Türkiye Fırat’ın doğusunu temizleyecek, sen de mal mal bakacaksın
O gün geldi çattı.
Suriye haritasının Daeş bir havuç olarak gelince önce siyahlaşıp, ardından PKK/PYD “özgürlük savaşçıları” gibi tüm dünyaya lanse edilerek getirilince sararan üçte birlik kısmı nihayet yeşillenmeye başladı.
Hasretle beklediğimiz, o haritanın sarı bölgeye ve kapladığı alana bakarak “Öylece seyredip duracak mıyız?” diyerek içimizin yandığı günlere nispet, o harekat geldi.
Önce Fırat Kalkanı Harekatı… Ardından Zeytin Dalı… Şimdi de Barış Pınarı…
Her seferinde şu sözü duydum, duyduk: “Bizi tuzağa çekiyorlar.”
Yıllarca Suriye’de gözümüzün önünde demografi değiştirilirken, PKK/PYD palazlandırılıp büyütülür, önce Esad sonra ABD tarafından Türkiye’ye karşı kullanılacak bir silah olarak beslenirken, onlara Kuzey Irak’tan başlayıp Doğu Akdeniz’e uzanacak bir devletçik kurulurken sanki bize hiçbir tuzak kurulmamış gibi, her sınır ötesi operasyonumuza endişeyle yaklaşanlar, tekrar tekrar yanıldılar.
Şimdi de öyle olacak.
Bizi Suriye’den uzak tutmak için yapmadıkları şey kalmayanlara inat, bize tehdit oluşturan her terör unsuruna karşı ilerleyişimizi, kim ne derse desin sürdüreceğiz.
Fırat Kalkanı Harekatı, PKK koridoruna dönüşecek kantonların birleşmesine kalkan oldu. Evet, harekat Daeş’e karşıydı ve sınırlarımızı tüm terör elementlerinden temizlemek için atılan ilk hamleydi. Ancak aynı zamanda, PKK’nın Afrin-Kobani kantonları arasını Daeş’ten alıp birbirine bağlamasının önüne geçmek için, önce Cerablus sonra Çobanbey’den girip ilerleyerek attığımız kritik bir adımdı.
15 Temmuz’dan sadece 39 gün sonra başlayan Fırat Kalkanı ile bir taşla iki kuş vurduk. Ve o sırada Daeş kazansın diye can atanları gözlerimizle gördük. ABD destekli PKK, Daeş’le tüm savaşlarını durdurdu ki, Daeş tüm gücünü bize versin ve kazansın. Batıdakiler nefesini tutup heyecanla izlemeye kuruldu ve Türk ordusu yenilsin diye heyecanla beklemeye başladı. İçimizdeki G. I. Joe’lar ise “Ne işimiz var Suriye’de?” diyerek Daeş’le mücadeleye bile “Hayır” dedi.
Dabık kasabası için kehanet senaryoları üretilmişti. Daeş orada kıyametin kopacağını söylüyor, kendine bağlı olanları konsolide ediyordu. Dabık’ı Türk askeri sadece iki günde aldı, El Bab’a kadar uzandı.
Ardından Zeytin Dalı Harekatı… Afrin Kantonu bu harekatla beraber tarihin çöplüğüne atıldı. Afrin, aynı zamanda Fırat Kalkanı bölgesine katılarak Suriyeli sığınmacıların dönebileceği bir alan haline gelecekti.
PKK ve Batı’daki destekçileri, Afrin’in “Türkiye’nin Vietnamı” olacağını söyleyip duruyordu. Afrin şehir merkezi bir günde ele geçirildi, zira PKK kaçıp gitmekten başka çare bulamamıştı.
Bugün itibarıyla 500 bin kadar sığınmacı güvenli hale getirilen bu bölgeye geri döndü.
Ve nihayet Fırat’ın doğusu… Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iradesi, kararlılığı sayesinde kazandığı diplomatik başarıyla kapı açıldı. Ankara’nın sabrı taştı. Trump, Erdoğan’ı Suriye’ye girmemeye ikna edemedi.
Yazının devamı için tıklayınız…..