Baro musun “baron” musun karar ver!
Türkiye’de hukuk hâlâ sekteye uğramaktan muzdarip durumda! Elbette Sayın Adalet Bakanı elinden geleni yapıyor ama her şeye rağmen ortada bir “adaletsizlik” olduğu da hepimizin malumu! Üstelik hukuk sadece Adalet Bakanlığı’nın değil “hukuku temsil eden” avukatların, hâkimlerin, savcıların da meselesidir!
Baroların tavrı hukukun kimlerin elinde “nelere çevrilebildiğini” gösteriyor.
Her şey normalleşmişken, toplum huzuru büyük ölçüde sağlanmışken; illa ideolojik tavırla toplumu germeye ve “öfkeyle ayrıştırmaya” devam ediyorsunuz.
Cumhurbaşkanlığı Kongre ve Kültür Merkezi’nde “adli yıl açılışı” yapılacak.
Bazı barolar da “sırf burada yapılıyor diye” katılmayacak!
Nerede yapılacaktı?
Siz Cumhurbaşkanı deyince ne anlıyorsunuz? Halkın seçilmiş Cumhurbaşkanı’na saygı duymadığınız ortada! Bu aynı zamanda “halka da saygı duymadığınız” anlamına gelir. Cumhurun Başkanı yani Halk’ın Başkanı!
Adalet millet içinse, hukuk denilen şey halk içinse; o vakit adli yıl açılışı “halkın seçtiği başkanın” da bulunduğu kongre merkezinde yapılmayacak da nerede yapılacak?
Ali İhsan Karahasanoğlu ağabeyin dediği gibi genelev patroniçesi Manukyan’ın binasında mı yapılacak?
Bırakın bu kafayı yeter artık!
İnsanlar sizin gibiler yüzünden geleceğe umutla bakamıyor! Adeta bir köşede “İDEOLOJİK BALTALARINIZI” almış sessizce bekliyor gibisiniz! “DEVRAN DÖNSÜN DE BAKIN SİZE NELER YAPACAĞIZ” havalarında hâlâ bir korku imparatorluğunun özlemi içinde gibi hissettiriyorsunuz!
Devranın dönmesine gerek yok!
Kıymetli okuyucularım; yediğimiz cezaları şimdi size anlatsak “Hâlâ mı böyle?” dersiniz. Yazdığımız yazılardan ve yaptığımız haberlerden dolayı açılan davalar neticesinde bindiğimiz arabaya bile “haciz” konuyor. Hâlâ mı böyle? Evet, hâlâ böyle! Detaylara şimdilik girmeyeceğim.
Ali İhsan Karahasanoğlu ağabeyin yazdıkları şeyler galiba yaşadıklarının 100’de 1’idir desem yanılmış olmam! “Bir çözüm olur mu acaba?” diye uğraşıyor, mesaisinin çok önemli bölümünü “haksızca alınmış kararlar ile mücadeleye” ayırıyor! Bu mücadelede bazı vakitler “yalnız” bırakılıyor.
“Basın özgürlüğü” diye yırtınanlar Ali İhsan Karahasanoğlu’na, internet sitesindeki ELEŞTİRİLER sebebiyle “hapiste yatsın” diye suç duyurularında bulunuyor!
Hapis cezası istemeler, tazminat istemeler, hacizler, neler neler!
Bakalım Sayın Anayasa Mahkemesi üyeleri yapılan bireysel başvuruları değerlendirmeye alacak mı? Onlar gecikirse adalet gecikiyor. Adalet gecikirse toplumun huzuru ve refahı inciniyor.
Üstüne bir de hukuku bırakıp işi ideolojiye dökenleri gördükçe ülkemiz adına üzülüyoruz. Baroların yaptığı; 2020’ye yaklaştığımız şu dönemde “toplumu geriye götürmek” değil de nedir?
İşte ben “YENİ PARTİ” kurma çalışmaları yapanlara da bu sebeplerle itiraz ediyorum!
Birileri millete rağmen iş yapma telaşı içindeyken sizlerin yeni parti telaşı içinde olmanızı yanlış buluyorum. Elbette parti kurmak herkesin hakkıdır, hukuka aykırı değildir! Zaten yaptığınız iş hukuki olarak yanlıştır demiyoruz, toplumsal olarak yanlıştır diyoruz! Herkes birleşiyor, siz illa ayrışma içindesiniz!
Birileri Müslüman yürekleri çeşitli plan ve projelerle giyotinlerin altına yatırmaya çalışırken sizin bunlar karşısındaki “sessizliğiniz” elem verici! Millet sizi unutur ama sessizliğinizi unutmaz!
Şimdi konuşmayacaksınız da cenaze törenlerinde milletin evlatlarının tabutları önünde mi konuşacaksınız?
Öyle projelerle geliyorlar ki aklınız ve hayaliniz dahi almaz! Mesela; LGBT yani lezbiyen, gay, biseksüel, transeksüel kişilerin yaptığı eyleme başörtülüler katılabiliyor. Bunlar başörtülü değil; “başına örtü takılmış” kişilerdir! 28 Şubat taktikleri sadece şekil değiştirdi. Hedef yine başörtü üzerinden toplumu dejenere etmek! Bu Avrupa’nın ve Siyonizm’in fonladığı projelerden sadece ufak bir örnektir.
Hükümeti de eleştireceğiz, yöneticileri de eleştireceğiz; ama “yaptıkları ve yapmadıkları” şeyler için eleştireceğiz. Birileri “topyekûn” saldırıya geçmişken “birleşmeyi” bileceğiz! Bu “birleşme” tüm toplumun selameti ve refahı içindir. Yani mevzu “sen-ben” mevzusu değildir.
Yine de herkes kendi kararını verecektir ve mahkeme kadıya mülk değildir.