ŞU CHIP MESELESİ…

Okuduğunuz Yazı
ŞU CHIP MESELESİ…

İçerik

İnsan hayatında hep dönüm noktaları vardır. Yeni bir işe başlayacağı zaman mesela, spor, diyet, dil öğrenimi, sınava hazırlık vs… hep bir tarihi baz alır, o tarih gelince çalışmalarına başlar ve o tarih bir milat olur onun için.
Benim için de 2021’in ilk günü yeni bir milat oldu. 1 Ocak’ta birden tekrar bir şeyin farkına vardım… Meğerse bana kendi irademin dışında çoktan bir chip takılmış…Anlatayım…

Pandemiyle birlikte Yeni Dünya Düzenine geçileceği artık aşikar. Sıradan vatandaştan, devlet başkanlarına kadar herkes bunu dile getiriyor. Bu düzenin insanlığa ne getireceği, düzenin nasıl kurulacağı, içeriği, detayları, hangi devletin, kimlerin, nerde, nasıl, ne görev alacağı vs… gibi soruların net cevaplarını bilen kişi sayısı bir elin parmaklarını geçmez sanırım. Fakat bu sorulara ve fazlasına cevap verenlerin sayısı neredeyse, dünya nüfusuna eş diyebiliriz.

Bir de isabetli cevap veren, yorumları dinlemeye değer, hatta analizleriyle gelecek için hazırlık yapanlara ışık tutanlar, liyakat ehli insanlar var. Bu kişilerin yukarıdaki sorulara verdikleri cevapları oldukça önemsiyorum.
Yeni Dünya Düzeninin son düzlüğe girdiğinin habercisi hiç şüphe yok ki Pandemi oldu.

Bir yol düşünün. Bir “Otoban”. On yıllar öncesinden her türlü ayrıntısı düşünülmüş, akıllı sistemlerle donatılmış, dinlenme tesisleri yapılmış, yakıt istasyonları kurulmuş vs… çok şeritli bir şekilde planlanmış ve yapılmış.
Her türlü araç bu yolda seyahat etmeye başlamış. Her aracın yolcuları ve bir de sürücüsü var. Yolun nereye gittiğinden, başlarına ilerleyen kilometrelerde ne gelebileceğinden, hava şartlarının nasıl olacağından, yakıtlarının yetip yetmeyeceğinden, tesislerde neyle karşılaşacaklarından, ceplerindeki paranın yakıt almaya, tesislerde ihtiyaç gidermeye, karınlarını doyurmaya yetip yetmeyeceğinden, hatta kendilerini bu otobana yerleştirenlerin kim olduklarından, otobana nasıl, nerden, ne zaman girdiklerinden, hatta ve hatta otobanda olduklarından bile haberleri olmayan araçlarla dolu bir yol düşünün.
Zamanla sınırlı bir yolculuk var. Her aracın belli bir zaman diliminde, belli bir kilometre yol yapması gerekiyor.

Hedefleri tutturamayan sürücüler, kaza süsü verilmiş müdahalelerle araçtan çıkartılıyor, araca yolcular içinden başka bir sürücü yerleştiriliyor ve araç otobandaki seyahatine yeni sürücüsü ile devam ediyor.

Araçlar ilerliyor, zaman daralıyor, yol bir türlü bitmiyor. Her yeni kilometrede araçların başına yeni olaylar geliyor. Hava şartları değişiyor, bazen şiddetli yağmur, bazen dolu, bazen tipi, bazen gözün gözü görmediği sisli, puslu hava, bazen aşırı güneş araçların performansını etkiliyor. Olumsuz hava şartlarına hazırlıklı olan araçlar, yoluna devam ediyor, diğerleri ya kaza yapıyor, ya arıza yapıyor ya da hedefini bir şekilde tutturamıyor ve sürücüsü değiştirilip gerilerden tekrar yoluna devam ediyor.Her yeni dinlenme tesisinde, yakıt istasyonunda yeni olaylara şahit oluyor araçlar.

