SEÇİM VE ÖTESİ
Çok değil 6 yıl önce milli hafızamıza “kaos” kelimesini, yakarak, yıkarak, sokakları ateşe vererek kazıyan Vandalları hiç unutmadık. Ülke ekonomisine verdikleri zararı net olarak hesaplayamasak da 150 milyar doların üstünde olduğunu biliyoruz. Bir de hasar tespit raporlarına yansıyan detaylar var ki okudukça içi acıyor insanın. 58 Kamu binası, 68 Mobese kamerası, 337 işyeri tahrip edilirken, 90 Belediye otobüsü, 214 özel araç, 240 Polis aracı ve 45 Ambulans kullanılamaz hale getirilmiş.
Bu acı tabloyu neden hatırlattık.
Son günlerde CHP’ nin ve yıkım ekibinin her platformda dillendirdiği, “toplum çok gerildi” “Erdoğan ülkeyi kutuplaştırıyor, ayrıştırıyor” söylemleriyle kirli bir algı yapılıyor. Hani gerçek niyetlerini bilmesek Mevlana’nın öğretilerini rehber edinmişler ne güzel diyeceğiz.
Peki YSK’ nın son noktayı koymadığı İstanbul seçimlerinde prosedür gereği mazbatayı aldıktan sonra ilk açıklamalarında kullandıkları dilin ve verdikleri mesajın da birleştirici ve hoşgörülü olması lazım değil mi? En azından göz boyamak adına…
İşte sözde hoşgörü kraliçesi CHP Eş Başkanı Canan Kaftancıoğlu’ nun mazbatayı aldıktan sonra verdiği ilk mesajın alıcıları GEZİ Vandalları. :” Gezi Parkına da bahar gelmeye başlamış, GEZİ’ nin güzel gözlü çocuklarına selam olsun”
Oysa parti şablonlarının dışında, yaşanan yıkımı vicdani kriterlerle değerlendirip devlet bekasıyla olaylara bakan herkesin ortak kanaati GEZİ olayları ülkeye darbe girişiminin kirli adımlarıdır.
Kamu binalarını, belediye otobüslerini hatta en kanlı örgütlerin bile dokunmaya çekindiği ambulansları ateşe veren, deviren, tahrip eden “GEZİ nin gözü dönmüş Vandallarını” “güzel gözlü çocuklar” diye kutsayan bir anlayışa İstanbul teslim edilemez.
Demokrasi kavramını kendi kaos yollarına döşenen taş olarak görüp milletin kırmızı çizgilerinin üzerini eze eze yürüyen bir cenahın reklam spotu tadında boş laflarına karnımız tok.
Terör örgütü elebaşının sağ kolu olarak bilinen PKK’ lı bir teröriste “terörist” demeyen, diyemeyen bir vicdansız, Erdoğan’ı “ülkeyi kutuplaştırmakla suçlayacak”…
Yüreği yanan şehit yakınlarının tepkisini “ülkeyi korku ve terör ortamına sürükleyenlere karşı son derece uyanığız” diyerek hakaret edilecek…
Biz de susacağız ha?
Milletin sabrını zorlamayın Canan hanım. Yurt dışında yediğiniz yarım domuzlardan arta kalan kemiklerin fotoğraflarıyla sosyal medyada takipçi kasmaya devam edin itirazımız yok. Ama milletin damarına basmayın.
PKK’ lı teröriste terörist demeye dili varmayan, terörist cenazelerinde boy göstermekten utanmayan, 15 Temmuz destanını “tiyatro” olarak niteleyen, FETÖ cü teröristlere Adalet arayan bir anlayışı onaylamaz bu millet. Sadece onaylamamakla kalmaz tepkisini de gösterir.
Kendisine uzatılan bir mikrofona da, teröristlere mavi boncuk uzatanlara da gösterir tepkisini en yüksek perdeden.
Bu haklı tepkiyi, demokrasi sosuyla buladığınız yıkım söylemlerinize meze etmenize de izin vermeyiz biline.
