İstanbul Üniversitesi delil mi kararttı? İmamoğlu’nu Üniversite kütüğünde yapılan sahtekârlık kurtarabilir mi?

Okuduğunuz Yazı
İstanbul Üniversitesi delil mi kararttı? İmamoğlu’nu Üniversite kütüğünde yapılan sahtekârlık kurtarabilir mi?

İçerik

Sabırla okumanızı öneriyorum, korkunç şüphelerim var.

Sizlere İstanbul Üniversitesi’nin, Rektör Osman Bülent Zülfikâr, yardımcısı Haluk Zülfikar, diğer yardımcıları Cemil Kaya ve Seyit Rasim Doru başta olmak üzere çeşitli isimlerden oluşan karanlık yönetim yapısını geçmiş yazılarımda (*) birazcık çıtlatmıştım. Gerisi gelecekti ama olaylar izin vermedi pek. Orda da turpun büyüğü heybede, bilin diye söylüyorum.

Hatırlayacaksınız İmamoğlu, diplomasının yasa dışı yatay geçişi nedeniyle geçersiz olduğu konuşulur konuşulmaz soluğu İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Dekanlığı’nda almış, görüşmeler yapmış, sonra da ismi lazım değil Müstafi Dekan’dan kendisine “Her şey usulüne uygundur” tarzında bir uyduruk belge edinmişti.

Sonra İstanbul Üniversitesi Rektörü Osman Bülent Zülfikâr’ı konuyla ilgili açıklama yapmaya ve bu diplomanın geçersizliğini yönetim olarak ilan etmeye davet ettik. Rektörlük uzattıkça uzattı, yattı, uzandı, esneme hareketleri yaptı. Salladıkça salladı anlayacağınız. Ta ki İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan kendisine “Bir an önce şu kararı verecekseniz verin” yazısı gidinceye kadar.

Sonunda bir inceleme komisyonu kuruldu, çok detaylı bir rapor sonucunda Ekrem İmamoğlu ile birlikte 27 kişinin diploması iptal edildi. Aralarında profesörler ve holding yöneticileri, CEO’ları bile vardı.

KARAR SÜRECİNİN UZATILMASINDA BİR HİNLİK VAR MI?

Bu kararın verilmesi neden bu kadar uzatıldı diye kafa yoruyorduk ki hem karar metnine hem de Üniversite İnceleme Komisyonu Raporu’na bakınca aklımızı kemiren şüpheler birer ikişer ete kemiğe bürünmeye başladı. İmamoğlu’nun Avukatı ve aynı zamanda Üniversite’nin eski Hukuk Fakültesi Dekanı Adem Sözüer’in neden okulda ziyaretler yaptığını da böylece anlamış olduk. Bir formül aranmıştı ve idarenin kararını Danıştay’a götürünce kendi lehlerine bir sonuç çıkmasını sağlayacak bir nevi ZEMİN OLUŞTURMA HAZIRLIĞI yapılmıştı.

Karar ve Gerekçe öyle yazılmalıydı ki Üniversite’nin ve İşletme Fakültesi Dekanlığı’nın o zamanki nedense isimleri tespit edilemeyen görevlileri suçlu olsun ama usulsüz bir yatay geçiş olmasına rağmen Ekrem İmamoğlu’nun aldığı GEÇERSİZ DİPLOMASI zaman aşımına uğratılarak MÜKTESEP HAK olarak kabul edilsin. Yani Üniversite’nin verdiği EKREM İMAMOĞLU’NUN DİPLOMASININ İPTALİ KARARI, Danıştay tarafından İPTAL edilsin. Böylece İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı olmasının önündeki engel de kaldırılmış olsun.

Peki bunu nasıl yaptılar?

Size şimdi tek tek anlatacağım.

1-Savcılık Üniversite’den karar almasını istediğinde Ekrem İmamoğlu’nun avukatları bir basın toplantısı yaptı. Sonra avukatlardan biri “Ekrem İmamoğlu kesinlikle Doğu Akdeniz Üniversitesi’ne kayıt da yaptırmadı ve okumadı” dedi. Hepimiz şaşırdık. Nasıl olur? Ekrem İmamoğlu her fırsat bulduğunda “Ben önce Doğu Akdeniz Üniversitesi’ne kaydımı yaptırdım inşaat bölümüne, sonra oradan Girne Amerikan’a geçtim… bla bla” diye konuşmuyor muydu? Sonra bir baktık İmamoğlu’nun İBB’deki biyografisinden Doğu Akdeniz Üniversitesi’ndeki öğrenim gördüğü kısmı çıkartılmış.

