Gülüyoruz da… Neye, nasıl gülüyoruz?
Neymiş?
Gülmek insana özgü bir davranışmış, hayvanlar gülmezmiş…
Aman aman…
Ne zaman mizah üzerine yazılıp çizilse, ne zaman komiklik konu edilse hemen bu lafa başvurulur. Bir toplumbilimcinin lafıdır ama öyle böyle değil, çok güçlü bir klişe olmuştur.
Sanki hemen bir koşu güleceğiz! Çok insanca diye…
Tamam!
Gülelim.
Ama neye, nasıl gülelim?
Nedir komik olan?
Bunları sorsak da bir titreyip kendimize gelsek…
Kendi halindeki insanları aşağılayan berbat alaycılıklara prim vermekten, küfürlere ve küfürden beter esprilere gülmekten vazgeçsek…
Boş, bomboş taklitlere mizah muamelesi yapmasak…
Daha iyi olmaz mı?
***
Tv ünlülerini boş verin…
Günümüzün hakiki ünlüleri milyon takipçili “youtuber” denen gençler…
Bilmem, siz de izliyor ve yaptıklarını takip ediyor musunuz?
Ama çocuklarınız kesin izliyordur.
Benim dikkatimi “güldüren youtuberlar” çekiyor.
Öyle derme çatma, öyle zorlama bir komiklik çabası ki, anlatması zor!
Ne yaparsınız ki, toplumda bir karşılıkları var, seviliyorlar.
Türkçelerinin bozukluğu, kültür dünyalarının darlığı vesaire, ayrı problemler. (Böyle böyle “içimiz” boşalıyor, boşalacak.
Yerine ne doldurulacak, merak ediyor musunuz?) Komikliklerini ya baştan aşağı saçmalık üzerine kuruyorlar ya da ağır bir alaycılık üzerine…
Taklit yaparak alay edenler tv’lerde sık rastladığımız, hani sürekli başkalarınınyanlışlarını dile getirerek kendini doğru biri gösteren kültür konuşmacılarını andırıyor.
İçlerinde değme tiyatro oyuncularına taş çıkartanları da var tabii.
Ama bu alaycılığın sonu yok.
Kimsenin kimseyi beğenmediği ama kimsenin beğenilecek niteliğe kavuşmak için çaba göstermediği bir dünya…
***
Durup düşünüyorum da…
Gülmeye ihtiyacımız var.
Kesin.
Fakat nasıl ve neden gülmeye?
Benim cevabım açık:
Sevinçten gülmeye…
Bu youtuberların videolarında “sevinç” duygusunun kırıntısını görebiliyor musunuz?
Hayır!
O halde nasıl böyle esiri oluyorsunuz onların?
Mizahmış…
İlgisi yok!
Hem çoktandır mizaha ihtiyacımız olduğundan da emin değilim. Ferahlattığı, zihin açtığı falan yalan!
Biz mizah değil, kaybettiğimiz neşeyi geri istiyoruz.
Kahkaha eksik kalabilir, bize tebessümleri getirin!