15 Temmuz’ da milletin darbecilere karşı duruşundan rahatsız olduğu kadar FETÖ’ cü eli kanlı teröristlerin şehit ettiği 251 kardeşimize içi yanmayan, bu katliamdan rahatsızlık duymayan bir zihniyet, Erdoğan’ ı “hoşgörüsüzlükle” suçlayamaz.
Elini, yüreğini taşın altına koyup kelle koltukta terör örgütlerine nefes aldırmayan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ ya da alçakça hakaretlerle saldıranların FETÖ ve PKK sevicileri olduğunu da görüyoruz.
Demokrasi maskesi yüzünüzden düşeli çok oldu. FETÖ nün hoşgörü maskesini yırtıp indiren bu millet göstere göstere FETÖ ye PKK ya yapılan güzellemeleri unutur mu sandınız?
Millete, milletin değerlerine yapılan hakaretlere, karalamalara karşı duyduğu öfkeyi her platformda haykıracak bu millet yüzünüze.
Kati Piri’ nin, John Dündar’ın FETÖ’ cü teröristlerin, PKK elebaşlarının övgü dolu sözlerine muhataplık belli ki sizleri utandırmıyor.
Yunan medyasında bayram havasında atılan “ Ayasofya’nın intikamı” manşetlerinden de rahatsızlık duymadığınızı görüyoruz.
YSK son kararını açıklamadan: “Yüksek Seçim Kurulu alacağı bir kararla ya Türkiye’yi aydınlığa çıkaracaktır veya Türkiye’yi kaosa sürükleyecektir” sözlerinizle aba altından sopa göstermeye de cüret etmişsiniz.
Bu da yetmemiş meydanı boş bulmuşçasına hakareti tehdit aşamasına taşımak da neyin nesi?
CHP’li Engin Altay’ın, YSK’ nın İstanbul seçimlerine itirazı görüşmeye başlayınca YSK üyelerine yönelik :” Kızılay’da sizi yürütmezler, yüzünüze tükürürler” diyerek, mahalleliyi baskı altına almaya çalışan sahte kabadayı özentisi çirkinliğiyle bağıra bağıra ettiği laflardan utanç duymamak mümkün mü?
Dilinizde “bir bahar türküsü”, bet sesinizle kulaklarımızı tırmalamaya ve her fırsatta millete ve milletin değerlerine göstere göstere yaptığınız hakaretlerle, en çirkin nefret söyleminin gözü dönmüş neferlerisiniz.
“Demokrasi” kirli emelleri, kaos planlarını perdelemek, PKK yı kollamak, FETÖ ye arka çıkmak için kullanılabilecek bir maske değildir.
Siz kanlı darbeyi balkondan film gibi seyrederken bu millet kanıyla, canıyla meydanlardan ölümü pahasına çekip aldı “demokrasiyi” FETÖ cü teröristlerin elinden.
Anlayacağınız can verdik, bedel ödedik ama “demokrasimize uzanan elleri kırdık.
Kaset operasyonuyla partiyi dizayn hamlesini adım adım ilerleten ve en sonunda gerçek vatanseverleri uzaklaştırıp küstürüp, kurucu değerleri ayaklar altına alan ve BEKA mıza kast eden her tehditin hamiliğini yapan CHP yi, marjinal bir örgüt seviyesine indirenler bu millete demokrasi ve hoşgörü dersi veremez.
Sahi nerde “oy ve ötesi” grubunun her seçim sonrası değişik adlarla yaptıkları “seçimlerde hile yapıldı, trafoya kedi, tavuk girdi, kamyon kamyon oy çalındı” iddiaları?
Ya da sosyal medyada tamamı FETÖ şantajcılarının servis ettiği uydurma ve yalan haberleri neden görmüyoruz?
Ülkenin Kurucu Partisinin Baykal’ın kaset operasyonuyla indirilip partiyi dizayn etme girişimlerinin geldiği nokta utanç verici.