Bir bakmışsınız, İkiz Kuleler yıkılmış, bir bakmışsınız ABD deniz ötesi operasyonlara başlamış, resmi olarak Afganistan’a, Irak’a yerleşmiş…
Bir sonraki istasyonda, araçlar bu sefer ekonomik krizlerle dünyaya ayar çekenlere rastlıyor. Cebindeki parayla bu krizlerle baş edemeyen birçok araç sürücüsünün değiştiği, yerine yenilerinin geldiğini görüyor diğer araçtakiler.
Ardından yeni bir istasyon… Arap Baharı…Hava şartları aşırı olumsuz.. Kaza yapan çok araç var. Arıza yapan daha çok. Hedeflerini tutturamayan çok sürücü var. Ve değişim zamanı …Yine bir çok aracın sürücüsü değişiyor…Oyun yeni sürücülerle devam ediyor…
Yeni istasyon… Deaş… Dünyanın her yerinde terör olayları …ABD, İngiltere, Fransa, Almanya…En büyük araçlar da bile terör saldırıları. Aman Allahım… Nasıl bir hava? Dolu, tipi, yağmur, fırtına, sis, heyelan, çığ… hepsi bir arada …Otobandaki araçlar nasıl baş edecek bu felaketlerle…Nitekim bir çoğunda yine sürücüler değişiyor…Oyun yeni sürücülerle devam ediyor…

Araçlar ilerliyor, zaman daralıyor, yol bir türlü bitmiyor. Her yeni kilometrede, parkur biraz daha zorlaşıyor…

Ve yeni istasyon… Pandemi… Otobandaki araçlar daha önce hiç böyle bir felaketle karşılaşmamışlardı. Ne olduğunu, ne yapacaklarını, nasıl kurtulacaklarını bir türlü bilemediler, bulamadılar …

Hem öyle büyük bir felaket ki, zincirleme kazalara sebebiyet verdi. Otobandaki trafik adeta kilitlendi. Çok büyük kazalar gerçekleşti. Araçlardan bazıları pert oldu. Üstelik sigortalar bu kazaya karşı ödeme yapmayınca araçlar hurdalığa gönderildi. Hurda fiyatına hurdacılara satıldı. Cebinde parası olanlar, araçlarını kendi imkanlarıyla tamir etmeye başladı. Parası olmayanlar çekicileri çağırdılar. Araçlarını çekicilere emanet edip, kenara çekildiler. Acaba araçları tamirhaneye kadar gidebilecek mi, tamir olacak mı, olmayacak mı, ne zaman olacak, sonrasında kendileri sürücü koltuğunda olacaklar mı, yoksa yerlerine yeni sürücüler mi gelecek? Belirsiz bir bekleyiş başladı.

Otoban görevlileri kazalarla kapanan otobandan bir servis yolu açtılar. Tüm araçları mecburi istikamet olarak bu servis yoluna sevk ettiler.

Kapanan yoldan devam etmek artık imkansız gibi görünüyordu. Ya da öyle gösteriliyordu. Belki de bir illüzyon vardı. Gözlere, akıllara bir perde çekilmişti. Gerçekler gösterilmek istenmiyordu. Belki de otoban kapanmamıştı. Belki başka bir yol bulunabilirdi servis yolunun dışında… Servis yolu mecburi istikamet olmayabilirdi… Ama nafile. Dedim ya …Gözler, akıllar perdelenmişti. Belki de bazıları gerçeği görüyor ama bir plan dahilinde görmezlikten geliyordu… Kim bilir?

Ve servis yolunda araçların karşısına Pandemi’den kurtulabilecekleri AŞI istasyonu çıkıyordu…
Dedim ya …Mecburi istikamet !!!

Yazımın başında sorduğum sorulara isabetli cevap verenlerden bahsetmiştim hatırlarsanız. İşte onlardan bazıları derler ki; “bu aşıların içinde bir şeyler olabilir. Yeni Dünya Düzeninde artık ülkelerin, bölgelerin kontrolü değil, insanın kontrolü söz konusu. Bu aşılarda ya da bu aşıların ilk adim olacağı sonraki adımlarla gerçekleştirilecek olan çalışmalar da, insanı kontrol edecek bir şeyler olabilir.”

