Enkaz altında kalanlar
Öncelikle Elazığ ve Malatya’daki depremlerde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralananlara da acil şifalar diliyorum.
Ayrıca arama kurtarma çalışmalarında büyük fedakarlıklarla görev yapanlara da gönül dolusu teşekkürlerimi iletiyorum. Ölü veya yaralı enkaz altında kimse kalmadı.
Ancak bu süreç içerisinde ne yaparsanız yapın enkaz altından çıkarılamayan, bütün dünya başlarına yıkılan isimler de var. Bu isimler için dünyanın bütün arama kurtarma ekipleri bir araya gelse çare bulamaz.
Gelin şimdi bu isimlere tek tek bakalım!
Birincisi Ekrem İmamoğlu…
İli sel felaketiyle boğuşurken, Bodrum’da tatil yapmayı tercih eden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı. Erzurum Palandöken’de kayak yapmaya giderken depremle sarsılan Elazığ’a şöyle bir uğramayı tercih eden Ekrem İmamoğlu. Millet canıyla uğraşırken tatil yapmayı gelenek haline getiren Başkan. İmamoğlu, gazetecilerin “Tatil nasıl geçiyor?” sorusuna, “İyi bakın kendinize, sağolun” karşılığını veriyor. Bu yetmiyor, “Tepkilere karşı bir açıklamanız olacak mı?” sorusu üzerine de İmamoğlu, “Biz şu an spora çıkıyoruz, yürümek gibi görüşürüz” diyerek ailesi ile birlikte gondola yürüyor ve kayak yapmak üzere pistlere çıkıyor.
Millet bunları bir kenara yazıyor Sayın İmamoğlu!
İkincisi gazeteci kıyafetine bürünerek Elazığ’a giden Serdar Akinan…
Akinan bakın ne diyor:
“Ekip içeride kaç cenaze olduğunu biliyor, onlar bekletiliyor. Şu dikkatimi çekti; önümdeki kurtarma ekibinde bir bayan vardı, telsizle içeride yaralı bir kadın var çıkarılacak. Oradaki ekip diyor ki; ‘bekletin, bekletin.’ Ambulanslar bekliyor kapıları açık, buradaki ekip bekliyor. İçerideki bir yetkili kimdir bilmiyorum, oradaki heyetin gelişini koordine ediyor. Cumhurbaşkanı önümden geçti, enkazın önüne geldi. Battaniye indi ve yaralı kadını sedye ile çıkartmaya başladılar. Cumhurbaşkanı geldi, sedye önüne geldi. Bu söylediğim şey 1 saat sürdü. Eğer bu doğruysa, o kadını bir fotoğraf vermek için indirdiyseniz gerçekten inanılmaz”.
Yani Akinan, bu ülkenin Cumhurbaşkanı ve oradaki acılar üzerinden provokasyon yapıyor. Deprem bölgesinde canla başla mücadele eden insanların fedakarlıklarını hiçe sayıyor.
Adama sorarlar gazeteci misin provokatör mü?
Üçüncüsü zaman zaman attığı saçma sapan tweetlerle gündeme gelen Berna Laçin…
Laçin, depremin ilk olarak 6.8 ardından 6.5 büyüklüğünde olduğu açıklaması yapılmasının ardından “Hop güncelleme 6.5… Biliyorsunuz bir dereceden sonra o ilde vergi filan depremden dolayı muafiyet alıyor” şeklinde tweet atıyor.
Elazığ yerle bir olmuş, insanlar ölmüş, enkaz altında kalanlar için seferberlik ilan edilmiş, hanımefendinin derdine bak! Bu arkadaş daha önce de, Cumhurbaşkanı ile yurt dışına giden gazetecilerin bütün masrafları kendi kurumlarından karşılanmasına rağmen, devletin parasıyla gezin bakalım, minvalinde yalan yanlış tweetler atmıştı.
Dördüncüsü Yıldız Teknik Üniversitesi profesörü Bedri Gencer…
Bakın bir bilim adamı Elazığ depremini neye bağlıyor:
“Gayretullaha dokunmak edebiyat değildir. AIDS, ebola virüsü… Avustralya, Çin gayretullaha dokundu azap geldi. Maazallah, biz de zinayı, livatayı yasallaştırarak, Allah’ın helal kıldığı yaşta evliliği tecavüz sayarak, mutlu yuvaları bozarak gayretullaha dokunmayalım. Az kaldı”…
Yani Gencer, 41 kişinin yaşamını yitirdiği depremin nedeninin çocuk yaşta evliliklerin yasaklanması olduğunu söylüyor.
Pes artık!