Hulusi Akar’ı kimler, niçin alkışladı?
Herkes altılı masayı “hâlâ aday bulamadıkları için” eleştirirken bir yanda da “Türkiye gemisi” tam yol ilerliyor.
Ekim 2021’den beri toplantılar yapan “altı genel başkan” hangi sonuca vardı?
11 toplantıdan aklınızda kalan bir şeyler var mı?
Geçtiğimiz cuma günü memleketim Kayseri’de MÜSİAD Kayseri Şubesi’nin 25’inci Olağan Genel Kurulu Gala Programı’na katıldım.
Sevgili dostum, MÜSİAD Kayseri Şube Başkanı Ferhat Akmermer ve tüm ekibini böylesine güzel bir organizasyondan dolayı tebrik ediyorum.
Hulusi Akar orada “her bir ferdin dinlemesi gereken” efsane bir konuşma yaptı.
Salonda işadamlarından siyasetçilere, STK temsilcilerinden gazetecilere kadar geniş bir topluluk vardı.
HULUSİ AKAR: ONUN İÇİN TÜRKİYE GÜÇLÜ OLMAK ZORUNDA
Hulusi Akar şunları söyledi:
– Şu anda Savunma Sanayimiz çok şükür yerlilikte yüzde 80’leri aşmak üzere.
– Avrupa, Asya ve Afrika Türkiye’nin etki alanı. Türkiye buralarda söz sahibi olduğunu gösterdi ve göstermeye devam edecek.
– Alçakça yapılan eylemlere karşı, haince yapılan eylemlere karşı, ahlaksızlara karşı Kur’an yakan şerefsizlere karşı Türkiye var.
– Cumhurbaşkanımıza karşı, Türkiye’ye karşı, dinimize, dinimizin kutsal değerlerine karşı yapılan şerefsizliklere karşı da Türkiye var. Maalesef diğer dostlarımızın, kardeşlerimizin sesi çıkmıyor. Batı’da insan haklarından bahsedenler milyarlarca insanın inancına karşı maalesef sessiz kalıyorlar. ONUN İÇİN TÜRKİYE GÜÇLÜ OLMAK ZORUNDA!
– Artık kuzeyi yok. Kıbrıs Türk Cumhuriyeti var. Başta Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olmak üzere Ege’de ve Doğu Akdeniz’de hem kendi hem de Kıbrıslı kardeşlerimizin hakkını korumak için yapılması gereken ne varsa hepsini yaptık. Biz barış diyoruz, biz diyalog diyoruz.
– Kayseri, namusuyla, şerefiyle elinden geldiğince anne ve babasından gördükleri esaslarla, inancıyla, imanıyla gerçekten birçok kişi tarafından, kişiler tarafından kıskanılacak derecede başarılar kazanmış bir kentimiz. Gerçekten Anadolu’nun yıldızı! Fakat bu yetmez, daha çok üretmemiz lazım.
– Artık eski Türkiye yok. Türkiye Yüzyılı’ndayız.
– En son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar mücadele devam edecek. En son terörist etkisiz hale getirildikten sonra da birlik ve bütünlük içinde davamızı sürdüreceğiz.
– Bizim tek hedefimiz teröristler… Türkler ve Kürtler bir bütün halinde 85 milyon tek yumruk, tek yürek olarak mücadelemizi sürdüreceğiz.
***
Bu sözlerden sonra salonda alkış tufanı koptu.
Vatanını seven herkesin bu sözleri alkışlaması icap eder.
Biz bunları yazınca birileri “reklam” diyor, “yandaşlık” diyor!
TSK operasyonlarını desteklemek eğer “reklamsa” ben bu reklamı yaparım!
Askerimize dua etmek “yandaşlıksa” elbette yandaşım!
Türkiye Cumhuriyeti’nin Karabağ Zaferi’ne büyük katkısı “reklamsa” ben bu reklamı yaparım!
TSK’nın Suriye içerisine girip 10 bin kilometrekare toprağı fiilî olarak yönetmesi “reklamsa” ben bu reklamı yaparım!
Kandil elebaşları SİHA’lardan dolayı kafalarını inlerinden çıkaramıyorsa ve bunu söylemeyi “yandaşlık” olarak görüyorsanız elbette yandaşım!
“KİMDEN YANA OLACAĞIM”
Millî atılımlar noktasında Recep Tayyip Erdoğan’dan yana olmayıp Kral Charles’tan, Kraliçe Elizabeth’ten yana mı olacağım?
