Nefret tohumu
Türkiye aleyhine açıklamalar yaptıktan sonra geri vites atıp bunları yutmak zorunda kalan Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı McMaster Ankara’ya geldi. ABD Savunma bakanı Mattis, Brüksel’de Savunma Bakanımız ile görüşmeye hazırlanıyor. ABD Dışişleri Bakanı Tillerson Cuma günü Ankara’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın huzuruna çıkacak.
Bugüne kadar yılların getirdiği alışkanlıkla “Türkiye bize karşı gelemez. Bir yolunu bulur ikna ederiz” modunda olan Amerika son yıllarda yediği tokatlar üzerine şaşkına döndü. Hala Afrin’de müttefikleri terörist PKK’ya vurduğumuz demir yumruğun şokundular, onlar da sersemlediler.
Türkiye artık “Bize nasihat, boş vaad vermeye gelmeyin. Geçti o günler” diyor. Çünkü toplum olarak büyük bir öfke dalgası kıtalara aşıp Amerika’ya çarpıyor.
Türk halkında artık Amerika’ya ve onun yalanlarına, yerine getirmediği sözlere ve dolayısıyla sahtekarlığına karşı adeta öfke boyutundan çıkılıp nefret sularında gezinti başladı. “Müttefikimin müttefiki dostumdur” bakış açısını toprağa gömen bir ABD ile karşı karşıyayız.
Artık adeta “Müttefikimin düşmanı müttefikimdir” diyerek yılana sarılan ve akrep gibi sokma evrimini yaşayan bir Washington var ortada. 2. DünyaSavaşı’ndan sonra yeryüzünde kurulan liberal Amerikan hegomonyası artık yok olmak üzere. Bunu ben söylemiyorum.
Amerika’da en çok tartışılan konulardan biri bu. Geçtiğimiz günlerde Amerika’da Neo-Con’ların karagahlarından biri olan Washington Enstitüsü’nde Türkiye’yi anlatan bir belgesel yayınladı ve ülkemiz aleyhine konuşmalar yapıldı. Bu aleyhte konuşmalar artık Ankara’ya sadece “Vız” geliyor. Tükenen ve ağırlıklarını kaybeden politikaları nedeniyle ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar.
Geçmişte yaptıkları tek bir konferans ile Türkiye’de yeri yerinden oynatırlardı. Ancak artık sadece bir sinekler. İşte o sineklerin kampında gösterilen belgeselin yapımcılarından David Hilderberg ilginç bir konuya değiniyor. TBMM önünde darbe girişiminin birinci yıl dönümü törenlerini izlediklerini, bunun da “Unutulmazufuk açıcı bir deneyim” olduğunu söylüyor. Türkiye’de darbeye yönelik korkunç tepkileri gözlemlediğini aktarıyor.
Amerikan medyasının bu darbenin ne kadar kanlı ve şiddet içeren bir darbe olduğunu yansıtmada başarısız kaldığını belirtiyor. David Hilderberg olayın sadece bir darbe olmasıyla işlendiğini, halbuki çok sayıda sivilin hayatını kaybettiğine dikkat çekiyor. “Türkiye’de doğal olarak bu konuda büyük bir hassasiyet var ancak, olayın şiddeti bize yeterli yansıtılmadığı için anlayamıyoruz” diyor. İşte Amerikan yönetiminin de anlayamadığı bu. O darbeci FETÖ’yü orada tuttukları sürece Türkiye’de hiçbir sözlerine inanılmayacağını, asla Washington’a güvenilmeyeceğini, yılanla yatanın yılan gibi görüneceğini kavrayamıyorlar.
Aynı PKK ile Suriye’de iş tutmaları gibi… 30 yıldır bu ülkede binlerce sivili katleden, halk otobüslerini, sokakları, caddeleri, düğünleri canlı bombalarla kan gölüne çeviren Türkiye düşmanları ile hem müttefik olacaklar hem de bizden anlayış bekleyecekler… İşte bu saçmalığı ve aptallığı yaşıyor Amerika… Şu anda Afrin’de 10 binin üzerinde katil sıkıştı.
Katilleri kurtarmak için utanmadan Amerika’dan “Operasyonu kısıtlayın, kısa tutun, uzatmayın, durdurun” gibi nasihatler vererek bu ülkede Amerikan Nefretine benzin döküyorlar.
Üzerine bir de bu ülkeye aynı çağrılarla, imha edilecek katilleri kurtarabilmek için temsilciler gönderiyorlar. Yapımcı David Hilderberger’in deyimiyle “Ne kadar acı çektiğimizi, müttefik oldukları FETÖ ve PKK ile nekadar canımızın yandığını” asla bilmiyorlar, hissetmiyorlar. Sonra da kalkıp “Yahu biz NATO müttefiki ortağız. Uzlaşmamız lazım” diyorlar.
Türkiye İkiz Kuleler vurulduğunda El Kaide ile müttefik olsa, Amerika’ya “NATO üyesiyiz. Bu örgütedokunmayın” diye Ulusal Güvenlik Danışmanlarını, Savunma Bakanlarını, Dışişleri Bakanlarını gönderse Beyaz Saray ne hissederdi? Amerikan halkı ne düşünürdü? Bu empatiyi bile yapmaktan aciz bazı aptallarla yönetilmesi Amerika’yı dünyada yalnızlaştırıyor.
Nefret tohumu artık büyüdü, fidan oldu