Tam kanunsuz seçim
İstanbul’da seçim arapsaçına döndü.
Nasıl çözülecek?
Erkin Koray’ın “Arapsaçı” şarkısındaki gibi söyleyelim.
Çivi çiviyi söker.
Budur bunun ilacı.
***
Ak Parti kanunun verdiği hakkı kullanıp “olağanüstü itiraz” yoluna gitti. İstanbul seçimindeki şaibeyi kanıtlayan 3 valiz dolusu belgeyi YSK’ya sundu. Bu belgelerde “kısıtlılar” var.
Kim bunlar?
Kanunda “kesinlikle oy kullanamaz” denilenler. Mahkumlar, askerler, zihinsel engelliler. Seçmen listelerinde “tam kanunsuz” şekilde yer aldıkları belgelenen mahkum sayısı 5 binden fazla… Zihinsel engelliler ve askerler de cabası…
Nasıl olabilir?
Olmuş.
***
Tam kanunsuzluk “kısıtlı seçmen” meselesi ile sınırlı mı?
Değil.
Tutanakların tutulacak tarafı yok. Sayım-döküm çizelgeleri kelimenin tam anlamıyla dökülüyor. Bu çizelgelerin 5 bin 388 tanesi mühürsüz, 694’ü imzasız, 294’ü boş.
Pusulalara, çizelgelere, tutanaklara fare dadanmış. Vatandaşın tertemiz oyu “murdar” edilmiş.
***
Kimsenin izah edemediği bir başka garabet ise sandık kurullarındaki “tam kanunsuz” görevlendirmeler.
Kanun açık. Kurullarda 2 memur üye olması gerekiyor. Biri sandık başkanı diğeri memur üye…
İstanbul’daki toplam sayı 62 bin 500 civarında. Bunun 19 bini kanuna aykırı olarak görevlendirilmiş.
19 bin sandık görevlisi “kanundan almadığı yetkiyi” nereden, kimden, nasıl almış?
İlçe seçim kurullarından…
Peki ilçe seçim kurulları “kanuna aykırı görevlendirme yapma yetkisini” neye dayanarak kendilerinde görebilmiş?
Bu soru şimdilik yanıtsız.
***
Demokrasilerde temizlik seçim ile olur. Ama “seçimin kendisi kirlenmiş” ise geriye “temiz bir seçim” yapmaktan başka çare kalmaz. Siyaset her koşulda iddia ister bu yüzden “seçim yapılmasın” demek kitleler nezdinde yenilgiyi peşin kabul etmek anlamına gelir. CHP eğer kazandığına emin ise kazanacağından da şüphe etmemeli.
Ak Parti’nin “yeniden temiz bir seçim” talebi milyonların hissiyatını ortaya koymakla birlikte CHP’ye de sandık oyunlarıyla değil, bileğinin hakkıyla “başarma” fırsatı sunuyor.