“İBLİSLEŞTİRME” PROJESİ

Okuduğunuz Yazı
“İBLİSLEŞTİRME” PROJESİ

İçerik

Tarih boyunca, “din savaşı” kavramı, fetihlerin arkasında yatan ekonomik ve stratejik çıkarları görülmezleştirmeye yaramıştır. Aslında “Din savaşları” nın gerçek amacı her zaman ticaret yollarının ve doğal kaynakların ele geçirilmesi olmuştur.

11. y.y.’dan 14. y.y’a dek süren Haçlı Seferleri tarihçiler tarafından bazen “Avrupa Hıristiyanlarının, Kutsal Toprakları dinsiz Türklerden almak için tekrar tekrar yaptıkları askeri/dini akınlar” diye tanımlanırlar. Oysa Haçlı Seferlerinin gerçek amacının din ile pek bir ilişkisi yoktu. Haçlı Seferleri, doğu ticaret yollarını kontrol eden tüccar Müslüman toplumların egemenliğine karşı girişilen harekatlardı.

Bu sözde “Haklı Savaşlara” ,bir propoganda ve eleştirilemeyen eylemler olarak gören Katolik Kilisesinin desteği ile girişiliyordu. Ve gene kilise desteği ile binlerce köylü ve şehir serserisi askere alınıyordu.

Günümüzde de bu Haçlı Seferleri ABD’nin öncülüğünde hala sürmektedir. Kamuoyunun desteği için “Haklı Savaş” kavramı çok önemlidir. Bir savaş ahlak ve din nedenleriyle sürdürülüyorsa, onun “haklı” olduğu iddia edilebilir. Amerika’nın Orta Asya ve Ortadoğu’da ki savaşları da Haçlı Seferlerinden farklı değildir. “Terörizme karşı savaş” , Amerikalıları ve “medeni dünyayı” koruduğunu iddia ediyor. Bir din savaşı, bir medeniyetler çatışması olduğunu ileri sürüyor. Oysa gerçek amacı yörenin önemli petrol zenginliğini şirketlerin kontrolü altına almak ve bu arada IMF ve Dünya Bankası’nın yardımıyla, devlet kurumlarını özelleştirerek ülkelerin ekonomik varlıklarını yabancı sermayeye aktarmak.

“Haklı Savaş” kavramı, bu savaşların insani amaçla sürdürüldüklerini iddia ediyor. Askeri harekatın gerçek nedenlerini kamufle ederek, işgalcilere ahlaki, ilkeli bir görünüm sağlıyor. Bugünkü şekliyle, vatanı tehdit eden “kötü ülkelere” ya da “İslamcı teroristlerin” üstüne gidilmesini öngörüyor. Bush yönetiminin Afganistan ve Irak işgalinde, savaş için “haklı nedenler” olduğu iddiası önemli bir rol oynadı. “Haklı Savaş” kavramı, kendini koruma hakkına bağlı olarak “ön vuruş” kavramıyla birlikte ABD askeri akademilerinde de öğretilen bir savaş doktrini oldu. Aynı zamanda, askeri düşmanın kötülüğüne inandırmakta, medyayı yönlendirerek halkın desteğinı sağlamakta da kullanılıyor.

Savaş her dönemde bir insanlık sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Tarih boyunca, düşman tekrar tekrar “şeytan” olarak tanımlanmıştır. Haçlı Seferleri sırasında savaş, “dinsiz Türklerin” kötülenmesiyle açıklanmıştı. O zamanlar olduğu gibi şimdi de “İslamcı Terörizm” kavramı, petrol yataklarının ele geçirilmesinde kullanılıyor. “İslamo-faşizm” sözü, Müslüman ülkelerin değerlerini, kurumlarını ve sosyal dokularını aşağılamaya yarıyor ve bu ülkelere tek seçenek olarak “batı demokrasisi” ve “serbest piyasa” kavramlarını sunuyor.

ABD önderliğinde Ortadoğu ve Orta Asya’da sürdürülen savaşlar, dünyanın doğalgaz ve petrol kaynaklarının % 60’ını ele geçirme amacından ibaret. İngiliz/Amerikalı petrol devleri yörenin petrol ve doğalgaz boru hatlarını kontrollerinde tutmak istiyorlar.

