Meclis’te bir mütareke artığı var!
İşgal edilmişiz ve işgalci emperyalistler adına söz alan titrek sesli bir işbirlikçinin esirlik nizamı okur gibi okuduğu konuşmasıyla tanıdık Ahmet Şık’ı. Titrek sesinden yayılan kesif kokulu bir korkuyla ezilmiş, büzülmüş bir halde zırladı, zırvaladı kürsüden.
Paniklemiş kalbinin yaptığı baskıyla patlamak üzere olan suratı çenesinden yayılan gürültüden daha anlamlıydı. Yüzü değildi kızaran; zira kendisi bebek katili arkadaşlarını “Kimden gelirse gelsin” tekerlemesiyle örtecek kadar yüzsüz olduğu için seçilmişti mütareke komitasına. Ahmet’e sorsan, “Savcı katillerinin döktüğü kanı temizlemeye çalışan örgüt müptelası gel buraya, ‘Kimden gelirse gelsin’ diyerek terör kınamak, teröristle kardeş, arkadaş ve ortak olduğunu itiraf edip özeleştiri numarası yapmak değil mi” desen ne yazar ki?..
Bu Şıkgiller, çeteler çetesi, elebaşların elebaşı esfel-i sâfilin komutanı Amerika’dan bir nida duydular gece vakti. Tanrıları, onları alıp satan, kiralayıp kiraya veren sahipleri Amerika, “Bakanlara yaptırım” diye seslendi. Eğilmiş, eğitilmiş cariyeler olarak “Gol” diye fingirdemeye başladılar. Süslendiler, sevinçle kadeh tokuşturup sahiplerini eğlendirdiler. Sürüde dişleri en sivri, salyası en yapışkan kalifiye kim, göstermişti artık dünyaya.
Geçecek bugünler… Ahmet Şık’ı kürsüde titreyerek büzüştüren şehvetten eser kalmayacak Amerika’nın ellerinde. Sonra “Mayası bozuk” dediği millet, tarih kitaplarına yazacak Ahmet Şık’ı. Her gelen nesil, ihaneti ve ABD’nin şehvetiyle gelen zilleti, yüzsüz Ahmet’in suratıyla öğrenecek.
Adıyla anılıp, ibreti âlem için rezaletin iğrendirici örneği olarak mütarekecilerin nasıl alçak, nasıl şerefsiz olduklarını öğrenecekler.
Faşizmi, tahakkümü, hegemonyayı “Gol” sevinciyle karşılayan mütareke artıklarını Meclis’e sokma hatasından dersler alacağız biz de…