ABD’nin tahtı sallanıyor mu?
Dünya sahnesinde kartlar yeniden dağıtılıyor. Birçoğu ABD’nin tahtının sarsılmaz olduğuna inanıyordu. Ancak bütün gelişmeler dünya devinin bugün artık eski küresel gücüne sahip olmadığına işaret ediyor.
Son günlerde ABD’de bütün dünyanın konuştuğu ilgi çekici olaylar yaşanıyor. Her fırsatta diğer ülkelere “demokrasi” dersi vermeyi ihmal etmeyen ABD’de, ülkenin eski Başkanı Donald Trump, hakkındaki 34 suçlama nedeniyle hâkim karşısına çıktı. Çoğu uzmana göre bu durum, 5 Kasım 2024’te gerçekleştirilmesi planlanan ABD Başkanlık seçimlerinde Trump’ın yeniden seçilmesini engellemek için ona kurulmuş bir tuzak. Ancak Trump hapse bile girse adaylıktan çekilmeyeceğini açıkladı.
ABD’de siyasi skandallar son hız devam ederken ekonomik anlamda da ülke zor günler geçiriyor. Üç büyük Amerikan bankası olan Silvergate Capital, Signature Bank ve Silicon Valley Bank’ın peş peşe iflasları Avrupa’da domino etkisi yarattı ve başta Crédit Suisse olmak üzere birçok Avrupa bankası sıkıntı yaşadı. ABD Merkez Bankası, bankacılık krizinin ekonomi, istihdam ve enflasyon üzerinde baskı oluşturmasının “muhtemel” olduğu konusunda uyardı.
Üstelik ekonomide 2022’deki büyümeye rağmen bu yıl resesyon patlak verebilir. ABD’nin milli borcu ilk kez 31 trilyon doların üzerine çıktı. ABD Hazine Bakanı Janet Yellen, borç limitinin artırılmaması halinde ABD’nin temerrüde düşmesinin “küresel bir mali krize” yol açabileceği konusunda uyardı.
Dünyada “dedolarizasyon” fırtınası
Amerika Birleşik Devletleri ciddi ekonomik sıkıntılar yaşarken, dolar da gün geçtikçe dünyadaki önemini yitiriyor. ABD’nin dolar aracılığıyla dünya ülkeleri üzerinde kontrol ve baskı oluşturmasının önüne geçmek için bugün artık ülkeler de dolar hegemonyasına alternatif arıyor. Birçok ülke ortaklık kurarken ABD yerine Çin, Rusya, Hindistan gibi ülkelere, dolar yerine ise söz konusu ülkelerin para birimlerine yöneliyor.
Örneğin Asya’da doların hâkimiyetine karşı mücadele şu anda önceliklerden biri. Mart ayının sonunda Çin, ticarette dolara bağımlılığı sona erdirmek için Brezilya ile güçlerini birleştirdi. Malezya da bu inisiyatife destek olmaya karar verdi. Malezya Başbakanı Enver İbrahim, Çin’in ülkesi ile bir Asya Para Fonu kurma müzakerelerine açık olduğunu belirtti. Buradaki temel amaç, Malezya ve bölgedeki diğer ülkelerin dolar ve Uluslararası Para Fonu’ndan (IMF) uzaklaşmasına yardımcı olmak.
Ukrayna’da savaşın patlak verdiği günden bu yana Batılı ülkelerin çok sayıda yaptırım uyguladığı Rusya’da da yuan, doları geçerek Rusya piyasasında en çok işlem gören para birimi oldu. Çin ve Rusya son yıllarda ticari bağlarını son derece güçlendirdi. İki ülke arasındaki ticaret hacmi, ortak çabalar sayesinde son 10 yılda yüzde 116 arttı. 2022 yılında ikili ticaret hacmi rekor seviyeye ulaşarak 190 milyar doları aştı.
Başka bir küresel demografik güç olan Hindistan, dolarsızlaşma girişiminde Çin ve Rusya’nın izinden gidiyor. Hindistan Merkez Bankası (RBI), 18 farklı ülkenin bankalarının ödemelerini rupi cinsinden yapmak için özel rupi hesapları oluşturmalarına izin verdi. Bu ülkeler arasında Almanya, Japonya, İsrail, Singapur, İngiltere ve Rusya gibi devler de bulunuyor.
Sonuç olarak, ABD’nin çöktüğünü söylemek için henüz çok erken olsa da dünya ülkelerinin ABD baskısı ve IMF boyunduruğundan kurtulmak için harekete geçtiklerini gözlemek mümkün. Bu esnada diplomaside de ABD karşısında Çin’in atağa geçtiğini gözlemliyoruz. Peki, ABD ve Çin arasındaki bu karşı konulamaz rekabet dünyayı nereye götürür? Avrupa Birliği bu rekabette kendisini nasıl konumlandırıyor? Dünya düzenini tümden etkileyen bu önemli konuyu da gelecek haftaki yazımda detaylandıracağım.