Biz şeriatçılar!
28 Şubat bugün. “Post modern darbe” dedikleri tarihin üzerinden tam 23 yıl geçti. Türkiye değişti; köprünün altından çok sular aktı. Ama bazı kafalar hiç değişmedi. Bugün bile o kara gönlere özlem duyanlar var.
1997 Yılıydı ve 28 Şubat’tan birkaç gün önceydi. Gezi Olaylarındaki tencere-tava eylemlerinin bir benzeri sergileniyordu. “Sürekli aydınlık için bir dakika karanlık” kampanyası çerçevesinde, gece belirli bir saatte evlerdeki ışıklar söndürülüp yakılıyordu. Bu eyleme askeri lojmanlar öncülük ediyordu. Bazı medya organları da milli iradeye karşı düzenlenen bu ve benzeri eylemleri alabildiğine destekliyordu…
Biz de Akşam Gazetesi olarak demokrasiden yana tavrımızı koyduk. Ankara’nın Kızılay Meydanı’nda bir “demokrasi buluşması” gerçekleştirdik. Bir avuç insanla demokrasi dışı dayatmalara karşı durduk.
Bizim mahallede herkes sipere yattı. Davet ettiğimiz hiçbir medya kuruluşu yanımızda yer almadı. Gazetemiz yazarları kürsüye çıktılar. Birlik ve beraberlik mesajları verdiler. “Demokrasi” ve “milli irade” dediler…
Ertesi gün Cumhuriyet Gazetesi’nde şu başlık yer aldı:
“Şeriatçı Miting Tutmadı.”
Şimdi sakın ola “Ne ilgisi var” demeyin. “Şeriat geliyor, Türkiye karanlığa bürünüyor” kampanyasının yapıldığı bir dönemde en iyi çarpıtmaydı bu! Demokrasiyi ayaklar altına alıp, Türkiye’yi karanlığa boğmak isteyenler, bize de bu sıfatı layık görüyorlardı!
Kimdi peki o demokrasi buluşmasını gerçekleştiren Şeriatçılar?
Biri, şov dünyasının ünlü isimlerinden rahmetli Cenk Koray’dı. Diğeri şarkıcı Neco idi. Her ikisi de o dönemde gazetemizde yazılar yazıyordu.
Aramızda kısa bir süre önce Cumhuriyet Gazetesi’nden Akşam’a transfer olan Yalçın Pekşen de vardı. “Solcu” kimliği ile öne çıkan bir isimdi.
Alevi Rıza Zelyut’u da listeye ekleyebiliriz.
Hepimiz “Şeriatçı” yapıldık. Verilen haberin doğru olup olmaması önemli değildi çünkü. Önemli olan oluşturulmak istenen algıydı. 28 Şubat öncesi, algıların gerçeklerin önüne geçtiği bir dönemdi.
Darbeci zihniyetin on parmağında on kara vardı, sağa sola sürüp duruyordu. Bu çarpıtma operasyonu sırasında kullanılan en etkili araç da gazeteler ve televizyonlardı!
***
Bugün farklı mı peki?
Bugün de aynı tabloyu yaşamıyor muyuz?..
Zihniyet de kullanılan araçlar da aynı. Yine gerçekler ters-yüz ediliyor. Yine sağa sola karalar sürülüyor.
Dünden bu güne herhangi bir değişiklik yok. Bugün de yalanın bini bir para. 28 Şubat kafası adeta hortlamış durumda. Ahlaki değerler ayaklar altında.
Büyük, sistemli ve maksatlı bir algı operasyonu yürütülmeye çalışılıyor. Kimi saman üzerinden, kimi domates ve patates fiyatlarını kullanarak yapıyor bunu. Ülkenin milli menfaatleri yönünde atılan adımlar ters-yüz edilerek “felaket” olarak sunulmaya çalışılıyor. Demokrasi dışı hayaller kuranlar, milli iradeyi zedelemek için “diktatör var” diye bağırıyor.
23 yıl sonra aynı çarpıtmalar ve aynı karartma operasyonu ile karşı karşıyayız!
Allah’tan şerbetli bu millet. Peş peşe yaşanan sıkıntılar herkese büyük tecrübe kazandırdı. O yüzden yürütülen algı operasyonları eskisi kadar etkili olmuyor.