RUSYA’NIN “TRUVA ATI” HAYALİ

Okuduğunuz Yazı
RUSYA’NIN “TRUVA ATI” HAYALİ

İçerik

Rusya’nın Libya üzerinde hedeflerinin ne olduğuna dair gözle görülür sebepleri sıralamak mümkün. Ulusal dış politika hedefleri ve küresel güvenlik sorunları açısından da farklı bir konumda bulunduğunu izlediği politikalarla anlayabiliyoruz.

Hafter’e gelinceye kadar ki Rusya’nın politikalarına baktığımızda, Kaddafi dönemindeki ikili anlaşmaları ve silah ticareti ile pekişen askeri ve ekonomik ilişkilerinin mutlaka gözden geçirilmesi gerekiyor.

Dikkat edilirse CIA ve MOSSAD beslemesi Hafter’in elinde Batı kaynaklı silahlar olduğu gibi Rus menşeili eski ve yeni silahların bulunduğunu görüyoruz.
Kaddafi döneminde genel kurmay başkanlığı yapan Hafter’in sayısız Rusya ziyaretlerinde ülkeye temin ettiği silahların dosyası oldukça kabarık.

Yani Hafter Rusya tarafından yakinen tanınan (ki genel kurmay başkanlığı öncesinde Rusya harb akademilerinde 8 aylık eğitim aldığı biliniyor) bir aktör.
Kaddafi’nin devrilmesinde de önemli bir misyon üslenen Hafter’in Rusya’nın Libya’dan daha fazla pay alma isteğini ön plana çıkardığı aşikardır.

2014 yılına kadar Libya politikalarını salt ekonomik ve askeri düzeyde devam ettiren Rusya’nın stratejik ilk hedef kategorisine aldığı Libya, kuşkusuz Ukrayna müdahalesi sonrasına isabet eder.
Ukrayna müdahalesi ile Batı dünyasından gördüğü yaptırım kararları ile zorlanan Rusya’nın Kuzey Afrika-Suriye denkleminde batı dünyasından rövanş almak kadar, onları düzensiz göçmen istilası ve ekonomik olarakta köşeye sıkıştırma politikalarını izlemeye sevk etmiştir.

Suriye denklemi ve Libya kartlarının kullanımı Avrupa’nın siyasal gündemini belirlemesi ve mümkün olabildiğince onları birbiriyle çarpıştırmak ve siyasal istikrarlarını bozarak, bölgedeki inisiyatifi ele geçirme hamleleri olarak okumak mümkün.

İlk etapta paralı asker grupları (Rusya da Wagner gibi 10’a yakın bu türde teşkilatlanma olduğu biliniyor) ile darbeci Hafter’i desteklemelerinin asıl sebebi, NATO şemsiyesi altında bulunan ülkelerin hamlelerini görmek üzerine kurulduğunu görüyoruz.

Fransa, İtalya ve ABD’nin Libya kazanımları ve beklentilerini çok iyi okuyarak, taraflar arasında menfaat kavgasını körüklediğine şahit oluyoruz.
Bölgedeki diğer aktörlerin Suud, Mısır, BAE, İsrail, İngiltere ve Almanya cephesinde ise diğer üç aktörün tersine farklı bir blok oluşturmasına da katkıda bulunduğu bilinen bir gerçek.

Kaddafi döneminin ardından bölgede daha aktif politikalar geliştirmenin zemininin Kuzey Afrika kıyıları ve Ortadoğu bölgesi hakimiyetine bağlı ve sürdürülebilir olması teziyle mümkün olduğu bir gerçek.

Libya’daki inisiyatifi Türkiye’yi hesap etmeden ele almalarının da mümkün olamayacağını anlamaları Suriye’deki tecrübeyle öğrenen Rusya’nın, ikili mutabakatlar ve çıkar ilişkisine dayalı paylaşımı esas aldığını söylemek komplo teorisi olmasa gerek.

Avrupa ve ABD’nin bölgedeki inisiyatifini kırma tezinin belkide en önemli ayağı Ortadoğu ve Kuzey Afrika deniz kıyılarında tesis edilecek askeri üs bölgelerinin inşa edilmesi olarak mümkün olacaktı.

Hatta bu konu ile alakalı çok sayıda üs bölgesinin seçildiği istihbarat kaynaklarınca da biliniyor.
ABD ve AB ülkelerinin yeraltı kaynaklarına ulaşmalarının engellememesi Suriye’de kısmen sonuç versede, Libya’da daha mümkün ve kısa süreli olacağı üzerinden senaryolar geliştirilmiş.

Özellikle Libya’daki dünyanın en zengin hidrokarbon ve uranyum yataklarının Batı dünyasının elinden alınması Rusya’nın konjonktürel olarak inisiyatifini en üst seviyeye çıkaracağı biliniyor.

Ankara ile ortak zeminde hareket etmenin bu süreçte bütün yaptırımları pasifize edecek tek yol olarak farkedilmesi çıkar işbirliği ile devam ediyor.
Şu gerçek ki, Rusya darbeci Hafter’i reelpolitik olarak çıkarlarına uygun olarak kullanmakta kararlı.

Hafter’i paralı askerler Wagner ile ve ardından resmi silahlı gruplar ve askeri yardımlar ile desteklemesinin temel eksenini ABD ve AB’nin enerji kaynaklarına ulaşmalarının önünü kesmek olarak okumak mümkün.

Diğer süreçte ABD ve AB yanlısı bölge ülkeleriyle zaman zaman aynı çıkar tabanında hareket etmesini denge politikaları ve gücü dağıtma tezleri üzerinden tahlil etmekte fayda var.
Rusya Libya’yı truva atı gibi kullanmakta kararlı.

Suriye’de meşruiyet hakkını savunan Rusya’nın Libya’daki meşruiyet hakkını sorguladığımızda ortaya çıkan resim, truva atını kulllanan elin Siyonizmden başkası olmadığıdır!

Binnur Günay

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
100%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Binnur Günay