İngiltere’de Resul Bey’in lokantasında ne konuştuk?
Geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve heyetiyle beraber İngiltere’nin başkenti Londra’da idik!
Hani diyorlar ya “Seçim arefesinde İngiltere’de ne işiniz var?” diye! Bunu diyenler Türkiye’yi hâlâ “Batı’dan icazet alan” ülke sanıyorlar. Kafaları 1980 model olunca böyle oluyor. İngiltere’ye gidiş sebebi “Tatlı Dil Forumu” sebebiyle idi ve aynı forum geçen sene İngiltere yöneticilerinin katılımıyla Antalya’da gerçekleştirilmişti. 6 senedir yapılan bir etkinlik ve bu sene de sıra Londra’daydı! Yani seçim olsa da olmasa da bu program yapılacaktı.
İngiltere’yi çok mu seviyoruz? Şahsen hiç hazzetmiyorum. Lakin sahaları da boş bırakmamak lazım. Onlar bizim topraklarımızın her karışını biliyorken bizim de onların alanına girmemiz ve onlarla görüşmemiz gerekmez mi?
Resul Bey’in lokantası demiştik..
Ekrem Kızıltaş ağabeyi bir okuru bulmuş ve Londra’daki “Turkuaz Restaurant” isimli lokantasına davet etmiş. Ekrem abi, ben ve Ali Adakoğlu abi davete icabet ettik.
“ANNE NİÇİN ÖNCE ERDOĞAN’A
DUA EDİYORSUN?”
Lokantanın sahibi Resul Bey dedi ki: “Annem dua ederken önce Recep Tayyip Erdoğan’a, sonra da biz çocuklarına dua eder. ‘Anne, niye bize sonradan dua ediyorsun, biz evladın değil miyiz?’ dediğimizde ise ‘Siz tabii ki benim evladımsınız, hep dualarımdasınız, ama o tüm ümmetin evladı, tüm ümmetin lideri’ diye cevap veriyor”
Gördüğünüz gibi; Londra’da yaşayan evladından önce ümmetin liderine dua eden bir Anadolu annesi! Bu duaları alan kişiye darbe işler mi sizce?
Sahurumuzu Salı akşamı Londra dönüşü heyetle birlikte uçakta yaptık, Allah hepimizin oruçlarını kabul eylesin. Cuma günü ise İstanbul Yenikapı’da Filistin mitingi vardı.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin partisiz(!) Cumhurbaşkanı Adayı Muharrem İnce; “Miting; Filistin için değil, seçim için” dedi. Madem seçim için ise siz niçin yapmadınız Muharrem Bey, siz seçimlere girmeyecek misiniz? Yıllarca başörtüsünü yasaklama sebebiniz de bu değil miydi zaten? Neymiş, “Başörtüsü siyasete alet” ediliyormuş! Her haltı siyasete alet eden sizsiniz ama sıra Müslümanın hassasiyetlerine gelince “Siyasete alet ediliyor” diye yırtınan da sizsiniz! İşte Filistin mitinginde de aynısını yaptın! Miting siyasete alet ediliyor ise 500 bin kişi niye katıldı? Bir vakayı siyasete alet edip 500 bin insan topluyorsanız buyurun siz de yapın!
Cuma’yı Cumartesi’ye bağlayan gece saat 00:20!
Birçokları henüz yediği yemeği sindirmekle meşgulken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İİT’ye bağlı devletlerin yetkililerini toplayıp “Filistin yalnız değildir, gerekli her türlü destek verilecek” diye canlı yayında açıklama yapıyor. Ondan sonra neden bu kadar sevildiğini anlamaya çalışıyorlar.
Erdoğan dünyayı Filistin’in ve mazlumların acılarına duyarlı olup çözüm bulma yolunda birleştirirken CHP, İP ve Saadet Partisi her türlü özgürlük girişimine rağmen PKK’dan vazgeçmeyen “Demirtaş” etrafında birleşiyorlar! Her şey çok net aslında!
“CİCİ RÜŞVET, TOMBUL RÜŞVET,
SENİ YERİM RÜŞVET”
CHP’nin taptarafsız, paspartisiz, gıpgıcır, pasparlak, laplaik, yanakları ısırılası Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce miting alanında bisiklete binince aklıma “Türkiye’nin eski siyasetçileri” geldi.
Bana kalırsa; “Muharrem İnce, bisikleti miting sahnesine çıkararak siyasete alet etmiştir” diyerek tüm bisikletleri kamusal alanlarda yasaklamak gerekiyor! Yapalım mı böyle bir şey, kudurtalım mı Ahmet Necdet Sezer’i? Saçma geliyor değil mi? Ama aynı İnce “Filistin’i siyasete alet ettiler” deyince normal mi oluyor? Doğrusu insan gerçekten hayret ediyor!
Muharrem İnce’nin bisikleti aklıma Hasan Sağındık’ın bestelediği, sözleri Ali Akbaş’a ait olan ve Süleyman Demirel’e yazılan şu şiiri getirdi:
“İçi boş bir şapkayı binaenaleyh kırk yıl başımızda taşıdık.. Baş örtmek farz değildir netekim nü resimler yapmak lazım.. Demokrasi, laiklik, insan hakları boşverağam boşver bunları.. Çağdaşlığın ölçüsü dokuzuncu senfoni cenıreyşın nekst yani.. Bol geyikli programlar, belden aşağı sanatçılar.. Tükür ağam tükür, sanat dünyasında bütün soytarılar.. Oportünist ve pragmatist yaklaşımlar.. Ali Baba’nınÇiftliği’ne dönen makamlar.. Devletin malı deniz, yemeyen… Cici rüşvet, tombul rüşvet, seni yerim rüşvet.. Benim memurum işini bilir, önce hüplet sonra gümlet..
Demokrasilere rot balans ayarı, contacı geldi vatandaş contacı.. Bu yapılan sapına kadar darbe, bırakın bırakın bu ayakları..Süleyman ah Süleyman bu ayaklar nasıl ayak! Yorgana sığdı diyelim mezara nasıl sığacak!!”