İran’da neler oluyor?
Geçtiğimiz gün İran’ın Meşhed şehrinde başlayan sonra bir kaç şehre daha yayılan protestolar ile ilgili ilk söyleyeceğim, doğrudan İngilizce’den tercüme edilmiş haberlerde sözü edildiği gibi, İran’da o kadar da büyük bir olay yok.
Evet, medyaya yansıdığı kadar büyük olmasa da protesto eylemleri var. Bu eylemler angaje olmuş ideolojik gruplar tarafından başlamadı. Fakir fukara varoşlar başlattı. Konu para ve geçim derdi. Bir yerde hareket olunca, doğal olarak aşırı angaje olmuş ideolojik gruplar için bir pazar kurulmuş oluyor ve gelip eklemleniyorlar. Bu bütün dünyada böyledir. İran’da da böyle oldu. LGBT benzeri gruplar, Feministler, Sosyalistler, ABD, Şah yanlıları vs… derken bütün gruplar “hayat pahalı” diye bağıran fakirlerin yanına gelip kendi pankartlarını açtılar.
“Şahı olmayan İran’da, hesap kitap olmaz” diye atılan slogana göre, doğrudan 1979 ABD İhtilali\’nden sonra (onlara göre İslam devrimi) kurulan düzene isyan edildiğini okuyabiliriz. Buna benzer daha çok pankart yazısı varken bence şu iki slogan aslında meselenin özünü taşıyor; “Ne Gazze ne Lübnan canım feda İran’a” sloganıyla “Suriye’yi bırakın bize çare bulun” sloganı.
Sadece şu iki slogan bile her şeyi anlamaya yeter. Halk, özellikle nüfusu giderek artan dar gelirli İranlılar, Molla Diktası’nın Suriye Savaşı’na, Yemen’de Husiler’e, Irak’ta Haşdi Şabi’ye, Lübnan’da Hizbullah’a harcanan paralardan rahatsız. Yumurtaya gelen sembolik zam üzerinden yürüyen protestolar, önümüzdeki günlerde petrol ürünlerine gelmesi planlanan yüzde 50 zamla büyüyebilir ve tam da ABD’nin at koşturacağı bir zemin ortaya çıkabilir.
İran’ın, Filistin davasını istismar ederek hem dış politika hem de iç politikada yürüttüğü kapalı devre molla diktası, halka karşı Filistin ve nükleer kartlarının zayıfladığının farkında. Eskisi gibi işe yaramıyor. Halk, “Açız ama savaş veriyoruz” pozisyonundan, “Savaş veriyoruz ama açlığa da dayanmıyoruz” pozisyonuna kayıyor. Hamaney’in çok güvendiği nükleer stratejisi de beklenen kazancı sağlamayınca Molla Diktası’nın elindeki iki büyük koz da çürümüş oldu.
Not: İran’da bugüne kadar sadece muhalif gruplar tarafından tartışılan, “Hamaney’in doğrudan Allah’tan yetki aldığını iddia ederek (Haşa estağfirullah) hesap vermekten münezzeh pozisyonu”, artık fakirler tarafından da tartışılmaya başladı. İşte bunu tehlike sinyali olarak okuyabiliriz. Zira halk, “Sen niye 29 senedir hiç hesap vermiyorsun?” diyor artık. Bütün bunlar İran’ı yıkar mı? Yıkmaz. Sarsar mı? Şimdilik sarsmaz.