‘Türkiye’ye karşı ön yargının temel sebebi İslamofobi’
Uzun yıllardır Fransa’da yaşıyorum. Fransa her ne kadar dünyada demokrasi, insan hakları ve ifade özgürlüğü konularında öncü bir ülke olarak tanınsa da ülke içinde son yıllarda yaşanan gelişmeler, dünyanın Fransa’ya karşı bakış açısını tümden değiştirdi.
2018 yılında başlayan Sarı Yelekliler eylemlerinde dünyanın şahit olduğu polis şiddeti olaylarına 2023 yılında halkın bütün tepkisine rağmen hükümet tarafından dayatılan emeklilik reformu yasası eklendi. Emeklilik yaşını 62’den 64’e yükselten yasa aslında Fransa’nın sadece demokrasi açısından değil ekonomik anlamda da zayıflamaya başladığının bir göstergesi.
Dünya büyük bir değişimin eşiğinde. Sadece Fransa değil, son aylarda batan bankaların oluşturduğu kriz ortamıyla sarsılan ABD devi bile artık eski gücüne sahip değil. Gelişmiş ülkelerin yerini yavaş yavaş gelişmekte olan ülkeler alıyor. Bu noktada Türkiye de dünya sahnesine dev adımlarla giriş yaptı.
Son yıllarda Orta Doğu, Kafkasya, Afrika gibi birçok farklı coğrafyada Türkiye ve Fransa arasındaki rekabet kızıştı. Bu rekabetin etkileri Fransız basınına da yansıyor. Bir yandan özellikle savunma sanayisindeki başarılarımızdan büyük bir övgüyle bahseden Fransız medyası, diğer yandan da Türkiye konusundaki gerçekleri çoğunlukla karikatürize ederek ve çarpıtarak kamuoyuna aktarıyor. Türkiye hakkında Fransız televizyon kanallarına davet edilen konukların da büyük çoğunluğu hükümet ve devlet karşıtı tutum ve söylemleriyle öne çıkıyor.
Konuşulmayanlar adlı Youtube programım Türkiye hakkındaki gerçeklere ışık tutacak.
İşte tam da bu yüzden bağımsız bir şekilde kendi Youtube kanalımda Konuşulmayanlar adlı bir program başlatarak Avrupa’da Türkiye hakkında duyulması engellenen söylemlerin aktarılmasına katkıda bulunmaya karar verdim.
Bu amaç doğrultusunda programıma ilk olarak Türkiye hakkında yapıcı söylem ve çalışmalara sahip, bu anlamda eşine az rastlanır bir Fransız uzman olan Didier Billion’u davet ettim. Didier Billion, Fransa’da Uluslararası Stratejik İlişkiler Enstitüsü Başkan Yardımcısı ve 2021 yılında Türkiye Dostu Ödülü’ne de layık görülmüş değerli bir siyaset bilimci.
55 dakika süren söyleşimizde, Billion, Türkiye ve dünyadaki gelişmelere dair çarpıcı açıklamalarda bulundu. Öncelikle ülkemize karşı oluşmuş ön yargı ve olumsuz düşüncelerin temelinde kültürel yani dini farklılıkların olduğunu itiraf etti. “İslam ile ilgili bir sorun var” diyen Billion, Türkiye konusundaki gerçeklerin çarpıtılmasına tahammül edemiyor. Hatta 2021 yılında Türkiye’yi daha objektif bir şekilde tanıtmayı amaçlayan “Vazgeçilmez ortak Türkiye” (La Turquie, un partenaire incontournable) adlı bir kitap da kaleme aldığını söylüyor. Billion’a göre dünyada merkezî bir konuma sahip, dinamizmi ile sıra dışı bir görüntü sergileyen Türkiye’ye AB çifte standart uyguluyor. “Avrupalı liderler oyun oynanırken oyunun kurallarını değiştirdiler” ifadelerini kullanan Billion’a göre, AB’ye adaylık sürecinde Türkiye’ye hep ek şartlar koşuluyor.
Bütün bunlara rağmen Billion, Türkiye’nin geleceği konusunda oldukça umutlu. Doğu Akdeniz’deki doğal kaynakların yönetiminde hak iddia etmekte haklı olduğumuzun ve göçmenler konusunda Türk halkına minnet duyulması gerektiğinin altını çizen Fransız uzman, Türkiye’nin henüz dünya gücü olmasa da 15 senelik bir süreç sonucunda bunun bir gerçeğe dönüşeceğini düşünüyor. Batı ülkelerinin dünyaya hükmettiği devrin kapandığını, artık bütün dünya ülkelerinin dış siyasetlerini ve ortaklarını sadece ulusal çıkarlarına göre belirlediğini belirten Billion, bu noktada dünya gücü olma eğilimindeki Türkiye’nin de ortaklarını çeşitlendirmesini normal buluyor. Ancak Billion’a göre bütün rekabet ve çekişmelere rağmen Türkiye, Fransa ve AB ülkeleriyle birçok alanda güçlendirilmiş iş birliği sağlamayı başarabilmeli. Batılı devletler ise Türkiye’yi sürekli eleştirmek yerine, Ukrayna savaşı meselesi de dâhil olmak üzere birçok uluslararası konuda Türkiye’nin üstlendiği hayati görevi takdir etmeyi bilmeli.
Billion ile gerçekleştirdiğimiz söyleşinin objektif bir Fransız araştırmacı gözünden ülkemizin nasıl gözüktüğünün anlaşılabilmesi açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Programımın gelecek bölümümde de bir başka değerli konukla seçim sonrası Türkiye’yi değerlendirmeyi planlıyorum. Büyük güne 10 gün kala şimdiden seçim sonuçlarının vatanımıza, milletimize hayırlı, uğurlu olmasını temenni ediyorum.