İnsanlık suçuna destek
Tam 250 bin insan katledilmiş. 50 binden fazla kadın sistemli bir biçimde tecavüze uğramış. Boşnaklara sırf inançlarından ve kimliklerinden dolayı ağır işkenceler yapılmış. Milyonlarca insan yerinden yurdundan edilmiş…
Bunları görmeyeceksin. Gerçeklerin üzerini örtmeye çalışacaksın. Büyük bir insanlık suçunun altına imza atanları savunacaksın. Mükâfat olarak da 2019 Nobel Edebiyat Ödülü’nü kapacaksın.
Bu tablo karşısında pek çok ülke ayağa kalkacak, sivil toplum örgütleri sert tepkiler ortaya koyacak, İslam Coğrafyası dalgalanacak… Avusturyalı Yazar Peter Handike’e bu ödülü verenler ise kıllarını kıpırdatmayacak. Duymazlıktan ve umursamazlıktan gelecek.
Tablo ortada. O yüzden lafı evirip çevirmeye gerek yok. Nobel, bir insanlık suçunun altına imza atmıştır. 1992-1995 yılları arasında bütün dünyanın gözü önünde bir soykırım yaşanmıştır. Uluslararası mahkemeler de bu suçu gerçekleştirenleri cezalandırmak zorunda kalmıştır. Suç, hukuken sabittir. O yüzden Nobel’in “soykırım yok” diyen ve savaş suçlularına sahip çıkan bir kişiye Edebiyat Ödülü vermesi suça ortaklıktır, insanlık ayıbıdır.
Zaten ayıplarla doludur Nobel’in geçmişi…
Biz geçmişte Orhan Pamuk örneğini yaşadık. Orhan Pamuk da olmayan bir soykırımla ilgili olarak “var” dediği için Nobel’den ödülü kapmıştı. Çünkü, orada suçlananlar Müslümanlardı. Bosna’da ise suçlananlar değil, ölenler Müslüman.
Nobel’in verdiği görüntü bu işte!
***
1990’lar, Dünya ve özellikle de Avrupa için bir utançtır…
Boşnaklar, burunlarının dibinde ve gözlerinin önünde sırf Müslüman oldukları için katledilmiştir. Sadece görmezlikten gelmemiştir Avrupa bütün bu olan biteni. Destek de vermiştir. Bosna’da bir sürek avı düzenlenmiş, Avrupa da oraya akmıştır. Hafta sonları “snipper turları” organize edilmiştir Avrupa’nın dört bir yanında. Caniler otobüslere doldurulup “insan avına” götürülmüştür. Saraybosna’nın çevresinde konuşlanan Avrupalı katiller, dürbünlü tüfeklerle kadın, çocuk, yaşlı demeden önlerine çıkan herkesi katletmiştir.
Avrupa’da bilmeyen çok azdır bunu.
En önemlisi de Avrupa ne zaman devreye girmiştir, biliyor musunuz? Boşnaklar güçlenip, Sırp katilleri sıkıştırmaya başladığı zaman!
İzzetbegoviç, yeni ve etkili silahlar edinmiştir. Boşnak Ordusu’nu güçlendirmiş ve Sırpları sıkıntıya sokmaya başlamıştır. Hatta bu ordu Sırpların Başkenti Banya Luka’ya doğru harekete geçmiştir. İşte tam bu aşamada müdahale gelmiştir. O müdahale biraz daha gecikseydi, Sırp katilleri çok sıkıntılı günler bekliyordu. Banya Luka’nın düşme tehlikesi vardı.
Bütün bunları yakından bilen ve takip eden bir kişi olarak, garipsemiyorum Nobel’in altına imza attığı bu insanlık suçunu. Hep Bosna Cumhurbaşkanı Yardımcısı Hakkı Turayliç’in Barış Gücü askerlerinin aracından indirilip, gözleri önünde katledilmesini, sonra da katillerin ellerini kollarını sallayarak gitmelerini hatırlıyorum.
Nobel Edebiyat Ödülü’nün katliam destekçisi bir isme verilmesi, o yaşananların devamı bence. Batı’nın altına imza attığı insanlık suçları zincirin yeni bir halkası!
Ben hiç şaşırmadım açıkçası.