Hatta bu sözleri destekler mahiyette , geçtiğimiz yıllarda dünyaya yön veren bir çok ismin, bir çok kez, gelecekte insanlara takılacak chip’lerden bahsettiğini ve o geleceğin artık geldiğini söyler, isabetli cevap verenler…
Aşılarda chip var mıdır, yok mudur, ya da ilk adım mıdır bilemem. Ama bu chip olayının gerçekleşeceğine ben de inanıyorum.

Peki ne yapmayı amaçlıyorlar bu chip ler ile?
İnsanın her türlü kontrolünü ellerine geçirmek istiyorlar. Ülkelerin kontrolü yerine, bireylerin kontrolü. Çünkü hesaplarında gelecekte ülkeler yok, tek dünya devleti var. İnsanın düşüncesinden, hareketlerine, söylemlerine, davranışlarına, kişiliğine, dna sına müdahale etmek istiyorlar. İnsanların, kuracakları düzene karşı bir olumsuz hareketini engellemek, düzene tabi olmalarını sağlamak istiyorlar.

Bilgisayar programlarını nasıl istedikleri gibi yazıyorlar, istedikleri gibi yönetiyorlarsa, insan beynini ve vücudunu da aynı şekilde bir program gibi yazılımla yönlendirmeyi, istediklerini yaptırmayı, gerektiği yerde de hacklemeyi amaçlıyorlar. Bunun en ideal yolunun da, insan vücuduna bir chip takmak olduğuna inanıyorlar…
On yıllar öncesinden planlanmış, yapılmış, akıllı sistemlerle donatılmış, seyahat sırasında nelerle karşılaşacağımızı bilmediğimiz, nereye, nasıl, kiminle, hangi şartlar altında yol aldığımızı kestiremediğimiz bu otobanda, hepimiz her gün bu yorumları takip ediyoruz. Bir bilinmeyene yaptığımız yolculuğun, chip takılma aşamasından endişe ediyoruz…

Olur mu, olmaz mı bilmem, olursa nasıl olur, olmazsa başka hangi yolları denerler onu da bilmem…Bu şekilde yazılanlar, yorumlar, cevaplar da var…
Fakat bildiğim kesin olan bir şey var. Kendim için milat kabul ettiğim 1 Ocak 2021 in, hepimiz için de milat olmasını temenni ediyorum.

Ben kendime chip takıldığının tekrar farkına vardım. Hem de doğduğum gün. Her insana doğduğun da takıldığı gibi. Yüzyıllar öncesinden beri …hatta ilk insan Adem (as.)’dan beri her insana chip takıldığını kesin olarak biliyorum…

Her hareketimiz kayda alınıyor. Her konuşmamız, her adımımız, yediğimiz, içtiğimiz, baktıklarımız, duyduklarımız, yaptıklarımız, yapmak zorunda olup ta yapmadıklarımız, arkadaşımızın arkasından söylediklerimiz, gıybetlerimiz, yanlışlarımız, doğrularımız, gizli, aşikar yaptığımız hesaplarımız, SM de dolaştığımız sayfalar, yazdıklarımız, okuduklarımız, yalnızken kimsenin olmadığını zannettiğimiz bir yerde yaptıklarımız bile kaydedilmekte… hem de silinmemek üzere …hem de nereye gittiğimizi, orası için ne gibi hazırlık yapmamız gerektiğini, yol da bize lazım olacakların doküman olarak bize bildirilmiş, elimize verilmiş olmasına, yolun ne kadar çetin bir o kadar da yardımlarla dolu olmasını bilmemize rağmen … kaydedilenlerden sorguya çekilip, karşılık olarak ceza ve mükafatın verileceğini bilmemize rağmen…

HER SEY DOGUSTAN BIZE TAKILAN CHIPLERE KAYDEDILIYOR…

Umarım benim için milat olan 1 Ocak 2021, benim için de, hepimiz için de gerçek bir milat olur.

Zalimce amaçlar uğruna, türlü oyunlar kuranlara karşı, oyun kurucuların EN BÜYÜĞÜ, EN KUDRETLİSİ, EN HAYIRLISI OLAN’ı (CC) hatırladığımız ve bir daha asla, bir an bile unutmayacağımız bir milat olur…
MİLADIMIZ MÜBAREK OLSUN…

Selim Öztekin

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Selim ÖZTEKİN