Oslo defteri çoktan kapatıldı
Sosyal medyada gezinirken “ikinciçözümsürecinehayır” başlığıyla açılan etiketin TT olduğunu fark ettim. Mevcut gündem içinde elbette biraz enteresan bir gelişmeydi. “Bu da nerden çıktı” diye bakınırken -içlerinde eski ‘akil adamlar’ın da olduğu- bir grup gazeteci ve siyasetçinin, Norveç’in başkenti Oslo’da “Çözüm sürecinin eksileri, artıları” konulu bir toplantı yaptığını öğrendim.
Doğrusunu isterseniz bu toplantıya pek anlam veremedim. Devletin alttan alta böyle bir toplantıyı teşvik ettiğini de sanmıyorum. Türkiye, Oslo defterini bir daha açılmamak üzere kapattı. Oslo’daki söz konusu toplantıya gösterilen tepki de zaten bu gerçeği yeterince gösteriyor. PKK’nın silah bırakmasını ve “eve dönüş”ü sağlamak için yapılan Oslo görüşmelerinin kamuoyu nezdindeki hatıraları oldukça kötü. Oslo’ya tekrar dönüşü isteyenin de terör örgütü PKK/HDP’den başkası olmadığı açık.
Hayat ileriye doğru akıyor. İsteseniz de, istemeseniz de tekrar geriye dönmek mümkün değil. PKK/HDP, Oslo’yu kullanarak Türkiye’yi bölmeye, parçalamaya ve iç savaşa sürüklemeye çalıştı. PKK/HDP cephesi silah bırakma yerine daha fazla silahlanmayı, daha fazla öldürmeyi, daha fazla ihaneti seçti. Türkiye’nin bu gerçeği gördükten sonra aynı hataya düşmesi elbette beklenemez; zaten böyle bir siyasi iklim de mevcut değil.
Şüphesiz Oslo süreci veya diğer adıyla “Milli birlik ve beraberlik süreci” olmasaydı PKK etrafında kurgulanan büyük yalanlar da ortaya çıkmazdı. Oslo, PKK’nın maskesini düşüren bir süreç olmuştur. Kürtler nezdinde PKK’nın yabancı güçlerin kontrolündeki bir terör örgütü olduğu gerçeği Oslo süreciyle beraber netleşmiştir.
Oslo süreci sadece PKK’nın değil, örgütün siyasi uzantısı olan HDP’nin de “Kürt siyasi hareketi” olmadığını açığa çıkarmıştır. FETÖ ne kadar İslami bir cemaat ise PKK ve HDP de o kadar “Kürt hareketi”dir. Gerek Kürtler, gerekse de bu örgüte sıcak bakan “demokrat” kesimler, Oslo’dan sonra bu örgütün gerçek yüzünü görerek devletin önünde “terörle mücadele etmek”ten başka yol olmadığını kabul etmiştir.
15 Temmuz darbe girişiminden sonra terör örgütü PKK’nın gücünün devlet içindeki ‘paralel devlet’ olan FETÖ’den kaynaklandığı anlaşılmıştır. Terörle mücadelede 40 yılda başarılamayan 15 Temmuz’dan günümüze kadar olan nispeten kısa sürede başarılmış, PKK’nın ülke içindeki kırsala dayalı varlığı tamamen bitme noktasına getirilmiştir. Devletin yakaladığı bu başarıyı bir yana bırakıp tekrar eskiye dönmesini beklemek saçma olur.
Oslo’yu yeniden canlandırmak isteyenin ABD olduğu sır değil. FETÖ’nün tasfiyesi, PKK’nın yenilgisi Pentagon’un Ortadoğu planlarını da sekteye uğrattı. Şimdi buradan çıkış için “yeni çözüm süreci” istiyorlar. Ancak Oslo defteri çoktan kapatıldı, eski defterleri karıştırmak boşuna!