Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve Koronavirüs!
“Ne alaka?” demeyin! Dünyanın kendini en gelişmiş zanneden ülkeleri bir virüsün karşısında perişanları oynarken Türkiye “temiz ülke” olarak vatandaşlarına haklı gururu yaşatıyor.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’yı ve iletişim hususundaki üst düzey çalışmaları vesilesiyle İletişim Başkanı Fahrettin Altun’u tebrik ederim! Kabinenin bütün bakanlarının koordinasyonu mükemmel şekilde devam ediyor. Her bakanlık kendi alanıyla ilgili en şeffaf bilgileri anında sunuyor. Merak edilen hususlar derhal cevap bulmaya devam ediyor.
İşte size Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin en büyük faydası! Dünya krizinden Türkiye’yi kurtaran ve denklemi yerine oturtan bu siyasi mekanizma gözle görülür en olgun meyvesini millete sunmuş oldu.
Birileri hemen atlayarak; “Efendim bu siyaset üstü mevzudur” diyecektir. Her şeyi siyasetin içine boca edenler sıra güzel işlere gelince niye “üste çıkmaya” çabalıyor?
Şimdi “her şey çok güzel” oldu. Bu sistemin kurucusu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ülkemizin bir vatandaşı olarak tebrik ediyorum.
“KOCAMAN ŞEHİR HASTANELERİ DİYENLER”
“Türkiye’de neden ‘kocaman’ Şehir Hastaneleri var?” diye soranlar Avrupa’ya baksın! Adamlar neredeyse 75 yaş üstü hastaları “kapasite yetersizliği” sebebiyle ölüme terk edecek! İşte bunlar hep “kocaman kocaman” olmak ya da olmamak meselesi!
İyi ki kocaman şehir hastanelerimiz var; dosta güven veriyor!
“ADIN BATSIN NEWYORK TİMES”
İngiliz BBC, The Sun; Amerika CNN İnternational, Newyork Times; Russia Today gibi yayın organları öyle ahlaksızca işler yapıyorlar ki medyanın yüz karası olmuş vaziyetteler! Koronavirüs haberlerini “Türkiye’deki cami fotoğrafları” eşliğinde veriyorlar. Alçaklık, kepazelik, müptezellik!
Madem bir fotoğraf kullanacaksınız Vatikan’daki Papa Franciscus’un fotosunu kullanın! Çünkü Vatikan 21 bin 157 Korona vakasının görüldüğü İtalya’nın göbeğinde ve Papa Efendi risk grubu olan 83 yaşında! Yahut İngiltere Kraliçesi Elizabeth’in fotoğrafını da kullanabilirsiniz! Gidin kendi adamlarınızın ve makamlarınızın fotoğrafını kullanın!
Demek neymiş! Batı medyasını ve “içimizdeki” uzantılarını iyi takip ederek onlardan önce harekete geçeceğiz. Güçlü Türkiye olarak bize düşen medyamızı güçlendirmektir. Bir medya grubu ve mensubu olarak bizler çok daha kapsayıcı haberlere imza atmamız gerektiğini bir kez daha anladık. Ufkumuz geniş, yolumuz açık, koşmaya devam!
“HASTA AVRUPA, GÜÇLÜ TÜRKİYE”
100 yıl evvel Osmanlı Devletimize “hasta adam” muamelesi çekenler bugün hastalıktan bellerini doğrultamazken Türkiye güçlü yapısıyla herkese örnek oluyor.
“KÂBE’MİZİ BİLEREK KAPATTILAR”
Kâbe’nin dibinde tavaf etmenin sembolik anlamı da var. İslam’ın sürekli hareket halinde oluşu ve Müslümanların her an bir arada oluşu! Korona bahanesiyle Kâbe’nin kapatılması hatadır ve bunun bilerek yapıldığını düşünüyorum. Mekke’de yerleşik olan ve kontrolden geçmiş insanlar az sayıda da olsa Kâbe’nin hemen etrafında tavafı sürdürmeliler! Arabistanlı yetkililer lütfen gerekeni yapsın, yoksa Müslümanların gözünde azalan itibarları tamamen yok olacak!
“MÜJDAT GEZEN NİÇİN P….K’TİR”
“Akit durduk yere Müjdat Gezen’e p..k dedi” diye düşünenler var!
Geçtiğimiz yıllarda Halk TV’de Uğur Dündar’ın sunduğu programa katılan Müjdat Gezen içki konusuna değinip “İçki içiyorsam sana ne pezev..k” demişti. Hemen ardından “pezeve..k” ifadesiyle ilgili “Pezev..k kötü bir şey değil, Azerice’de yol gösteren demek” açıklamasında bulunmuştu. RTÜK’deki CHP’li üye bile, bunu “sıradan bir ifade” görerek ceza verilmesine gerek olmadığı yönünde oy kullandı. Akit de bunun üstüne “Pezev..k Müjdat” diyerek Müjdat efendinin ne kadar yol gösterici olduğunu şak diye suratına söyleyiverdi! Yani “pezeve..k” ifadesini ilk kullanan Müjdat Gezen’dir; cevabı veren Akit’tir!
O vakitler Ak Parti vekili olan Mustafa Yeneroğlu TBMM’de beni görünce; “Bu dil hiç yakışmıyor” diyerek bizi epey eleştirmişti. Ben de durumu anlatarak “Onun hak ettiği dil budur, Akit’in tavrı gayet yerindedir” desem de arkasını dönüp gitmişti. Şimdi kendisi Ali Babacan Partisi’nin kurucularındandır!
“ERTUĞRUL ÖZKÖK VE 28 ŞUBAT”
Hürriyet’in “eski, pörsümüş, tırsımış, ayrımcı” Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök 28 Şubat sergisini gezip çok beğenmiş! “Aman daha güzelleri yapılsın” demiş! Özgürlük için TBMM’de yapılan oylamaya “411 el kaosa kalktı” manşeti attıran bir timsahın gözyaşları vakasından başka şey değil bunlar Özkök! Maksadımız öç almak değil ama “unutacak” halimiz de yok!
