İBB Başkanı projesinin ardındaki güçler!

Okuduğunuz Yazı
İBB Başkanı projesinin ardındaki güçler!

İçerik

Şahsen “projelere” karşı değilim ve projelerin “arkasındaki ellerin” bazen projeden önemli olabileceğini bilirim.

“Büyük Türkiye hayali” de projedir ve arkasında Abdülhamit Han’dan bu yana Menderes, Özal, Erbakan ve son olarak Erdoğan isimleri vardır.

Büyük Türkiye; kökeni eskilere dayanan bir coğrafya hikâyesi ile başlar. Demir dağın ardındaki Bozkurt’tan evveline ve 2071 Türkiye’sinin ötesine elini uzatır.

Coğrafyanın sınırları manevi olarak “Gökkubbe çadırımız, güneş bayrağımız” sözüyle vücut bulurken maddi olarak Batı’dan Güney’e uzanan yerde doğal sınırlarımızla belirir.

İBB Başkanı İmamoğlu’nun bir projesi olduğu gibi bizzat kendisi de projedir. Bunu menfî mânâda söylemiyorum. Önemli olan bu projenin finansmanı değil, hangi eller tarafından çizildiğidir.

İzleri takip edip doğru okumalar yaparsanız “arka plandakileri” bulabilirsiniz.

Geçtiğimiz günlerde CHP ve İyi Partili yetkililer ile IMF heyeti buluştu. Buluşmayı tertip eden ile İBB Başkanı’nı projelendiren güç aynıdır.

IMF görüşmesi 2023 seçimleri için gerçekleştirildi!

4 sene sonra, 25 Haziran 2023 Pazar günü Allah nasip ederse Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılacak. Aynı zamanda 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi ile 600 kişilik TBMM kadrosu belirlenecek.

Erken seçimi şu anda kimse istemiyor. Bunun en önemli sebebi: 1) Muhalefet partileri hazır değiller ve kurulacak “yeni partileri” beklemenin yanı sıra toplum sosyolojisinin CHP’li Cumhurbaşkanı’na hazır olmadığına inanıyorlar 2) İktidar partisi “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin” 2019-2020 sezonunda daha sağlam olacağını ve esas meyvesini bu dönemle birlikte vereceğini düşünüyor.

Başkan Erdoğan karşısında yenik düşen IMF; büyük prestij ve saha kaybına uğradı. Artık 81 milyonluk bir ülke yönetemiyorlar. Türkiye’den vazgeçmiş de değiller!

IMF yani “International Monetary Fund” denilen “Uluslararası Para Fonu” esas görevi olan küresel finansal düzeni kontrol etme işini Başkan Erdoğan sebebiyle tam olarak gerçekleştirememekte!

“Berat Albayrak gitsin” diye tabanda propaganda faaliyeti yapılmasının ana kaynağı da IMF’yi yöneten ellerin kaybolan gücü kazanma peşinde olması!

Başkan Erdoğan’dan yüz bulamayanlar, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’tan da yüz bulamıyorlar. “Alternatif projelendirme” işi burada başlıyor.

IMF’yi çevreleyenler 2023 yolunda saflarını belli etti!

Türkiye’yi tekrar “Türkler’in elinden” alıp ‘Manhattan Baronları’na peşkeş çekmenin hayalini kuruyorlar. Bu hayale milletimizi de sürükleyecekler ama açık açık “Sizi artık biz Londra ve New York Borsaları’ndan yöneteceğiz” diyemiyorlar.

Ne diyorlar?

“Her şey çok güzel olacak” diyorlar!

Merak edilen neticeye yaklaşalım; bundan sonra ne olur?

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin tüm hatlarıyla rayına girdiği bir süreç sonunda 2023’te (Allah ona hayırlı ömür versin) Recep Tayyip Erdoğan “başkan adayı” olacak.

Karşısındaki rakip ise “projelendirilmiş” biri olacak. Projelendirme işini IMF’den tutun İsrail lobisine kadar, Londra Borsası’nda özel kalem görevlisinden tutun F-35’te Türkiye’yi devreden çıkarmak isteyenlere kadar “birçok güç” üstlenecektir! Türkiye’de kurulu 7 kişilik bir konsorsiyum bu işin taşeronluğunu ve yönetim kurulu vazifesini yapacak.

İBB Başkanı “hangi olumsuzluğu yaparsa yapsın” muhakkak belli bir popülariteyi elinde tutar. Kılıçdaroğlu’nun kalan tek hedefi ise CHP’nin “ebedi şefi” olmak!

İktidarın önünde 4 yıl var, fakat önümüzdeki 1 yıllık icraatlar diğer senelerin rotasını belirleyecek. İktidara düşen görev “düşmanlarını kendisine çekip onları dost edinmek” değil! Şu anda böyle bir durum yok; ama sinyalleri topluma sirayet ederse herkesi etkileyen “kırıcı ve yıkıcı” bir sürecin tetikleyicileri ve tetikçileri de olacaktır! Bu “tetikleyiciler” şimdiden çalışıyorlar.

Giden gidecektir, onlar zaten gizli veya açık gidecekler; kalan sağlam dostlara bakmak gerekir ve onlarla “dirsek teması” hiçbir vakit kesilmemelidir.

Ebu Müslim Horasani’nin sözlerini yeniden hatırlayalım: “Onlar, kendilerine zarar vermeyeceğinden emin oldukları için dostlarını kendilerinden uzak tuttular. Kendilerine bağlamak için ise düşmanlarını yakınlaştırdılar. Ama yakınlaştırılan düşmanlar dost olmadı, bilakis uzaklaştırılan dostlar düşman oldu. Herkes düşman safında birleşince de yıkılmaları mukadder oldu.”

Bu sebeple çok dikkatli olunmalıdır.

Çünkü Müslümanların son kalesi gerçekten Türkiye’dir, bu kaleyi zafere ulaştıracak kişi de mütedeyyin ve muhafazakâr kesimin şu anda yegâne temsilcisi Recep Tayyip Erdoğan’dır. Onun kaybı Ak Parti’nin veya parti etrafındaki çevrelerin değil ümmetin kaybı olur; mevzu budur!

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Hacı YAKIŞIKLI