İmamoğlu ve muhalefetin ‘Kanal İstanbul’ hesabı
Kanal İstanbul projesine karşı muhalefet içinden yükselen itirazları iki açıdan değerlendirebiliriz.
Birincisi dışarıdan bu projeye olan itirazın yansıması olarak, ikincisi de iç siyaset dengeleri bakımından.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, bir yurtdışı ziyaretinin ardından, ayağının tozuyla Kanal İstanbul’a karşı olduğunu duyurması ve bu projeye savaş açması tesadüf olmasa gerek. İmamoğlu’nun süreklilikten kopuk, birdenbire, ansızın Kanal İstanbul’a karşı olduğunu ve bu projeyi yaptırmayacağını açıklaması, bu pozisyonun kendisine dışarıdan dikte ettirildiğini açıkça gösteriyor.
Muhalefetin (AK Parti’den kopanları da yanına alarak), Kanal İstanbul’a karşı topyekun ortak bir tutum geliştirmesi, bu projeyi Cumhurbaşkanı Erdoğan’la hesaplaşma sürecine dönüştürmeye hazırlandıkları anlamına geliyor. İmamoğlu’nun İngiltere dönüşü “Kanal İstanbul’u yaptırmayız” diyerek startını verdiği, Erdoğan’ı hedef tahtasına oturtan bu siyasi kampanya ile önce ülkeyi kaosa sürüklemeyi ve bu kaostan da bir erken seçim çıkarmayı planlıyorlar. En kötü ihtimalle, 2023’e doğru seçmeni “Kanal İstanbul” gerilimi üzerinden konsolide etmeye çalışacaklar.
Ekrem İmamoğlu’nun Kanal İstanbul’a karşı çıkarken kullandığı sert üslup, suçlayıcı ve ajitatif dil, kendisinin bu proje üzerinden muhalefetin liderliğini ele geçirmek istediğini gösteriyor. Kanal İstanbul tartışmaları, 2023’te Erdoğan’ın karşısına muhalefet adına hangi şanslı ismin “ortak aday” olarak çıkacağını da netleştirecek. Muhalefetin ipini elinde tutan küresel güçler oyunu şimdiden böyle kurdu. Hem büyük bir devlet projesini engelleyecekler, hem de kendilerince Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan kurtulacaklar!
Tabii, muhalefetin başarısı biraz da milleti Erdoğan’a, ailesine ve AK Parti’ye karşı dolduruşa getirebilmekten geçiyor. Ali Babacan, Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlu’nun parti kurarak bu dönemde muhalefet cephesine dahil olması “içeriden” yükleneceklerini gösteriyor. Meral Akşener’in “Gül-Babacan-Davutoğlu Erdoğan’ı devirmek için bizi muhafazakâr seçmene ulaştıracak” sözleri aslında yeterince izah edici. Erdoğan ve ailesinin milletle olan gönül bağını koparmak için algı operasyonlarını içeriye taşıyacak, bu noktada da dokuya uygun “AKP’lileri” kullanacaklar. Diğer yandan da “Erdoğan diktatör, dış müdahale gelir” diyerek bir korku iklimi oluşturmayı deneyecekler.
Türkiye için sevindirici olan eski devrin kapanmış olması. Ülkenin başında sağlam bir yönetici ekip, sağlam bir devlet aklı var. Ortadoğu’da, Akdeniz’de, Afrika’da oyun bozan, tuzakları boşa çıkaran bu devlet aklı, içeride çevrilen dolapları görüyor ve şüphesiz gerekli tedbirleri alıyor. Geçmişte yapılan hatalar artık tekrarlanmaz, ipi dışarıda olanların bu ülkeyi ele geçirmesine fırsat verilmez.