İrancı mısın, Siyonist misin?
İran Emperyalist Molla Diktası ile İsrail Emperyalist Siyonist Diktası kapı arkasında anlaşmalı virüs ve anti-virüs programı gibi birbirini destekleyen ve büyüten iki kanlı katil. İkisi de dünyadaki bütün katliam ve savaşların altında yatan temel çelişki ve ana fesat.
İran ve İsrail, kendini diğerinin panzeri olarak konumlandırıyor ve kendini öyle pazarlıyor. İsrail’i eleştiren herkesi İran yanlısı olmakla suçluyor ve korkunç faşist bir saldırıya geçerek her eleştiriyi boğuyorlar. İran’ı eleştiren herkesi İsrail yanlısı olmakla suçluyor ve yine korkunç faşist bir saldırıya geçerek her eleştiriyi boğuyorlar.
İran, İsrail’i bahane ederek Müslümanlar’ı katlediyor.
İsrail, İran’ı bahane ederek Müslümanlar’ı katlediyor.
Ama iki asla savaşmıyor.
İran, Anti-İsrail propagandasıyla Müslümanlar arasında müsamaha kazanıp Molla Diktası’nın emperyalist fikirlerini empoze ediyor.
İsrail, Anti-İran propagandasıyla Batı dünyasında müsamaha kazanıp Siyonist Dikta’nın emperyalist fikirlerini empoze ediyor.
Ama asla birbirlerinin alanına girmiyorlar.
İran, İsrail’i bahane ederek kendi halkına eziyet ediyor ve ülkenin bütün emeğini Molla Diktası’nın dünyada yürüttüğü katliamlara saçıyor. İran’da bu durumu eleştiren halk, İsrail yanlısı olmakla suçlanıyor.
Doğrudan İrancılar ve vahdet propagandası yapar gibi poz veren kripto İrancılar olarak iki zeminde propaganda yürüten İran, her koşulda destek ister. Size asla destek olmazlar; 1980 darbesi, PKK, Gezi, 15 Temmuz, Zeytin Dalı gibi bütün kritik eşiklerde hemen dibine gelip fırsat kollayarak elinden gelen her düşmanlığı yaparlar ama sizden “vahdet” gereği destek isterler. Destek vermezseniz İsrail yanlısı olursunuz.
Türkiye’nin büyük şehirlerine sızdırdığı ajanlarıyla uyuşturucu imalatı öğretirler, gençlerin evde bonzai denilen uyuşturucuyu yapabilmesi için eğitim verirler; bunu da savaş taktiği olarak mübah görürler ama sizden “vahdet” gereği destek isterler. Destek vermezseniz İsrail yanlısı olursunuz.
Sırf Türkiye’ye sızdırmak için Afgan Şiiler’den militarist çeteler kurarlar ve şehirleri kana bulamak için plan yaparlar. Güvenlik güçleri bunu açığa çıkarıp planları suya düşünce sizi suçlayıp bulabildikleri başka teröristlere destek olur ama sizden “vahdet” gereği destek isterler. Destek vermezseniz İsrail yanlısı olursunuz.
Türkiye’nin atlattığı badirelerin hiçbirinde yanında olmaz; her konuda arkanızdan vuran açıklamalar yapar ama sizden “vahdet” gereği destek isterler. Destek vermezseniz İsrail yanlısı olursunuz.
PKK ile mücadelenizde dünyanın bütün dillerinde Türkiye’ye iftiralar atan yayınlar hazır, kâfirlerin Türkiye’yi köşeye sıkıştırması için yalan argümanlar üretir ama sizden “vahdet” gereği destek isterler. Destek vermezseniz İsrail yanlısı olursunuz.
“İslam Devrimi” diye yutturulan 1979 ABD Molla Darbesi’nin rüzgârında serinleyenlerin “Suriye, İran’ın hakkıdır oraya verilmelidir, İran’la savaş çıksa İran’ın yanında yer alırım” propagandalarının altında yatan mesele, fıkhi bir tartışma konusu değil doğrudan milli güvenlik açığıdır. Vatan, millet, bayrak aidiyetlerinin çürütülerek İran’ın nüfuz alanı kurması meselesidir.
İran ile mücadeleyi Şii-Sünni tartışması çerçevesinde değerlendirmek aslında İran’ın algı oyunları tuzağına düşmek olacaktır. Zira bu mücadelenin sonunda Türkiye’den daha fazla İran halkının kurtuluşu vardır. Kendi halkını sömüren Molla Diktası’nın yaptıkları basiretsizlik ya da hata değil bilakis 1979’da doğrudan ABD’nin planladığı ve zaman içinde güncellediği bir programdır.
Bu bağlamda İsrail, İran Molla Diktası, ABD, Rusya, Suud Diktatörlüğü ve İngiltere aynı kategoride, eşit mesafede ve aynı mahiyettedir. Zaman içinde hepsiyle ticaret yapılabilir, çıkarlar doğrultusunda yaklaşılır, uzaklaşılır yahut çeşitli merhalelerde diplomatik temaslar kurulabilir. Bunlar devletin ve ticaret adamlarının mesaisidir bizi ilgilendirmez de etkilemez de… Mesele ben Şah İsmail ile Yavuz Sultan Selim Han Hazretleri arasında geçenleri hatırlıyor muyum ve bugün kendimi hangisine ait hissediyorum meselesidir. Biz siviller açsından, İran’a mal satmanın ya da onlardan mal satın almanın hiçbir mahsuru olmaz.
İran meselesinin bizi ilgilendiren tarafı İran ile İsrail’in dünya üzerindeki propagandalarını boşa çıkartmak ve döktükleri kana engel olmak. Dünya barışı ütopyasının bu çağdaki en büyük engeli İran-İsrail kardeşlerdir. İran-İsrail kardeşliği Müslümanlar için bu çağın çetin imtihanlarından biridir.
Halkına eziyet eden, katma değerlerini israf eden, üretimlerini sömüren Molla Diktası çöküşünü geciktirmek için kullandığı İsrail düşmanlığı propagandası bizzat Netanyahu tarafından desteklenmektedir. Eğer ümmetin vahdetiyle dertleneceksek önce diktanın altında ezilen İran halkının mollalardan kurtulması için dua ederek başlayabiliriz. Bir İrancı ile bir Siyonist yan yana karşımıza geçip “İrancı mısın, Siyonist misin” diye tuzak soru soruyor ve bizi “ikisinden birini seçip” savaşlarına katılmaya zorluyor. Bu işte, nüfuz alanı kurmaktır; bu aldatmaktır, bu insanları gaflete sürükleyip sömürmektir…