Karanlıkta ıslık çalanlar

Okuduğunuz Yazı
Karanlıkta ıslık çalanlar

İçerik

Hortladılar, mezardan çıktılar. Yine başladı darbe çağrıları. Yine demokrasi dışı arayışlar çoğaldı. Her gün yeni, ama bilindik çağdışı bir söylem ortaya koyuyorlar…

CHP yönetimi ve çevresinde yuvalanan isimlerden çıkıyor tabi ki bunlar.

“Darbe” imasında bulunuyorlar. “Kalkışma” ifadesini kullanıyorlar. Zaman zaman da örtülü olarak 1970’lerdeki “silahlı halk ihtilali” hayalini dillendiriyorlar…

Peki, nasıl olacak bu?

1960’da darbe yapıldı, millet tarafından lanetlendi. 1980’de tekrarlandı. Bir defa daha lanetlendi; üstelik darbeciler geç de olsa yargı önüne çıktı. Cezalandırıldılar, rütbeleri bile söküldü.

15 Temmuz’da millet karşılarına çıktı. Bu defa başaramadılar. Hainler, hak düşmanları, emperyalist maşaları hapisteler şu anda.

“Silahlı halk kalkışmasına” gelince…

O hep bir “ütopya” olarak kaldı. Her seferinde hüsrana uğradılar. Bedelini çok ağır ödediler. Hendek kazıp devlete kafa tutanlar, o hendeklere gömüldü.

Bütün bunlara rağmen, neden halen çırpınıyorlar peki?

Bu sorunun cevabını “Atatürkçülüğü” tartışılmaz ve CHP zihniyetini çok iyi bilen Prof. Dr. Sadık Kemal Tural verdi. Uzun yıllar Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanlığı yapan Sadık Hoca, Nihal Atsız’ın 1931 Yılında yazdığı bir şiirden dizeler hatırlattı:

“Dağda niçin bağırılır?

Feleğe çatmak için.

Kahramanlar can verir,

Yurdu yaşatmak için.”

Evet, aynen böyle: Karanlıkta ıslık çalıyor bunlar. Aslında kendi korkularını bastırmaya çalışıyorlar. Tasfiye sürecindeler, çünkü yok oluyorlar. Millet bir köşeye atarken bu zihniyeti, “darbe” tehditleri ile karşılarındakileri korkutmaya, sindirmeye çalışıyorlar. Meşreplerini ortaya koyuyorlar. Aslında “imdat” çağrıları bunlar!

Ama yurdu yaşatmak için hazırda bekleyen kahramanları unutuyorlar!

***
Fikir geliştirmeyen, proje ortaya koymayan, çalışmayan, üretmeyen; nutuk, marş ve hamasetle vaziyeti idare etmeye çalışan bir zihniyetle karşı karşıyayız. Koronavürüs mücadelesi sırasında gördük işte. Hiç biri elini taşın altına koymadı. Hatta alınan tedbirlere karşı takoz işlevi görenler bile çıktı. Hep birlikte sistemin çökmesini beklediler.

Sadece o kadarla kalmadı. Sosyal medyada yaptıkları paylaşımlarda, “Koronanın Erdoğan’ı devireceğini” bile iddia ettiler.

Ne oldu? Hevesleri kursaklarında kaldı!

“Süper Güç” denilen ABD’ye bile yardım elini uzatan bir Türkiye çıktı karşılarına. O arada terörle mücadele devam etti, terör örgütü PKK-YPG darbe üstüne darbe yedi. Mehmetçik’in ayak basması ile

birlikte Libya’da darbeci Hafter kıskaç içine girdi.

En önemlisi ise bel bağladıkları ekonomik çöküş gerçekleşmedi.

Maskeler düştü, gerçek yüzler ortaya çıktı. Bir tünelin içine düştüler. Çıkışında da kendileri için tasfiye sürecini gördüler.

Çıldırdılar doğal olarak…

Hem de öylesine çıldırdılar ve muvazeneleri bozuldu ki, 2020 Yılında çağ dışı “darbe” yılanına bile sarıldılar. Koro halinde bağırıyorlar şimdi…

Korkuyorlar çünkü! Yok oluyorlar. Düştükleri çukurdan kendilerini çıkaracak birilerini bekliyorlar. Onlara çağrılar yapıyorlar…

Ama yok ki! Çünkü bugün içinde yaşadıkları, o eski Türkiye değil!

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Emin PAZARCI