlar, “hayvan hakları savunucusu” kesiliyor bizim ülkemizde. Tıpkı, hayatı boyunca tek bir fidan dikmeyenlerin “çevreciyim” diye ortaya çıktığı gibi.
Lafı evirip çevirmeye gerek yok. Bunlar çoğunlukla “hayvan hakları” ya da “çevrecilik” gibi değerlerin arkasına saklanıp kin kusuyorlar. Güzel ve etkili birer kamuflaj malzemesi çünkü bu değerler! Arkasına sığınıp, yaylım ateşi açıyorlar.
***
Sözde “çevreciler”; fakat orman yakan PKK’lıları görmüyorlar.
“Doğa katlediliyor” diye bağırırken, ormanların içine kondurulan villalarla ilgilenmiyorlar.
“Çevre katliamı” diye termik santrallere saldırıyorlar. Ama, bacalarına filtre takmadığı için o santralleri kapatanlara “iyi yaptın” demiyorlar. Hatta, istismar imkanları ellerinden alındığı için belki de kızıyorlar.
Birtakım gerekçeler bulup, “hayvan hakları” diye sokaklara dökülenler, Avustralya’daki dehşet verici katliam girişimine gözlerini kapıyorlar.
Kanal İstanbul’da tek hücreli hayvanlara bile zarar gelmemesi için tedbirler alınıyor. Doğal hayatın devamı sağlanıyor. Orman yapısı ve sit alanları korunuyor. Bunlar, “Balık kalmayacak” diye algı oluşturmak için bağırıyorlar. Ama bir gerçek olan deve katliamını umursamıyorlar.
Libya’ya asker gönderme kararında gördük bu çarpık anlayışı. “Kan dökülecek” diye bağırdılar. O askerler sayesinde Rusya ile masaya oturup “ateşkes” için ağırlığımızı koyduk. Kan dökülmesini önlemeye çalışıyoruz. Bunlar yine kör, sağır ve dilsizler.
Amaçları üzüm yemek olsaydı bunların, o develerle ilgili de iki laf ederlerdi. Ama değil, bütün dertleri bağcı dövmek!
***
Avustralya’daki deve katliamı girişimi çok önemli…
1) Dünya ve bizdeki samimiyetsiz çevrelerdeki insanlık anlayışını gösteriyor.
2) Yüzlerdeki maskeler düşüyor. Gerçek suretler görünüyor.
3) İllüzyonlar yok oluyor, çarpıcı gerçeklerle karşılaşıyoruz.
Bu olayı bir köşeye not etmeliyiz…
İleride sahte suretler ve iddialarla ortaya çıktıklarında, yüzlerine vurabiliriz. İstismarcılara karşı oldukça etkili bir silah olur.
Yine bazı sahte söylemlerle ortalığı ayağa kaldırmak isterlerse, “Yok, deve” deme hakkı doğar herkese!