17-25 Aralık öncesinde Amerika’da FETÖ kuruluşlarıyla basına kapalı toplantılarda girdikleri kirli ilişkiler partinin her aşamasını rehin almış durumda. Dahası HDP ile girdikleri kirli ortaklığı açıkça deklare edecek yürekleri olmasa da HDP’ li yetkililer bu ittifakı göğüslerini gerer gere ifşa ediyorlar. Tam da bu noktada 31 Mart seçimleriyle birlikte Canan Kaftancıoğlu’ nun adeta CHP’ nin ve Genel Başkanının önüne geçen açıklama ve söylemleri, aklımıza tıpkı HDP de olduğu gibi CHP de de “Eş Başkanlık” uygulamasının pratikte hayata geçirildiği gerçeğini getiriyor.
FETÖ nün ve PKK nın seçimlerde alenen Millet ittifakına destek vermek için her yolu denemelerinden utanmak bir yana gururla kabul etmeleri BEKA sorununun tam da ne olduğunu anlatıyor.
CHP’ nin HDP ile kurduğu kirli ittifakı içine sindiremeyen vatansever CHP liler tepkilerini gösterse de CHP nin HDP ‘nin güdümüne girdiği gerçeği tartışmasız bir gerçek olarak karşımızda
Sahi söylemleriniz ne kadar da benziyor birbirine.
FETÖ de Erdoğan’dan nefret ediyor siz de…
Hoşgörü söylemleriniz bile aynı.
Milli hamlelere düşmanlıkta da da ruh ikizi gibisiniz.
31 Martta kurduğunuz ittifakla FETÖ ye şartsız teslim oluşunuz, HDP ye verdiğiniz ödünlerle PKK yı cesaretlendirmenizi görmüyor mu sanıyorsunuz bu millet?
Arkanıza milletin gücünü değil de, FETÖ nün, PKK nın ve patronları AB nin ABD nin desteğini alarak çıktığınız yolda yıkarak ilerliyorsunuz.
Size rağmen, sizin arkanızdaki kirli güçlerin tüm şımartmalarına rağmen amacınıza ulaşamayacaksınız. Biz bu devleti yolda bulmadık.
Biz bu bedelleri çirkin zihniyetinize alan açmak için ödemedik.
Her türlü darbeye ve algıya rağmen girdiği 15. Seçiminde de birinci çıkan bir partiye ve onun liderine saygı duymak keyfiyet değil, demokrasi gereğidir.
Eski Türkiye geride kaldı. Artık o günlere geri dönüş yok desek de görüyoruz ki en ufak kalıntıları bile milletin geleceğine çelme takmak için pusuda bekliyormuş. Bunu da halledeceğiz inşallah.
Ama en acısı milletin kafasını o kadar gereksiz mevzularla, kısır tartışmalarla, hakaret ve aşağılamalarla meşgul ettiniz ki…
Ağız tadıyla sevincimizi bile yaşatmadınız.
Seçimlerde sanki Cumhur Ittifakı yüzde 51.64 ile fark atmamış
Sanki Millet ittifakı yüzde 37.57 oy oranı ile tüm kirli oyunlara rağmen seçimin kaybedeni olmamış.
Tarihi kazanımları, Canan Kaftancıoğlu’ nın VİP minübüste verdiği ibretlik fotoğrafla gölgelediniz.
Ülkenin terör belasının başladığı illerde ve ilçelerde kazanılan seçim zaferlerini anlatmaya fırsat bulamadık.
Şiirt’ in Eruh ilçesinden alın, birlik, hoş görü ve kardeşlik mesajını.
Ağrı ve Bitlis’ i de unutmayalım.
1984 yılında PKK’ nın ilk kanlı eylemine yaptığı ilçede, 2019 seçim sonuçlarının ne anlam taşıdığını idrak edin.
Başınızı Pervari’ye Şirvan’a Tillo’ ya çevirin.
Beytüşşebap, Uludere, Güçlükonak…
Her yerde mesaj aynı.
Biriz… kardeşiz… Kandil’in terör ışığını bir daha yakmasına fırsat vermemek üzere söndürdük…
PKK’ nın halka kan kusturduğu adı terörle anılan Şırnak’ ta milletin verdiği mesaja kulaklarınızı tıkamayın.
Sizin kaos baharınızda tomurcuklanan nefret söylemleriniz, Güneydoğu’dan esen birlik ve beraberlik rüzgarları karşısında çiçek dökmeye mahkumdur.