AMERİKA’NIN GERÇEK YÜZÜ!
Amerika Birleşik Devletleri!… Süper güç, Dünya Jandarması!…
Yurt içi hasılası en az 12 trilyon dolar. Yüksek teknolojiye dayalı dünyayı besleyecek güçte bir tanımsal üretim. Yeni teknoloji oluşturmakta ve bunu dev boyutlardaki sanayi ve hizmet sektörüne uygulamada üstün kılan devlet. Uluslararası bankaları,sermaye piyasaları ile dünyanın birinci finansal gücü. Parası dünyanın en güçlü ordusuna sahip. Dili neredeyse dünya dili. Dev haberleşme ve iletişim şirketleri,sinama ve TV sanayileri dünyaya egemen durumda. Kültürel kalıpları tüm ulusal kalıpları zorluyor, kınıyor. Karşısında Doğu Bloku çökmüş. Avrupa Birliği dağınık. Japonya ve Çin bir dünya gücü olmak için ABD’ye mahkum olmuş…
Yanlızca bu olgulara bakınca pek çok insanın gözleri kamaşıyor. Birçok insan,ABD’ye hayran oluyor. Oysa Kaz’ın ayağı öyle değil!…Madalyonun bir de öbür yüzü var. Dünya lideri,bünyesinde çok büyük olumsuzluklar, çirkinlikler ve tehlikeler barındırıyor. Ne var ki bu olumsuzluklar,ABD’nin etki ajanlarının çabalarıyla insanlardan gizlenir,tartışılamaz, gündeme bile getirilmez.
Şimdi gelelim ABD’nin tartışılamaz denilen olumsuzluklarına!
Çin’in kuzeybatısındaki Sincar Özerk Bölgesi, Pekin’in işgali altındadır ve bu bölge etnik nefret,bombalama eylemleri,soykırım, ayaklanmalar ve suikastlarla sarsılmaktadır. Ne var ki dünya jandarması ABD’nin kılı kıpırdamaz,buna karşılık Türkiye’nin güneydoğusunda ki terör eylemlerinde,alanen terör guruplarına destek veren,besleyen, bölgede ateşe benzin döken ABD olduğu tescillenmiştir. Ermenistan devleti,Azarbeycan topraklarını işgal eder,Amerika umursamaz. Tutar, sözde Ermeni soykırımını gündeme getirir.
ABD uluslararası suç işlemektedir. İnsan haklarını ayaklar altına almaktadır. Temmuz 1998’de Roma’da yeni bir uluslararası ceza mahkemesinin kuruluşu oy birliği ile kabul edildi. Mahkeme kendi devletlerinin yargılamak istemediği ya da yargılayamadığı insanlık suçu işlemiş bireyleri yargılayacaktı. Gel gör ki ABD bu kararı tanımadı. Ama bakarsanız sözde insan hakları koruyucusu bir devlet Amerika…
ABD’de gerçek Demokrasi yok! Amerika!… Bireysel özgürlükler ülkesi… Dünyanın en ileri demokrasisi… Koskoca bir yalan!… Geçek şu ki Amerika’da düşünce çeşitliliģi yok. İnsanlığa tek bir model dayatıyor; Liberal Demokrasi…Yıllar önce bir Amerika seyahatimde etkin bir iş adamı ile sohbetimde söyledikleri herşeyi açıklıyordu. İş adamı “eğer Amerika’da halkın arasında iki şeyi konuşmaz isen iyi bir Amerika’lı olursun! Birincisi siyaset,ikincisi de din” demişti. Alın size en ileri demokrasi anlayışı!!! Dolayısı ile yapılagelen propagandanın tersine, Amerika’da farklı düşüncelere sahip insanlar yok. Ülkede insanı robotlaştıran,tek boyutlu olma yönünde törpüleyen bir sistem geçerli.
Başkanlık seçimleri iki dereceli. Seçip karar veren,çoğunlukla halk değil. Politik yaşama yanlızca iki parti,politik ikizler egemen. Demokrat Parti ve Cumhuriyetçi Parti… Aralarında hiç bir fark yok. Politik yaşama yıllardan beri muhafazakar ideoloji egemen. ABD’de 150 yıldır egemenliğini sürdüren yazılı olmayan yasalar,başka partilerin,özellikle de sol partilerin yaşamasına izin vermiyor. “Sistem dışı” damgasını yiyen her parti,daha gelişemeden,yasa dışı yöntemlerle kapatılıyor. Yönetim,partiler ve politikacılar, para babalarının hizmetinde ve denetiminde. Konsül,yönetimi ele geçirmiş durumda. Yanlız kongreyi ve kamu kurumlarını değil, Başkanlık kurumunu da denetimleri altına almışlar.
ABD başkanını belirleyen ne oy sandıkları,ne de Amerikan halkının iradesidir. ABD başkanını belirleyen paradır. Son seçimlerde, United Airlines adlı şirket,Demokrat Parti’ye, US Airvays adlı şirket ise Cumhuriyetçi Partiye yüksek miktarlarda paralar bağışlamıştır. Ancak bu iki şirketin bir sorunu var. Ticari manada birleşmişler,ancak birleşme sürecinin tamamlanması,hükümetin onayına baģlı. Her iki partiye de aynı miktarda dünyalık… İşlerini nasıl da güvenceye alıyorlar!… Eski başkan yardımcısı Dick Cheney bile yılda 15 milyar dolar gelirli bir petrol şirketinin başkanı… Partiler devletten aldıkları ödeneklerle yasal bağışlar dışında, yasa dışı kaynaklarla da besleniyor. Bu kaynaklara “sofi,money” deniyor. Common Cause adlı STK’ya göre Cumhuriyetçi Parti ile Demokrat Parti,son seçimlerde 600 milyon dolar soft money toplamışlar… Yani ABD’de yolsuzluk, rüşvet ve politika el ele… ABD’de yaygın bir söze göre Amerika,paranın satın alabildiği en iyi politikacılar ülkesidir.
Aslına bakarsanız Amerika’da yoksulluk,gelir adaletsizliği almış başını gidiyor,korkunç boyutlara ulaşmış durumda. Ülkenin en zengin yüzde birinin elindeki servet,en yoksul yüzde 95’inin elindeki servetin toplamından çok daha büyük. Gelirin yüzde seksenini 55 bin kişi kontrol ediyor. En zengin 500 Amerikalının serveti 2.5 trilyon doların üzerinde. Son 10 yılda milyarderlerin sayısı dört kat artarken, yoksulların sayısı 40 milyonu aştı. En az 15 milyon Amerikalı sokaklarda yaşıyor. Yanlız New York’ta 50 bin insan aç geziyor. Ülkede her 5 çocuktan biri hala yoksul.
Halkın yaklaşık yüzde 30’u yaşamının bir döneminde depresyon,yaklaşık yüzde 70’i psikiyatrik sorunlar geçiriyor. Yaşam kolay, tüketim malları bolca ama,her şey şişmanlatıcı. Sağlık sorunları bakımından dünya lideri de Amerika. Bir çok insan sağlık sigortası olmadığından ve hastanelerin yetersizliğinden dolayı bakıma muhtaç bir şekilde ölmekte…
Yani amiyane tabirle “Macera dolu Amerika” demek hiç de yanlış olmaz. Amerika ile alakalı yazacak o kadar çok olumsuzluklar var ki,tek bir köşe yazısına sığmaz. Dolayısı ile Amerika’nın gerçek yüzünü diğer yazılarımda pek çok kez dile getireceğim.