Gözler Erdoğan’ın üzerindeydi
Cumhurbaşkanı Erdoğan dün NATO’nun 70. kuruluş yıldönümü vesilesiyle düzenlenen “Liderler zirvesi” için Londra’ya geldi. Geniş bir gazeteci grubuyla takip ettiğimiz zirvede önemli konuların tartışılması bekleniyor. Zirve öncesi yapılan açıklamalar dikkatlerin Cumhurbaşkanı Erdoğan üzerinde toplanmasını getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirve öncesi düzenlediği basın toplantısında bu toplantıların sıcak geçeceği mesajını verdi.
İlk gün Türkiye, İngiltere, Almanya ve Fransa liderleri arasında daha önce kararlaştırılan “Dörtlü zirve” gerçekleşti. Bu zirveye neden ihtiyaç duyulduğunu bir hatırlayalım; Ankara, Barış Pınarı Harekatı’nı gerçekleştirip ABD ve Rusya ile ayrı ayrı anlaşmalar imzalayınca, Fransa ve Almanya kendilerini yalnız ve ortada bırakılmış hissettiler. İngiltere’yi de yanlarına alarak Ankara’dan randevu talep ettiler. Erdoğan ise zirveyi sınırda Şanlıurfa veya Gaziantep’te yapmayı teklif edince Avrupalı liderler, herhalde daha fazla rezil olmamak için olsa gerek Türkiye’ye gelmeye yanaşmadılar.
İşte arzu ettikleri o buluşma, dün Erdoğan’ın Londra’daki ilk günkü randevusu biçiminde gerçekleşti. Dörtlü zirvede ağırlıklı olarak güvenli bölgenin konuşulması bekleniyordu. Düzensiz göç ve Avrupa’nın güvenliğiyle ilgili konular da gündem başlıkları arasındaydı. Erdoğan, Suriye’de Türkiye’nin pozisyonunu ve göçmenlerle ilgili güvenli bölge planını anlattı. Doğu Akdeniz olayı ve Türkiye ile Libya arasındaki anlaşma da tartışıldı. Fransa lideri Macron’un zirve öncesi yaptığı açıklamalar zirvenin tartışmalı geçeceğine işaret ediyordu ki, bu yazının baskıya girdiği saatlerde Başbakanlık Ofisi’ndeki görüşme henüz sonuçlanmamıştı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, zirve öncesi verdiği bilgide toplantıda bir gerginlik yaşanmasını beklemediklerini söyledi.
Zirvenin bugünkü gündemi ise daha hareketli. Liderler ana oturumu bugün başlıyor. NATO’nun kendini yeni döneme, koşullara uyarlama, güncelleme ihtiyacı gündeme gelecek. NATO’nun 21. yüzyıldaki misyonu, konumu gözden geçirilecek.
Türkiye, BM’ye yönelttiği eleştirilerin benzerini NATO’ya da yöneltecek. İttifakın kendisini yeni döneme ve koşullara uyarlaması biçimindeki beklentilerini gündeme taşıyacak. Asimetrik tehditlere karşı NATO’yu ortak hareket etmeye davet edecek. Ve en önemlisi de NATO üyesi devletlerin terör örgütlerine destek vermesinin kabul edilemeyeceği vurgulanacak.
Bu konuda halihazırda küçümsenmeyecek bir kriz yaşanıyor zaten; terör örgütü PYD/YPG’nin Türkiye’nin tehdit öncelikleri içinde görülüp savunma planına eklenmesinin ABD diğer sekiz ülke tarafından bloke edilmesi ciddi bir sorun. Türkiye de aynı şekilde “Baltık savunma planının” yayımlanmasını geri bırakıyor. Bu zirvede ortak bir formülün bulunması pozitif olur, aksi takdirde ittifak ülkeleri arasındaki güvensizlik biraz da derinleşir ve bu birliğe ciddi zararlar verebilir.
