Bumerang
CEMAL Kaşıkçı’nın öldürüleceği bilgisi CIA’da vardı. Prens Selman’ın bu konuda verdiği emirler dinlemeye takılmıştı. Yani ABD, Ortadoğu’da sağa sağa bitiremediği Suudi müttefikini dahi dinliyordu.
Attıkları her adımdan haberdardı.
Cemal Kaşıkçı’nın öldürüleceğini bile bile buna sessiz kaldılar. ABD basınından yetkili ağzıyla gelen bu iddia, Washington’un Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesine yol verdiği anlamına geliyordu. Aslında Cemal Kaşıkçı, Türk kayınpederinin istediği temiz kağıdını almak için önce S.Arabistan’ın Washington’daki konsolosluğuna başvurmuştu.
Son 3 ayda Suudların Washington büyükelçisi ile tam dört kez görüştü Cemal Kaşıkçı. O büyükelçi Prens Selman’ın küçük kardeşi Halid Bin Selman’dı. Yani Prens Salman, Washington’daki büyükelçi olan kardeşi ile operasyonu başlattı. Cemal Kaşıkçı Washington’dan bir temiz kağıdı için Prens Selman’ın kardeşi tarafından Londra’ya gönderildi.
Londra’da bu isteği savsaklayarak “İstanbul”u işaret etti. Bir temiz kağıdı için oradan oraya koşturulan Kaşıkçı maalesef tezgahı anlayamamıştı. Plan, Kaşıkçı’nın İstanbul’da öldürülmesiydi.
Zira Türkiye’de gerçekleştirilecek operasyonun vereceği mesaj daha anlamlıydı. Çünkü Cemal kaşıkçı 3 kez Cumhurbaşkanı Erdoğan ile röportaj yapıp övmüş, Türkiye’yi “İslam dünyasının önderi” şeklindeki açıklamalarla alkışlamıştı. Üstelik Trump’ı eleştiriyor, “Prens Selman’ın ABD Başkanı ile yakınlaşması tehlikeli” diyordu.
Geçtiğimiz yıl New York’ta da Katar Emiri Temim ile görüşüyor sonrasında Doha’da yeniden bir araya geliyordu.. Kaşıkçı’nın Washington Post’ta yazarlığa başlamasının da Katar Emiri Temim sayesinde olduğu iddia ediliyordu.
Katar, son dönemde S.Arabistan’ın baş düşmanıydı. İhvan liderlerinin Katar televizyonunda devamlı boy göstermesi Suudları çileden çıkarıyordu.
Çünkü S.Arabistan, BAE gibi ülkeler İhvan’a monarşileri ve krallıkları son bulduracak bir siyasi hareket olarak bakıp “Tahtlarımız elden gidecek” diye korkuyorlardı.
Kaşıkçı, Suud sarayının nazarında Katar’a çalışan bir ajandı. Sisi’nin darbesine şiddetle karşı çıkıyor, devrilen Mursi’yi destekliyordu. Üstelik 24 yıl Suud gizli istihbaratını yöneten Prens El Türki, Washington’da büyükelçiyken Cemal Kaşıkçı da onun danışmanlığını yapıyordu. Şimdi o Prens El Türki Suudi krallığını devirecek güçte bir tehlike olarak görülüp tutukluydu.
Çok ilginçtir, Prens El Türki’ye de silah zoruyla Cemal Kaşıkçı arattırılıp “Temiz kağıdını İstanbul’daki konsolosluktan al. Sıkıntı olmaz” dedirtiliyordu. Tüm bunlar Suudların başındaki yeni hanedan için Kaşıkçı’nın İstanbul’da öldürülmesi için yeterli sebeplerdi. Üstelik hanedan ile ilgili çok fazla bilgilere sahip bir muhalifti.
Suudlar, ABD’den izin almadan tuvalete gidemez. CIA’nın operasyonu bildiği halde yol vermesi, izin aldındı anlamına gelir. Başkan Trump bu krizden nasıl para kazanırız hayalleri kuruyor. Ancak ABD basını Suudlara yaptırım için bastırıyor. Trump bir şey yapmazsa Kongrenin devreye girerek başkana rağmen ağır kararlar alacağı dün açıklandı. Trump bu yüzden apar topar Dışişleri bakanı Pompeo’yu S. Arabistan’a göndereceğini açıkladı.
Yaptırımlar en çok Amerikan şirketlerini vuracak. Trump o yüzden silah satışlarını askıya alamayacağını açıkladı. Suud petrollerini de Amerikan şirketleri çıkarıyor. Çölden ABD’ye yüzmilyarlarca dolar akıyor. Kaşıkçı’nın kanının akması Trump için önemli değil. Ayrıca S.Arabistan’a yaptırım uygulamak, İran’ı güçlendirir tezi Beyazsaray’ın elini kolunu bağlayacak temel unsur.
ABD sadece ve sadece PARAYA tapıyor. Paranın gücü aşkına her türlü insan haklarını ve hukuku rafa kaldırıyor. Monarşilerle yönetilen Krallarla bile stratejik ittifak kurup, demokrasi bezirganlığının içine edecek kadar sahtekar takılabiliyor.
Görünen o ki, Kaşıkçı olayı bumeranga döndü, ABD’yi sıkıntıya sokacak. İstanbul’daki operasyon Washington’a bela oldu.