GÖLGE OYUNU

Okuduğunuz Yazı
GÖLGE OYUNU

İçerik

Kötülüğü, nefreti, çapsızlık ve vizyonsuzluğu sinsi bir hastalık gibi millete bulaştırma çabalarını ibretle izliyoruz.
Ülkede Siyasi renkler, farklı görüşler silikleşip, Türkiye sevdalıları ve Erdoğan düşmanları diye kategorize edebileceğimiz 2 keskin cepheye ayrılmış durumda.
Gündemi meşgul eden konulara baktığıMızda çapsızlar ordusunun her yönden saldırılarına şahit oluyoruz.
Kötülükle beslenen, nefretle huzur bulan, ülkenin enerjisini emerek hayat bulan bir cephe var karşımızda.
Enflasyonun düşmesine, faizlerin inmesine, doların artmamasına, cari açığın azalmasına, dünyada söz sahibi olmamıza, ekonominin tıkır tıkır işlemesine memnun olmuyorlar.
Milletin gözüne baka baka yalan söylemekten, algılarla gerçekleri saptırmaktan utanmak da yok.
Hele hele Başkanlık sistemini itibarsızlaştırmak için kurulan ittifakların durumu evlere şenlik.
Yamalı bohça misali…yok yok..
CHP de var, HDP de..
İyi Parti ve Saadet de ittifakın parçası…
Ama 5 benzemez yapının başarı grafiğinden memnuniyetsizlik had safhaya çıkmış ki, Gül, Davudoğlu ve Babacan ile takviye gereği duymuşlar…
Hepsini anlarız da, bu 3 lü stepneyi anlamak mümkün değil…
Bu ittifakın içinde olmanın ayıbını hissetmemek bir yana, CHP’nin FETÖ’ ye teslim olmuş zehirli dilinden daha beter söylemlerle milletin gözüne baka baka Başkanlık sistemi başta olmak üzere ülke menfaatine yapılan her hizmeti karalama çabalarına edep ya Hu diyoruz.
Yıkım cephesinin, “demokrasi kahramanları” mertebesine yükselttiği bu 3 isim üzerinden sürdürülen tartışmalarda insan aklıyla alay ediyorlar adeta.
Siyasi parti kurmaya kimsenin itirazı yok, olamaz da.
Ama siyasetin temel amacının “iktidara sahip olmak” sözüyle özetlenebileceğini düşünürseniz, Babacan ve Davudoğlu’ nun siyasi paradigmaya aykırı bir amaçla yola çıktıklarını söylemek yanlış olmaz.
Muhalefet cephesinin, parti söyleminden, medya ayaklarına kadar her platformda bu 2 ismi pamuklara sarıp sarmalayarak gösterdiği teveccüh ve yapmacık övgüler mide bulandırıcı…
“Seni başkan yaptırmayacağız” mottosuyla yürütülen kampanyanın revize edilerek “Başkanlık sistemini kaldıracağız, Erdoğan’ ı indireceğiz” sloganıyla yoluna devam ettiğini görüyoruz.
Yıkım ittifakına yeni katılan üyelerden beklenti çapları kadar.
Yani siyaseti sallayıp dengeleri altüst edecek bir karatta siyasetçi olmadıklarını kendileri de biliyorlar.
Lakin gizli bir aklın verdiği direktiflere itiraz edememenin çaresizliği içinde üzerlerine 3 beden büyük gelecek parti liderliği ve ülkeye örnek siyasetçi kimliklerini kuşanıp el ele medyaya poz vermek de görevlerinin bir parçası.
En iyimser tahminle ve zorlamayla her biri % 1.5 i geçemeyecek çapta bir oluşumun iktidar yolunda yürüme amacını taşıdığını söylemek insan aklıyla alay etmek olur.
Peki CHP yi HDP yi, İP sizleri anlarız da… AK Parti’ nin içinden Erdoğan’ın verdiği yetki ve sorumlulukla bu günlere gelen 2 ismin insan fıtratına ters gelecek bir ölümcül dönüşle savruldukları mecrayı anlamak inanın çok zor.
Muhalefet cephesinin bu 2 isme gösterdiği tavrı ve siyaset sahnesinin yeni yüzleri diye takdim çabalarının ne kadar ikiyüzlü bir davranış olduğunu anlamak için hemen geriye bakmak yeter.
Ecevit’in Demokratik Sol çizgisini yaşatan DSP’ nin yerel seçimlere katılmasını, hatta CHP’den ihraç edilip dışlanan bazı siyasetçilerin DSP saflarında siyasete devam kararı almasını CHP’ yi bölme hareketinin figüranları olarak niteleyip partiye “Demokratik Saray Partisi” yakıştırması yapmalarını hatırlayın.
Kaleminden nefret damlayan sözde gazetecilerin DSP için “Diktatöre karşı ak güvercin harekatı” söylemlerini hiç mi hatırlamıyorsunuz?
Aynı kalemler, aynı siyasetçiler şimdilerde Babacan, Davudoğlu ekürisine methiyeler düzüyor.
Biraz daha geriye gidelim.
“ CHP yönetimini izlediği tutarsız muhalefet politikaları sebebiyle suçlayıp, umudu da hedefi de bulunmayan yanlış ve zayıf politikaların parçası olmamak için istifa ediyorum diyen Emine Ülke Tarhan’ ı hatırlayanınız var mı?
O da “Anadolu Partisi” ni kurmuş lakin CHP ve uzantılarının baskılarıyla nefes dahi alamamıştı.
Bu gün nefretle mücadele ettikleri AK Partiden farklı söylemleri olmayan 2 siyasi figüre muhalefet cephesinin her kolundan, sanattan, medya dünyasına, sivil toplum kuruluşlarından, sermaye örgütlerine kadar geniş bir yelpazede verilen desteği iyi okumak lazım.
Son bir örnek daha…
Cumhuriyet Halk Partisinden ihraç edilen Ardahan miletvekili Öztürk Yılmaz’ a ne demeli?
HDP ve HDP’ nin yörüngesinde bir CHP dışında sol görüşlü bir partiye tahammülü olmayan cephenin, Öztürk Yılmaz’ın “Hepimiz Buradayız” sloganı ile başlattığı parti kurma çabasıyla ilgili destekleyici tek bir söz söylediklerini duydunuz mu?
Kaç tane açık oturuma çıkartılıp, CHP den neden ihraç edildiğini, neden partiden kopartıldığını açıklama fırsatı verildi?
Buradan şu gerçeğin tespitini de yapmak lazım.
Bakmayın siz havuz medyası, AK troll medyası, Saray gazetecileri söylemlerine…
Ne acıdır ki ülkede gündem belirleme, algı oluşturma, yalan ve iftiralarla gerçekleri saptırma konusu “solun tekelinde”.
Sol dediysek, vatan, millet, ulusalcılık paydasında buluşabileceğimiz bir yapı düşünmeyin.
Tam aksine yıkım ekibi olarak ülkenin her kazanımına, terörle mücadelesine, kalkınmasına, Yerli silah sanayinin gelişmesine azılı düşman olan emperyalizmin ve küresel güçlerin maşası “sol” kastetiğimiz…
İşte tüm anlattıklarımız ülke olarak yeni nesil bir yıkım hareketinin saldırılarına maruz kalacağımızı işaret ediyor.
Burada sahaya sürülenler bizim gibi görünen, bizim gibi olduğunu iddia eden sahte yüzler olacak…
Gulliver masallarındaki cüceler gibi…
Siyasi cüceliği kendisine kimlik yapıp, millet denilen o devi yıkacaklarını düşünenlerin hali gibi…
Üstelik hedef kitlesi de millet… Yani biziz…
15 Temmuz’da ölüme koşa koşa giden insanları nasıl kandırabilecekler acaba…
Erdoğan kırmızı çizgimiz, O’nunla çıktığımız yoldan geriye dönüş yok diyenlere…
Ne vaad edecekler, nasıl bir vizyon çizecekler?
Yüzde 1 lik bilemedin 1.5 luk bir güçle başkanlık sisteminde gedik açmak için çıktıkları karanlık yolda kimlerle omuz omuza yürüyecekler..

