Güçsüz, etkisiz ve zavallı

Okuduğunuz Yazı
Güçsüz, etkisiz ve zavallı

İçerik

Artık, “Niye var bunlar? Ne işe yararlar?” diye sorgulamanın zamanı geldi! Dev görüntüler veriyorlar. Ancak gerçekte güçsüz, etkisiz ve zavallı durumdalar.

Birleşmiş Milletler’den başlayalım…

Gerçekten merak ediyorum. Ne işe yarar? Var mı dünyanın huzuruna ve barışına herhangi bir katkısı?

Onlarca ülke bir araya gelse, Güvenlik Konseyi’nde veto yetkisi olan bir daimi üye etmiyor. ABD, İngiltere, Fransa, Çin ve Rusya’dan herhangi biri “olmaz” deyince adım bile atamıyor. Peki, kim bu daimi üyeler? Tarih boyunca gerçekleştirdikleri işgal ve sömürgecilik faaliyetleri ile dünyaya kan kusturanlar!

Oluşturmuşlar bir birlik, geçmişte yaptıklarından farklı davranmıyorlar. Tek birinin iradesi, bütün BM üyelerinin üstünde!

Zaman zaman göstermelik kararlar alsa da bir işe yaramıyor. Sadece kağıt üzerinde kalıyor. Mesela İsrail, işgal ettiği yerlerden çekiliyor mu? Tam tersine, alay eder gibi aleyhindeki her kararın ardından hakimiyet alanını daha fazla genişletiyor.

Herkes durumun farkında, ne olup bittiğini herkes görüyor. Yıllardır bir tiyatrodur, devam edip gidiyor…

***

Mesela Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi… O da çökmüş ve çürümüş bir müessese. Kararlar alıyor, ama bağlayıcılığı yok. İster uygularsın, istersen uygulamazsın.

Niye var o zaman? Tiyatro mu, mahkeme mi orası?

UNICEF, UNESCO ve diğerleri de farklı değil ki! İşlevsizler, olsalar da olur, olmasalar da!..

UNICEF, 1946’da kurulmuş bir çocuk fonu. “Her çocuk güzel yaşamayı hak ediyor” diyor. Hep süslü laflar ediyor. Ancak, kendi raporlarında yer alan çocuk savaşçılar sorununa çare bulamıyor. PKK, yıllardır çocukları istismar ediyor. Bunlar bırakın mücadele etmeyi, görmezlikten geliyor.

Bu saydıklarım böyle de diğer uluslararası müesseseler farklı mı?

Yok aslında birbirlerinden farkları; al birini, vur ötekine! Hepsi birbirinin aynı. Eskilerin deyimiyle “tefessüh” etmiş, yani bozulmuş, çürümüş, kokuşmuş durumdalar.

Zaten o yüzden dünya çalkalanıp duruyor. Yaşanılan bunalım ve tıkanmaları çözebilmek için yeni küresel bir düzen gerekiyor.

***

NATO’da yaşadıklarımız ortada…

NATO, sözde bir ittifak, bizi de korumakla görevli. Çünkü biz O’nun üyesiyiz. Ama bizi tehdit etmekten, Türkiye düşmanlarına destek vermekten başka yaptığı iş yok.

5 Haziran 1946’da ABD Başkanı Lydon B. Johnson bir mektup göndererek, “Sizi NATO’dan çıkarırız” diye tehdit etmedi mi? Yine benzer ifadeler tekrarlanmıyor mu? Bunlar 1990’larda gözümüzün içine baka baka “NATO için yeni tehdit radikal İslam’dır. NATO konuşlanması bu yeni tehdide göre değiştirilmiştir” demediler mi?

Bugün de Türkiye’nin kendisini korumak için aldığı S-400’lerle uğraşmıyorlar mı?

NATO üyesi ülkeler, Türkiye’nin terör örgütü YPG ve PKK’ya karşı yürüttüğü mücadeleyi sekteye uğratmak için çırpınmıyorlar mı? Terörün hamisi gibi davranmıyorlar mı?

Görmek lazım bütün bunları!

Ama bakıyorum da halen deve kuşu misali başını kuma gömenler var içimizde. Bunların peşine takılıp kendi ülkelerini hedef alarak atışlar yapıyorlar. Adeta çürümüş ve kokuşmuş yapıların gönüllü ve ateşli sözcüleri gibiler!

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Emin PAZARCI