Suudi Arabistan, Irak, İran, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Yemen, Libya, Nijerya, Cezayir, Kazakistan, Azaebeycan, Malezya, Endonezya, Bruney dünyanın toplam petrol rezervlerinin % 66 ile % 76 arasında bir miktarına sahip olan ülekler. Buna karşın ABD, dünyanın petrol rezervlerinin % 2’sine sahip. Batı ülkeleri (Kanada, ABD, Norveç, İngiltere, Danimarka ve Avustralya) dünya petrollerinin yaklaşık % 4’ünü elinde tutuyor. (Buna, petrol ve Gaz dergisinin yaptığı gibi Kanada’nın petrol kumları da eklenirse, o zaman % 16’ya çıkıyor).

Irak’ın ABD’den beş kat fazla petrolü var. Müslüman ükeler, batı ülkelerinden 16 kat fazla petrole sahip. Müslüman olmayan petrol zengini ülkeler ise Venezüella, Rusya, Meksika ve Brezilya.

“İblisleştirme” projesi şu anda, dünyanın petrol rezervlerinin dörtte üçüne sahip olan bir “düşmana” karşı uygulanıyor. “Şer ekseni” , “haydut ülkeler” , “başarısız ülkeler” , “İslamcı teröristler” gibi tanımlar ise ABD’nin teröre karşı savaşının ideolojik dayanakları. Bu dayanaklar, petrol savaşlarında belli bir işe yarıyorlar. Çünkü Petrol savaşı, petrole sahip olanların iblisleştitilmesini gerektiriyor. Düşman, sivil halkın bile toplu olarak öldürülmesini haklı gösterebilecek şekilde “kötü” olarak tanımlıyor. Ortadoğu ve Orta Asya yöreleri ağır bir şekilde askerileştiriliyor. Petrol yöreleri işaretleniyor. NATO gemileri Doğu Akdeniz’de konuşlandırılıyor. Terörizme karşı savaş kapsamında, ABD filosu, İran körfezine yerleştiriliyor.

Asıl amaç, askeri harekat, üstü kapalı eylemler ve savaş propagandasıyla dokunun bozulması,ulusların çözülmesi, yörenin açık bir ekonomik alana çevrilmesi ve yöredeki doğal kaynakların, petrol ve gaz boru hatlarının “serbest piyasa” denetiminde talan edilebilmesi.

“İblisleştirme” aynı zamanda süregiden savaşlar için bir kamuoyu oluşturma yöntemi. Psikolojik savaş, Pentagon ve ABD’nin itihbarat sistemi ve savaş makinası tarafından kullanılıyor. Amacı devlet başkanlarını öldürmekle sınırlı olmayıp, halklara kadar uzanıyor. Batı’da yaşayan Müslümanları bile hedef alıyor. Bir yandan ülkenin kaynaklarına el koyulurken, bir yandan da ulus devletler bölünüyor, iç savaşlar başlatılıyor ve bunlara tepki olarak ta yeni milli bilinçler oluşuyor, etnik dayanışma başlıyor ve işgalcilere kafa tutuluyor.

Eğer petrol Hindu ya da Budistlerin çoğunlukta olduğu yörelerde olsaydı, şimdi onlar kötüleniyor, iblisleştiriliyor olacaklardı. Amerikan kaynaklı iç savaşlar, Nijerya, Sudan, Kolombiya, Somali, Yemen, Angola ve Çeçenistan’da da yaşandı. Sudan’ın Darfur bölgesinde ve Somali’de zengin petrol kaynakları olduğu biliniyor. Somali’de dört Anglo/Amerikan petrol şirketi önemli ayrıcalıklar kazandılar.

Sonuç olarak, Müslümanların toplu halde kötülenmesi ve iblisleştitilmesi, dünya çapında uygulanan ve ideolojik düzeyde, dünyanın enerji kaynaklarının fethini destekleyen bir olgu olup, Yeni Dünya Düzeni’nin geniş ekonomik ve politik mekanizmasının bir parçasıdır.

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
100%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Sinan ÖZTEKİN