Millî savunmanın güçlenmesi noktasında Hulusi Akar’dan yana olmayıp Binyamin Netanyahu’dan yana mı olacağım?
Ülkemizin iç huzuru noktasında Süleyman Soylu’dan yana olmayıp Olaf Scholz’dan yana mı olacağım?
Türkiye’nin dünyadaki menfaatleri noktasında Mevlüt Çavuşoğlu’ndan yana olmayıp Hollanda Kralı Alexander’den yana mı olacağım?
Ülkemize katkı sağlayan herkesin “amasız, fakatsız” yanındayım!
Bu bir “siyasi mevzu” değildir; hepimizin mevzusudur!
Kemal Kılıçdaroğlu, TSK’nın sınır ötesi operasyonlarına “evet” dedi de desteklemedik mi? Oysa kendisi ve partisi böylesine kritik bir oylamaya TBMM çatısı altında HDP ile beraber “hayır” dedi!
Şimdi söyleyin ben böyle bir durumu niçin destekleyeyim?
Ali Babacan; “SİHA’lara dokunacağız” derken nasıl destekleyeyim?
Sayın Akşener; Rusya ve Ukrayna Savaşı’nda illâ Ukrayna’dan taraf olmamız gerektiğini ima edince bunu nasıl destekleyeyim?
Her şey gelip geçer, partiler de sonsuza dek yaşamaz!
Geriye “yaptıklarınız ve yapmadıklarınız” kalır!
Benim için mesele budur!
“SAADET PARTİSİ’Nİ BOZUK PARAYA ÇEVİRENLER KİMLER?”
6’lı masada “en çok araya kaynayan” Saadet Partisi oldu!
11. toplantının ortak metninde başörtüsü için “dini inanç” ibaresi eleştiriliyor; Saadet Partisi Genel Başkanı çat diye imzayı basıyor!
Anadolu Gençlik Derneği’ne “tecavüzlerle anılan dernek” diyen CHP milletvekiline karşı sus pus oluyorlar, genel başkan tek kelime etmiyor!
İstanbul Sözleşmesi’ni istemedikleri için CHP tarafından “geri kafalı” olmakla suçlanıyorlar; ama duymazdan gelip sineye çekiyorlar!
Buna halk dilinde “koskoca kuruluşu bozuk para gibi harcamak” denir!
“BAŞKAN ERDOĞAN HANGİ SÖZLERİ EZBERLETTİ?”
Başkan Erdoğan; “Yeter söz milletin” pankartını tüm partilerin binalarına astırdı. CHP Genel Merkezi bile pankart astı!
Helal olsun; işte siyaset böyle domine edilir.
“Bay Kemal” diye diye sonunda Kılıçdaroğlu’nun kendi sosyal medya hesabına bile “Bay Kemal” yazdırdı!
Yakında Kemal Bey’den; “Her zaman dediğim gibi, dünya 5’ten büyüktür” sözünü de duyarız.
Hatta HDP’li Pervin Buldan; “Bu milleti bölemeyeceksiniz, bu millete pranga vuramayacaksınız” falan da diyebilir!
“GERÇEKTEN İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ YOK MU?”
“İfade özgürlüğü yok” diyenler neyi ifade edemediklerini neden söylemiyorlar?
Sahi neyi ifade edemiyorsunuz?
“Düşünce özgürlüğü yok” diyenler hangi düşüncenin özgür olmadığını neden söyleyemiyorlar?
Esas dert “özgürlük” değil!
Esas dert birilerinin artık susmayıp itiraz ediyor oluşu!
Konfor alanları bozuldu!
İnsanları eskisi gibi “eşitlik, adalet” gibi sözlerin ardından kapılardan çeviremiyorlar!
“HANİ İKİ GÜNDE ADAY AÇIKLIYORLARDI”
“Siz seçim tarihini açıklayın, biz adayımızı iki günde açıklarız” diyorlardı.
Hâlâ açıklayamadılar ve şubat ortasına kadar da açıklayamayacaklar!
Dediklerini yaptılar mı? Yok!
Sözlerini tuttular mı? Yok!
SON SÖZ: Hakikat şu; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan çıtayı o kadar yükseltti ki onun boyuna yetişebilecek, onun karşısına çıkaracak adayları yok!