Almanya meselesi

Okuduğunuz Yazı
Almanya meselesi

İçerik

Almanya, Türkiye’ye dönük saldırılarda nedense hep ABD’nin gölgesinde kalan bir ülke. Bu yüzden olsa gerek her kritik dönemde gözler ilk olarak ABD’ye çevrilir, sonrasında ise Almanya’ya bakılır. FETÖ’nün, PKK’nın ipleri ABD’dedir, bu bilinir; fakat, bu iki örgütün de güçlerinin ağırlıklı bölümü Almanya’da konuşlanmıştır. Almanya, bugüne kadar Türkiye’yi hedef alan saldırıların “merkezi” olmasa da bile bu saldırıların daima pratik “üssü” konumunda olmuştur.   

PKK büyük oranda Almanya merkezli bir yapıdır. Örgütün silahlı kanadının dışında kalan bütün yönetici kadroları Almanya’dan koordine edilir. PKK’nın siyasi uzantıları, sivil toplum kuruluşu adı altında örgütlenen küçük birimleri Almanya’dan yönlendirilir. Terör örgütünün insan ve finans kaynağının merkezi de Almanya’dır. 1980’lerden itibaren Almanya’yı merkez tutan terör örgütü, buradan bütün Avrupa’ya yayılarak Türkiye’deki faaliyetleri için devasa bir kaynak yaratmıştır. 

 Almanya’daki siyasi, hukuki sistem terör örgütlerine alan yaratacak biçimde liberalize edilmiştir. Dünyanın en kanlı örgütü olarak PKK’nın Almanya’yı bir geri cephe, Türkiye’ye karşı bir saldırı üssü olarak rahatça kullanması bu yüzden. 

Almanya’da hükümetlerin terör örgütünün faaliyetlerine karışma, müdahale etme imkanı da sınırlıdır. Almanya’ya hakim olan güç sistemin içinde ama devletin üstündedir. Bu nedenle “Bağımsız Almanya”dan bahsetmek de zordur. Birçok Avrupa ülkesinin durumu maalesef böyledir ve NATO’nun egemenliği bu ülkelerde tartışmasızdır. 

“Neden Almanya” ya da “Hangi Almanya” sorusunun yanıtı aslında burada kendiliğinden ortaya çıkıyor. NATO’nun etki ve yönlendirmesi Almanya’daki hükümetleri aşan bir özellik göstermektedir. “Üst akıl” veya “Küresel örgüt” adıyla tanımlanan yapılar NATO’nun içinde ete kemiğe bürünmekte, vücut bulmaktadır. 

FETÖ terör örgütünün en önemli isimlerinin de Almanya’ya sığınması, burada Alman devletinin koruması altına girmesi tesadüf olmasa gerek. Ki bu kişilerin içinde Türkiye’deki büyük soruşturmaları yürüten savcılar, emniyet müdürleri var. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından birçok hain FETÖ’cü soluğu Almanya’da almıştı. Yani demem o ki, FETÖ’yü himaye eden güç Almanya mı, yoksa NATO mu sorusu daha önemli bence. 

 Gezi kalkışması ve Çukur terörünün de ağırlıklı olarak Almanya’dan yönetildiğini unutmayalım. Bu iki büyük olay Türkiye’ye büyük zararlar vermiştir. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Almanya ziyaretine dikkat çekmesi de boşuna değil. Kemal Bey, ziyaret kapsamında bir dizi temaslarda bulunuyor, fakat bu temasların hepsi basına kapalı! Konferanslara katılıyor, fotoğraf karelerine giriyor ama konferanslarda konuşma yapmıyor. Bunlar sizce de tuhaf değil mi? 

Her seçim öncesi Kemal Bey’in Almanya’ya gitmesi tesadüf mü? Kendisi burada hangi temaslarda bulundu? Kemal Kılıçdaroğlu gibi HDP’nin eş başkanları da Almanya’dan habersiz tek bir adım atamazlardı, hâlâ da öyle.   

Bu tabloya bakıldığında Türk siyasetinin en önemli aktörlerinin Almanya’ya göbekten bağlı olduğu ve Almanya’dan koordine edildiği görülüyor. Ayrıntılarda çok fazla boğulmaya da gerek yok aslında, her şey yeterince açık ve gözler önünde!

 

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Kurtuluş TAYİZ