2-Sonra karar açıklandı ve İmamoğlu’nun diploması İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü yönetim kurulu tarafından AÇIK HATA nedeniyle iptal edildi.

3-Sonra Üniversite kararına referans olan İNCELEME KOMİSYONU RAPORU ortaya çıktı. Zaten AÇIK HATA’nın dışında pek çok maddi neden vardı, onları hep yazıyoruz. Orada gördük ki Üniversite Kütüğü’nde Ekrem İmamoğlu’nun geçiş yaptığı okul, YÖK tarafından tanınan Doğu Akdeniz Üniversitesi olarak yazılmış. Ama tipeksle o bölümde oynamalar var, silinmiş, çiziktirilmiş… Çok şüpheli bir işlem. Üniversite Kütüğü’ne bunları yazan GÖREVLİLER NE HİKMETSE TESPİT EDİLEMEMİŞ ve isimleri bilinmiyor. Bakın siz.

4-Peki Ekrem İmamoğlu’nun başvuru formu nerede? YOK. Varsa orada ne yazıyor? Orada Doğu Akdeniz Üniversitesi mi yoksa Girne Amerikan üniversitesi mi?

Biz yukarıdaki DÖRT MADDEDEN NE ANLAYACAĞIZ biliyor musunuz?

Burada tam bir DELİL KARARTMA İŞLEMİ var.

İMAMOĞLU AVUKATLARININ OYUNU MU BU?

Ekrem İmamoğlu’nun avukatları panikle bu formülü bulmuş olabilirler ama ciddi şekilde yanılmaktalar, aşağıda yazacağım.

Bu avukatlar şunu diyecekler:

“Ekrem İmamoğlu Girne Amerikan Üniversitesi’nden geçiş yapmak üzere başvurdu ama ne yapsın çocuk, Üniversite görevlileri Doğu Akdeniz Üniversitesi diye yazmışlar. Başvurusu da kabul edilmiş bu yüzden çünkü doğu Akdeniz Üniversitesi o sırada YÖK tarafından tanınıyor. Dolayısıyla idare yaptığı hatanın 60 gün içinde farkına varıp yasaya göre dava açıp iptal etmeliydi. Ama aradan 35 yıl geçmiş, artık yasa dışı, usulsüz bir yatay geçişle bile olsa artık bu diploma MÜKTESEP HAKTIR, geri dönülemez”

Neden YANILDIKLARINI altta açıklayacağım.

Danıştay’ın tüm bu ve benzeri davalarda bağlayıcı olan 22 Aralık 1973 tarihli ve 1968/8 esas, 1973/14 sayılı Büyük Genel Kurul kararına bakalım o zaman:

“Açık hata, gerçek dışı beyan ya da hilenin varlığı halinde, idarenin gerçekleştirdiği işlemini her zaman geri alabilir. Bunun haricinde işlemin geri alınması, iptal davası açma süresi ile sınırlıdır”

YANİ…

Zamanaşımı sözkonusu bile değil. İdarenin işlemi geriye doğru işletilir ve diploma iptali doğrudur.

Burada AÇIK HATA var. Çünkü YÖK Girne Amerikan Üniversitesi’ni tanımıyor.

HİLE de var çünkü Üniversite Kütüğü’ne İmamoğlu’nun geçiş yaptığı okul Girne Amerikan Üniversitesi yerine Doğu Akdeniz Üniversitesi olarak yazılmış.

Diğer gerçek dışı beyanlar haricinde bu konuya münhasır GERÇEK DIŞI BEYAN’ın olup olmadığı belli değil, zira Ekrem İmamoğlu’nun başvuru formu kayıp.

AÇIK HATA, HİLE VE GERÇEK DIŞI BEYAN; BUNLARDAN BİRİ BİLE OLSA ZAMAN AŞIMI İŞLEMEZ

Konuştuğum hukukçular bana şunu söyledi:

DANIŞTAY’ın yukarıda bahsi geçen BÜYÜK GENEL KURUL KARARI’ndaki gerekçelerden (Açık hata, gerçek dışı beyan ve hile) BİRİNİN DAHİ VARLIĞI idarenin işlemini geriye dönük olarak alabilmesi için yeterlidir.

Zaten Üniversite görevlileri bir kişi değil, tam 9 kişide aynı açık hata ve hileyi yapmışlar tuhaf biçimde. Bu hayatın olağan akışına aykırı.

