Adını koyalım: İhanet
PKK, Ağrı’da sivilleri hedef aldı. Birileri ise Ankara’da, İstanbul’da askere yükleniyor. Her ikisinin sebebi de Suriye rahatsızlığı!
Çünkü İdlib ve çevresinde büyük bir operasyon başlattık, vuruyoruz…
Yok temelde birbirlerinden farkları. Sadece tepkilerini farklı yollardan dile getiriyorlar. Biri can alarak, kan dökerek mesaj veriyor. Diğeri, demokrasinin sağladığı imkânlardan faydalanarak yıpratma ve değersizleştirme faaliyeti yürütüyor.
Asker çarpışıyor, “Ne işi var orada?” diyorlar. Yetmiyor, “Ne uğruna” türünden ifadelerle harekâtı karalamaya çalışıyorlar.
Yıllarca siviller katledildi Suriye’de. El kadar bebekler toprağa verildi. Binlerce mazlum öldürüldü. Milyonlar topraklarından sürüldü. Türkiye’nin başına çoraplar örüldü. Roketler fırlatıldı o topraklardan ülkemize. Son olarak da askerlerimiz kahpece vuruldu.
Tek söz etmediler katil Esad’a. Tersine ayağına kadar gidip görüştüler. Bir katili “çözüm merkezi” olarak sunmaya çalıştılar millete. Onca şehide rağmen, bugün de bildiriler imzalayıp, bu katile dolaylı destek veriyorlar.
Yetmiyor, açıklama ve haberler yapıp, yönetimi tehdit, halkı tedirgin etmeye çalışıyorlar:
“Rusya ile savaş riskinden” bahsedip, İran’la “çatışma ihtimali olduğundan” söz ediyorlar. Sağdan soldan demeçler alıp, “Esad geri çekilmez” diyorlar. Şehit cenazelerini istismar edip, kafaları bulandırmaya çalışıyorlar.
Suriye’de çatışan askerimizin moral ve motivasyonunu bozmak ve insanlığı ayaklar altına alan bir rejimi rahatlatmak için çırpınıyorlar adeta!
Kısacası…
Kucağımızda oturup sakalımızı yolanlar bunlar! “İhanet” dedikleri tam da bu işte! Milli Mücadele döneminde milleti arkadan vuranlardan farkları yok.
***
Tarihin en büyük insanlık dramlarından biri yaşanıyor Suriye’de…
Bunlar zulme ses çıkarmadıkları gibi, mazlumlar üzerinde operasyon yürüterek ülkelerini yıpratmaya çalışıyorlar.
Gün oluyor, Suriyeli mültecilere saldırıyorlar. Gün geliyor, onların Suriye Milli Ordusu içinde savaşan akrabalarını “terörist” ilan ediyorlar.
Bugün de hep sırtımızda yük olarak görüp yerden yere vurdukları o insanlar üzerinden istismar operasyonları düzenliyorlar. Yunanistan sınırındaki görüntülerini kullanıp, “insanlık dramı” olarak sunuyorlar. Üstelik yine Türkiye’ye yükleniyorlar. Daha düne kadar sürmek, yok etmek istedikleri o insanların Yunanistan’a geçmesini engellemek için çırpınıyorlar. Onları korkutmak ve vazgeçirmek için haberler yayınlıyorlar:
“Yunan polisi mültecileri dövüp, paralarını alıp, geri gönderiyor:”
Türkiye’ye sıkıntı verecek ne varsa, hep onu yapıyorlar… Sanırsınız bu ülke ile savaşmak için yemin etmişler…
Şu hale bakın, çıldırmış gibiler:
Mehmetçik, Suriye’de vurdukça daha çok bağırıyorlar. Sübliminal mesajlarla şehitlerimize bile saldırıyorlar. Onların toprağa düşmeden önce sosyal medyada paylaştıkları “olması gereken doğru yerdeyiz” sözlerine rağmen, “ne işleri vardı orada” söylemlerini sürdürüyorlar. Adeta o aslanlar için “pisi pisine öldüler” algısı oluşturmaya çalışıyorlar.
Şimdi soruyorum size:
Bütün bu olan bitene “ihanet” denilmez de ne denir?