Filmin sonu belli
Her seçimde stratejik hatalar yapan bir sol kafa var Türkiye’de. Hatta daha da öteye gidip binmeye çalıştıkları dalı kesecek kadar raydan çıkıyorlar.
Bir yerlere eleştiri yağdıracağım derken aslında halkın değerlerine saldırıyorlar.
Mesela biri çıkıyor sağ seçmene seçim öncesi “Bidon kafa” diyor. Sonra bidon kafa dediklerinin kapısına gidip oy isteyen bir sol var bu memlekette. Ne kadar tuhaf değil mi?.. Şimdi de acaba bu CHP nasıl bir saçmalık yapacak seçim öncesinde diye merak ediyordum. Daha meydanlara çıkmadan ilk golü attılar kendilerine. Kendi kalesine gol atan kişi CHP Genel Başkanı Kemal Bey…
“Osmanlı zulüm yapmıştır” dedi çıktı kürsüye… Bir gün sonra yine tekrarladı ve “Evet sözlerimin arkasındayım. Osmanlı zulüm yapmıştır” dedi.
Ve dün bir dostum aradı… Boğaz’ın karşı yakasındaki konaklarda çok hareketli saatler yaşandığını söyledi. Peş peşe öyle isimler sıraladı ki… İsimleri yazsam şoka girersiniz… Biri giriyor, diğeri çıkıyor.
Durum o noktada… CHP’liler ve bazı eski milletvekilleri, danışmanlar, siyasiler vs… “Abdullah Gül’ü acaba aday yapabilir miyiz, Meral Akşener’i adaylıktan feragat ettirebilir miyiz?” diye ter döküyorlar o konaklarda.
Abdullah Bey’in “Zulüm 1453’te başladı” diyenlerle ve “Osmanlı zulüm yaptı” diye 48 saattir bağıran CHP lideri ile aynı yola baş koyabileceğini hayal bile edemiyorum. Diyelim ki benim hayal bile edemediğim gerçek oldu.
Abdullah Bey aday oldu… Nasıl çıkacak Osmanlı aşığı milyonların karşısına. Nasıl “Osmanlı zulüm yaptı” diyenler adına oy isteyecek Osmanlı sevdalılarından.
Çünkü bu ülkedeki ezici çoğunluk Osmanlı’nın merhameti ve insan sevgisi ile yoğrulmuş o muhteşem imparatorluk dönemine hayranlıktan öte büyük bir aşk ile kalbini vermiş insanlardan oluşuyor.
Aynı konu Abdullah Gül’ün çatı adayı olması için ter döken Saadet Partisi Başkanı Temel Karamollaoğlu için de geçerli. Sokaktaki insan 48 saattir “Temel Bey Osmanlı zulüm yaptı diyenlerle nasıl ittifak yapabilmeyidüşünüyor anlamıyorum” diyor.
Halkı anlayamayan tüm liderler ve lider adayları siyasi tarihin karanlık sayfalarına gömülmüştür hep. Kaybedenler kulübünün üyeleri olarak hem de. Kuzey Irak’ta Barzani’ye yakın Rudaw Tv’ye bağlanan HDP Diyarbakır milletvekili Ziya Pir “Eğer birinci turda HDP adayımız olacaksa elbette onayükleneceğiz. Ancak ikinci turda Erdoğan’ın karşısına artık kim çıkacaksa bu Abdullah Gül’de olsa elbette kendi seçmenimizi Abdullah Gül’e oy vermesi için ikna etmeyeçalışacağız” diyor. “Osmanlı zulüm yaptı” diyenlerle kol kola girildikten sonra Kandil’in HDP’sinin de destek vereceğini açıklaması bile “İnandığım değerlere aykırı olanlarla ismimin yan yana getirilmesi bile bana zulümdür.
Ben bu işte yokum” diye açıklama gerektiriyor. Hatta geç bile kalınmıştır bu konuda. Meral Hanım’ı, HDP ve Osmanlı düşmanları ile yan yana gördüğümde şaşırmam. Çünkü Batı başkentleri ile çok yakın ilişkilerin olduğunda bu zaten kaçınılmaz. O Batı başkentlerinde çıkan tüm medyada “Erdoğan gitmeli” diye bağırıyor seçim kararından sonra.
Batı’ya “Emredersiniz” diyecek bir Türk Cumhurbaşkanı istiyorlar. O yüzden o Batı medyasının neredeyse tamamı hala seçimleri manşetlere taşıyıp, binlerce km. öteden Osmanlı düşmanı ittifaklar için talimat yağdırıyorlar.
Mesela Osmanlı’yı yıkan ülkenin gazetesi The Guardian “Erdoğan’a karşı ittifak arayışları çok ağır gidiyor. Seçmenin kafası daha da karışıyor. Erdoğan, kampanyasınabaşladıktan sonra ortaya çıkacak aday, anlamsız kalabilir. Çünkü Erdoğan çok hızlı yürüyor. Hızlanın” diye bağırıyor sayfalarından. Erdoğan karşıtlığı ile ünlenen The Times da maalesef “Boğaz’ın tepesindeÇamlıca’daki caminin inşası bitmek üzere” diye yazarak gözyaşı döküyor. “Birleşin” çağrıları yapıyor.
E artık dünya küçüldü. Bin km ötede yazılanlar, çizilenler, planlananlar anında Türk halkının da önünde oluyor. “Kirliittifak”lara kendilerini kaptıranlar siyaset sahnesinden nasıl silineceğini de çok iyi hesaplamalı. Osmanlı’ya söven ve onlarla yan yana gelen asla iflah olmaz!