Burada bir nokta koyalım.
Sabrımızı basiretsizlik, müsahamamızı korkaklık, kötü niyetlerinizi daha ilk günden bildiğimiz halde ses çıkartmamamızı trolluk zannetmeyin.
Sizin çapsızlığınızı ilk günden beri gören, tepki gösteren, sinsi adımlarınızı tek tek takip eden bir kitle var karşınızda. Sadece sizin değil, sizin gibi paraşütü elinde partiden atlamak için sıraya girenleri de biliyoruz..
FETO papazının maskesini düşüren millete, sizin maskeniz hafif gelir…
Erdoğan’a saygımızdan susup gerçek yüzünüzü, niyetinizi bu güne kadar göstermedik.
Ama artık milletin muhalefetiyle karşı karşıyasınız..
Hani 15 Temmuz’ da ölüme koşa koşa giden millet.
Vatan, millet, bayrak deyince gözü hiçbir şey görmeyen…
İstikbali için çocuklarının güzel bir Türkiye’de yaşaması için her türlü bedeli ödemeye hazır olduğunu ispat etmiş bir millet…
Sanki bir gölge oyununda perdeye yansıyan karakterler gibi.
Perdenin önünde pek çok kukla var.
Ancak bu kuklaları oynatan tek bir kuklacı var.
Hep birlikte oyuna gelmeyeceğiz… Bu gölge oyununun seyircisi olmayacağız.

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
75%
Beğendim
25%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Tahsin YILDIZ