Tek parti zihniyeti ve paslı çiviler

Okuduğunuz Yazı
Tek parti zihniyeti ve paslı çiviler

İçerik

Gerilimi yüksek bir seçim sürecini daha geride bıraktık. Kumdan kaleler yıkılmaya başladı. Muhalefetin milletin önüne koyduğu siyasetsiz vizyon öylesine çürük temellere dayanıyormuş ki seçim sonrası muhalefet, bırakın öne sürdüğü politikaları kendi siyasi varlıklarını tartışmaya başladı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Türk siyasetinin iflah olmaz bir sorunudur. Seçim sonrası CHP’de bir değişim tartışması başını almış gidiyor. Cumhur İttifakı’na karşı kindar, öfkeli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ötekileştiren hastalıklı zihinler meğer kendi arkadaşlarına karşı da ne kadar acımasızlarmış.

Bu yazıda “CHP’de köklü bir değişim imkânı mümkün mü?” sorusuna cevap arayacağız.

CHP, 1950 seçimlerinde Demokrat Parti’ye yenildiğinde bu mağlubiyete hangi politikaların ve devlet uygulamalarının neden olduğunu araştırmaya çalıştılar. 1950’li yılların CHP’sinde bugüne kıyasla çok daha nitelikli siyasetçiler ve akademisyenler vardı.

Bu kimseler Anadolu’ya müfettişler gönderdiler, araştırmalar yaptılar ve parti kurultaylarında bu konuyu uzun uzun tartıştılar. Sonuçta CHP’nin karşı karşıya olduğu sorunları üç başlıkta topladılar:

1. Parti ile halk arasında var olan sorunlar,
2. Parti ile dindar ve muhafazakârlar arasında var olan sorunlar,
3. Parti ile Kürtler arasında var olan sorunlar.

Aradan 70 yıl geçti ama CHP bu sorunlu alanlarda bir arpa boyu yol alamadı.

CHP’nin tek parti zihniyeti ve bu zihniyete saplanıp kalmış paslı çiviler, ana muhalefet partisi açısından hayati bir soruna işaret ediyor: 70 yıldır tek parti zihniyetini yaşatan, bunu engizisyon zihniyeti gibi donmuş beton misali zihinlerinde taşıyan insanlar, ana muhalefet partisini oluşturan kitle içerisinde maalesef ana omurgayı oluşturmaktadır.

Tek parti zihniyetini çıkmaza sokan bazı şablonlar var. Bu zihniyet, her bir konu için değişmez şablonlar ve peşin söylemler kullanıyor ve bir daha ilgili konuyu düşünme ihtiyacı hissetmiyor. Aşağıda bu şablonları ve söylemleri özetleyelim:

Din: Orta Çağ karanlığı, geri kalmışlığın sebebi, çağdışılık, bağnazlık, yobazlık vb.
Osmanlı: Vatandaşı kul sayan zihniyet, Orta Çağ yönetim anlayışı, İngilizlere teslim olan hain Sultan Vahdettin, Yunanistan’a karşı değil Osmanlı’ya karşı yapılan Kurtuluş Savaşı.
Anadolu insanı: Cahil, geri kalmış, aydınlatılmaya muhtaç, oy verme kabiliyetinde olmayan köylü kitlesi.
Tasavvuf ve tarikatlar: Karanlık odaklar, çağ dışılık, örümcek kafalılık, gulyabani vb.
Millet: Bizden adam olmaz, Cehalet diz boyu, Gençler Türkiye’de yaşamak istemiyor vb.
Bilim ve teknoloji: Batı’nın malıdır, kıyamet kopsa bizim bilimi anlama ve teknoloji üretme imkânımız yoktur vb.
Kent: Hem Doğu’ya hem de Batı’ya mimarisi ve medeniyeti ile ilham veren İstanbul’un küresel önemini anlamaktan uzak söylemler.
Felsefe: Felsefe, antik Yunan ile başlar Aydınlanma ile biter vb. Felsefenin Müslümanlar eliyle Batı’ya aktarıldığını görmek istemedikleri için post-modern felsefeye uzak durma.

Hâl böyle olunca İngilizler, Fransızlar ve Almanlar eliyle yetiştirilmiş sömürge aydını misali kendi ülkesinin bütün değerlerine düşman, sömürgecilerin bütün fikirlerini satın almış bir zihniyet. Batılı aydınlar dünyadaki gelişmelere muvafık bir şekilde kendilerini değiştirirken bizim kendisini Aydınlanma filozofu zanneden CHP’lilerin paslı çivilerinden vazgeçme imkânları yok gibi görünüyor.

Böyle bir zihin yapısı inşa ettiğinizde çanakta ne var ise kaşığa o geliyor. Çanakta olan değişmediğine göre kaşıktakinin değişme imkânı kalmıyor.

Sorunun büyüklüğü tüyler ürpertici: Cumhuriyet’in yetiştirdiği, zengin ettiği, okuttuğu, kendisini üzerine bina ettiği aileler, akademisyenler ve seçkin sınıf bu kangren olmuş zihniyet sorunlarından dolayı ülkesi ile sağlıklı bir bağ kuramıyor.

Dünyada jeopolitik dengeler değişti. Türkiye diplomaside, güvenlikte ve siyasi, ekonomik ve kültürel nüfuzunu genişletmekte başat ülke konumuna gelirken ülkenin kaymak tabakası, köle ruhuyla hâlâ eski sahibinden korkmakta, ona huşu ile bakmaktadır.

Millet İttifakı adına fikir geliştiren bir entelektüel şu ifadeleri kullanabilmiştir: “Bu seçim Aydınlanmacılarla Aydınlanmaya karşı olanların mücadelesidir.” Millet İttifakı, bilinç altında bu ülkeyi tekrar Batılı devletlerin emrine verme çabası içindedir.

İşte sömürge aydınları, zihinlerindeki paslı çivilerden kurtulmadıkça ne değişim ne başarı ne de iktidar yüzü görebilirler. Nehirler mecralarında akarken bizim beyazlar yel değirmenleri ile savaşmaya devam ederler.

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
100%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
İhsan Aktaş