Yanan 29 işçi ‘ıstakoz kadar’ konuşulmadı
Beşiktaş’ta yanarak can veren 29 emekçi kardeşimiz “ıstakoz eleştirisi” kadar konuşulmadı.
Antalya’da teleferik kazasında saatlerce mahsur kalan, ölen, yaralanan insanlar “Maldivler” kadar konuşulmadı.
“Jakuzi” yalanını ortaya atanların yüzü bile kızarmadı!
Monaco Yat Kulübü’ne nasıl girildi, ne yenildi ne içildi diye detaylara kadar sorgulayanlar acaba “29 işçinin aileleri şimdi ne yapıyor?” diye sordu mu?
Yangında ölen işçilerden Kadir Orhanoğlu’nun iki evladı yetim kaldı.
Yılmaz Kıhrı ve Akın Kıhrı, baba oğullardı, beraber can verdiler. Aile fertleri hem babalarını hem evladını aynı anda kaybettiler.
Atanur Aladağ geçimini işçilere yemek yaparak kazanan emekçiydi; zehirlendi.
Çocuklar yetim, kadınlar dul, analar evlatsız kaldı; ama işte mevzu “ıstakoz eleştirisi” kadar yazılmadı.
Gelelim madalyonun “öteki” yüzüne!
Ak Partiye üye olmadığı halde sırf “DAVAMDIR” diyerek kaybedilen seçimlere üzülen gecekondu çocuklarına karşı Maldivler fotoğrafı paylaşmayacaksın!
“Algıları nasıl kırarız” diye düşünmek yerine soluğu yurtdışı gezmelerinde almayacaksın.
Gezdin madem, ama göze sokmayacaksın.
Yapman gereken “teleferik faciasını anlatmak” iken eğer gezdiğin yer konuşuluyorsa en azından telafi etmenin yollarını arayacaksın!
Bir yemek fotoğrafı, bir gezi fotoğrafı şayet Beşiktaş’ta yanarak ölen 29 işçiden daha fazla gündem oluyorsa “algı yönetimi” hususunda ipin kimlerin eline geçtiğini tekrar düşünmek ve harekete geçmek elzemdir!
Bir âcizin uyduruklarını konuşmak yerine buraya yoğunlaşmak lazım!
HÜLÂSA; CHP tarafı Beşiktaş’ta yanarak can veren 29 kişinin hesabını sormadıkça, Ak Parti tarafı gezilen yerlerin fotoğrafı üzerinden tartışmalara alet olup algı yönetimine yenik düştükçe “ülke siyaseti” düzelmez!
“İRAN: HELE BİR SOR NİYE VURDUM?”
İran öyle tatlı(!) saldırıyor ki yaralanan bile yok!
İran neredeyse; “İsrail’e gönderdiğimiz dronları, füzeleri düzgün vurun da isabet ettirip başımıza iş çıkarmayın” der gibi.
İşin garibi, arada bombalanan Suriye oldu.
İran’ın tutumu asgari ücretin içindeki 2 TL gibi anlamsız!
Sanırsın düşük bütçeli Battal Gazi filmi çekiyorlar.
İranlı yetkililer, 11 ay dedikodu yapıp ortalığı birbirine katan teyzelerin Ramazan’da teravihi kaçırmaması gibi yılın muntazam haftalarında İsrail’i tehdit ediyorlar.
İran sanki perde arkasında İsrail’i arayıp; “Çok acımadı di mi?” diyor gibi!
Burada iş yine bizde bitiyor, bizzat bizde!
Birileri Türkiye’yi Gazze hususunda karalayıp sözde protesto eylemleri yaparken birileri böyle bir İran’ı övüyor.
CIA ve MOSSAD aparatlarının yanına İran etki ajanları mı eklendi?
İran’ın yaptığı şey İsrail tarafını daha çok konsolide ediyor.
Acaba Netanyahu ve Herzog, İranlı yetkilileri arayarak; “Çok sıkıştık, dünya kamuoyunda ve içimizde protestolar çoğaldı, bir el atın” falan mı diyor?
Kahpe içerden olunca kapı kilit tutmazmış ki bu kahpeler dünyanın her yerinde var! Önemli olan onlara “kapıları” teslim etmemek!
İsrail’e atılan füzeler en iyi ihtimalle boş arazilere düşerken Gazze’ye atılanlar hastane, cami, ev, insan bedeni parçalıyor. Ama “mağdur” İsrail oluyor.
Bu etki ajanları kimler? İçimizdeki kullanışlı aparatları ve partileri hangisi?
Türkiye’de “iç savaş çıkarmak için” kurulmuş parti var mı?
“Yeryüzü boşaldı habersiz miyiz? Güneşe göç var da kalan biz miyiz?” duygusu kaplıyor insanı; bu sebeple çok çabuk hareket etmek, aksiyon almak, umutları artırmak gerekli!
Tüm bunlar “İsrail ve İran birbirinden güç alıyor” argümanını somutlaştırıyor.
İçeride öyle ikiyüzlülük var ki!
Biri İsrail/TelAviv’de doğum günü kutlar…
Birinin kayınbabası İsrail’le ticaretin dibine vurur…
Biri para ister pul ister, ama alamaz…
Sonra hepsi birden: “Hükümet İsrail’le ticareti kessin”
Hadi ordan!
“MÜSLÜMAN KATİLİ DAEŞ”
Anlı şanlı(!) DAEŞ nerede?
Müslümanları öldürmekten fırsat bulursa İsrail’e de saldırı gerçekleştirebilir mi?
Mümkün değil!
DAEŞ, PKK/YPG, FETÖ çok açık şekilde İsrail’in emellerine uygun hareket ediyor.
Hepsinin anası belli ama babaları yüz elli!
Anaları Amerika, babaları tüm kıta!
Bu örgütlerin tamamının nihai hedefinin Türkiye’miz olduğunu asla unutmayın.
SON SÖZ: Efsane dizi Kurtlar Vadisi’ndeki diyalog şöyledir: “Bölgede İsrail ile İran’ın adı konmamış bir işbirliği var aslında. İkisi de varlıklarını, birbirlerine olan karşıtlıkları üzerinden sürdürüyor. İsrail olmasa İran bölgede hüküm sahibi olamaz. İran olmasa İsrail Amerikalıları dilediği gibi kullanamaz. Tansiyonun düştüğünü hissettikleri an yapay bir kriz yaratıyorlar. Bütün dünya teyakkuza geçiyor. İran horozlanıyor, karşılığında bölgeye mesajını veriyor. İsrail; ‘İran, teröristlerin en büyük destekçisi; onu yok etmememiz lazım’ diyor. Arada petrol ve silah lobileri büyük paralar kazanıyor.”