Türkiye tarih sahnesindeki yerini şimdi aldı!

Okuduğunuz Yazı
Türkiye tarih sahnesindeki yerini şimdi aldı!

İçerik

1920’lerde her yanımızı kaplayan bir gizli esaret vardı! Suskun bir millet ve millet adına konuşan burjuvazi zihniyet! Devlet bizim adımıza yani “milletin egemenliği adına” kurulmuştu ama “egemen güçler” millete uygun davranmıyordu! Bahsettiğim şey Mustafa Kemal yahut cumhuriyetin ilkeleri ve inkılâpları falan değil; daha büyük bir çemberden bahsediyorum!

Türkiye kuruldu ama bize Osmanlı’yı düşman belletmeye kalktılar. Öncemiz yoktu sanki! Anayasamız yapıldı ama ilhamını milletin inançlarından değil Batılıların inançlarından aldı fakat yarım yamalak ve üzerinde çokça oynanmış vaziyette uyguladılar.

Kardeşlerimiz gözlerimizin önünde eriyip giderken prangalardan bir türlü kurtulamıyorduk.

Zafere de eyvallah yenilgiye de lakin düştüğü yerden kalkana yiğit denir ve yiğit bir türlü düştüğü yerden dizini toprağa vurup kalkamadı.

Ve nihayet… Şifreler çözüldü, planlar yapıldı, millet dik durdu… Pınarhisar Cezaevi’nde susturmaya çalıştıkları milletin talihi bu kez makusiyeti ve mahpusiyeti reddetti!

Karşısında yüzlerce egemen güç olan bir adam bu kez “millet adına” kimseden “müsaade” istemedi!

Bugün geldiğimiz noktada 2023’e üç sene var ve görüyoruz ki bütün bir Türk tarihi bir asırlık aradan sonra tekrar tarih sahnesine çıkmıştır!

Türk’üyle, Kürt’üyle ve kardeş kavimleriyle Büyük Türkiye Cumhuriyeti devasa bir medeniyetin külleri arasından dirilmiş ve aleme nizam verecek bir yolun başına da yine, yeni, yeniden gelmiştir. Bu nizam asla mazlumu sömürmek, ezmek değil; adaletli bir şekilde “milletlerin söz hakkına” riayet etmektir.

Her ne kadar PKK, HDP gibi yapılar İslam’a ve müslümana en büyük düşmanlığı yapsa da galip gelen millet olmuştur ve elbette yol henüz bitmemiştir, yürüyüş daima devam edecektir. Ve maalesef CHP teröre alenen destek veren HDP üzerinden teröre “siyasi bir nefes” olmaktadır. Kendisine ülkücü diyen İyi Parti de bu tezgahın ortasında yer alıp, “sözde ülkücü, özde plancıların bir parçacığı” konumuna düşmüştür. Saadet Partisi de dolaylı yoldan onları desteklemekte, maalesef Erbakan’ın açtığı o müthiş ufku noktalamaktadırlar.

Saadet Partili arkadaşlarım artık geçmişin önemli bir aşamasının geçildiğini bilsinler. 2002’deki Türkiye gerçeğinde Saadet Partisi çok önemli bir misyon üstlenerek gayet yerinde bir muhalefet gerçekleştirmiştir. Ancak o dönem artık tamamlanmıştır. Bu mevzuyu başka bir yazıda geniş olarak ele alacağız; ama Saadet Partisi “yeni bir misyon” edinmediği takdirde maalesef Müslümanların kaybı olarak tarihte küçücük bir iz bile bırakamadan CHP’nin gölgesinde eriyecektir.

Şimdi tek yürek olma zamanı!

“Ülkesini seven tüm partiler” Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde kuvvetli bir hamleyle dünyaya yapılan açılımı sağlamlaştırmalıdır. Bu sağlamlaştırma ülkemizin 300 yıllık gidişatına çok önemli ve olumlu bir katkı sağlayacaktır.

Teknik konularda muhalefet daima faydalıdır, bu açıdan muhalefet partilerine önemli işler düşmektedir. Ancak Suriye’de, Libya’da, Akdeniz’de, Ege’de, Kırım’da, Katar’da, Sudan’da yapılacak bir Türkiye karşıtı muhalefet maalesef düşmanlıktan öteye gidemez.

İçeride neyi eleştiriyorsanız buyurun hep birlikte tartışalım; ama cephedeki askerimizi eleştirmekten vazgeçin, destek olun, hep beraber büyüyelim!

Türkiye artık “harita çizen” ve diğer bazı ülkelere “yön tayin eden” ülke konumundadır!

TÜRK İSMİ ELLERİNDEN ALINMADI; AMA..!

Türkiye Barolar Birliği, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, Türk Tabipleri Birliği ve benzeri oda ve birlikler sizin de bildiğiniz gibi “Türk ismine” yakışmayan eylemlerde bulunuyorlardı.

Üstelik bu oda ve birlikler “tek yetkili” kuruluşlardı. Yani bir avukat, doktor, mühendis bu kuruluşlardan “izin almadan” iş yapamıyordu. Bu kuruluşlar kendi çirkin fikirlerini tüm üyeleri adına söylüyorlar, kendilerine katılmayanları da asla dinlemiyorlardı.

Nihayet “alternatifler” kurulması yönünde önemli adımlar atılıyor.

Önemli olan bu kuruluşların “herkes adına” konuşamaması! Kendi adlarına konuşacaklar, ama ona itiraz eden meslektaşları da onlarla aynı fikirde olmadıklarını söyleyebilecekler. İşin detaylarını daha sonra genişçe yazarız.

“CHP VE İŞ BANKASI”

Bir miras varsa “millete” bırakılır, partiye değil! Bir partinin bankası olamaz. CHP bu konuda niye direniyor? Bu bankanın kendilerine hiçbir faydası yoksa niçin canhıraş biçimde “istemezük” türküsü söylüyorlar?

Oldu olacak Ziraat Bankası’nı Ak Parti’ye, Halk Bankası’nı MHP’ye, Vakıfbank’ı İyi Parti’ye, Garanti Bankası’nı Saadet ve diğer partilere devretseler güzel olmaz mı? Olmaz değil mi? Olmaz! Bunlara gelince olmuyor da CHP’ye gelince niye oluyor? CHP diğerlerinden daha mı eşit?

Öyle lafa gelince “demokrasi, insan hakları” lakin icraata gelince “yerim o ayakları” demek de olmaz!

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Hacı YAKIŞIKLI