İdarenin tek taraflı bu İYİLİĞİ yapması da hayatın olağan akışına aykırıdır.

Dolayısıyla da İmamoğlu’nun hukukçularına buradan ekmek çıkmaz.

YASA DIŞILIKLA LİME LİME DÖKÜLEN İDARİ İŞLEMLER

Bu arada Rektörlüğün 1990 yılında 55 kişinin İşletme Fakültesi’nin çeşitli bölümlerine yatay geçiş yaptırabilmesine dair bir kararı almasından sonra bu kontenjanı Milliyet Gazetesi’ne verilen ilanda görüleceği üzere 60’a çıkarması, ardından 80’e çıkarması, ilan süresi dolmadan iki gün önce kayıt işlemlerini yaptırmasını saymıyoruz bile.

Başarı sıralaması yapılmamış.

Yabancı dil seviye test sınavı da yok. Olsa Ekrem zaten yok. İmamoğlu’nun olmayan İngilizcesinden bunu anlayabilirsiniz.

Girne Amerikan Üniversitesi’nin Kurucu Rektörü Özalp Tozan “Bizim her öğrencimiz, Girne Amerikan’ın YÖK tarafından tanınmadığını bilir. Biz de hepsine söyleriz zaten bunu. Nerede görülmüş özel bir Üniversiteden devlet üniversitesine geçiş yapıldığı” diyerek bu durumu çok net biçimde izah ediyor. Herhalde Ekrem İmamoğlu bilmezlikten geldi durumu.

Ekrem İmamoğlu’nun referansı Necmettin Karaduman’ın kim olduğunu size geçen haftalardaki yazımda (**) anlatmıştım. O masonik yapının üniversite yönetiminde ne kadar güçlü olduğunu da.

VURAL SAVAŞ’IN EMİN ÇÖLAŞAN’A AÇIKLAMASI

Ve CHP’lilerin “Hukuk Tanrısı” olarak kabul ettiği, 28 Şubat Sürecinde Refah Partisi, daha sonra Fazilet Partisi‘nin kapatılma davalarını açmakla ünlü eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı VURAL SAVAŞ’ın geçmişte o sıralar Hürriyet’te yazan Emin Çölaşan’a gönderdiği bir açıklamadaki ifadeleri aynen şöyle:

“Kamu hukukunda temelinde sahtekarlık bulunan bir işlem, üzerinden ne kadar zaman geçmiş olursa olsun kazanılmış hak doğurmaz. Örneğin üniversiteye giriş sınavına katılabilmek için lise diploması sahibi olmak şartı yasalara konulmuşsa, sınava sahte diplomayla katılan kişi birincilikle kazansa, seçtiği fakülteyi de birincilikle bitirse, mesleğinde ilerleyip yüksek mahkeme üyesi bile olsa, yıllar önce yaptığı sahtekarlık anlaşıldığı takdirde meslekten atılır. General olsa rütbeleri sökülür. Bu işlemler için ayrı bir yasa hükmü de gerekmez. Sahtekarlığı bizzat yapanlarla, sahtekarlıktan yararlananların hukuki durumları aynıdır.”

Daha açık nasıl söylenebilir bilemiyorum.

BEYNİMİ KEMİREN KORKUNÇ ŞÜPHE

Ama şu ŞÜPHEMİ dile getirmeden de geçemeyeceğim.

1-Ben Başsavcılığın Üniversite tarafından sunulan “Biz Üniversite Kütüğü’ne nakil yapılan üniversiteyi Doğu Akdeniz yazanların kim olduğunu bulamadık” gerekçesini kabul etmemesini bekliyorum. Bulunmaları gerekir. Bu sözde meçhul görevlilerin Ekrem İmamoğlu ile 8 kişiyi aynı anda “sehven” Doğu Akdeniz’den nakil diye yazdıklarına kimseyi ikna edemezler.

2-Ve beynimi kurcalayan KORKUNÇ ŞÜPHE… Acaba Üniversite Kütüğü’ndeki Doğu Akdeniz ifadesi olaylar ortaya çıktıktan sonra, yani yeni mi yazıldı? Ekrem İmamoğlu’nun Doğu Akdeniz masalları, ardından avukatlarının “Yok orada okumadı” açıklaması ve daha sonra da bu okulun biyografilerden çıkarılması sizce boşuna mı?

Haydi bakalım.

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Fuat UĞUR